İlk atamam Bitlis’in Tatvan ilçesiydi.
Seviniyordum, mesleğimi icra edebilecektim. Kendi ayaklarımın üzerinde duracak, öğrencilerim olacaktı. Heyecanla gittiğim yolun sonunda yeşil ağacı parmakla sayılacak kadar az, Van gölünün kıyısında Kıyıdüzü köyüydü. Yeşil bir köy bekliyordum ama sevincimi azaltmadı. Aklımdan komşumuz öğretmen Ali Rıza amcanın anlattıkları geçiyordu. Köy çocukları şehir çocuklarından farklıdır, gidince göreceksin,yaşayacaksın,derdi.
Lojmanda su yok. Soba yok.Tavanlar yüksek.Hiçbir eşya yok.Bomboş dört duvar.
Lojmanın içinde köşelerimizi sahiplendik.
Tatvan’a inip acil ihtiyaçlarımızı alıp, geldik.
Üç bayan öğretmen ilk maaşımızla eve çeki düzen vermiş, yaşam alanımızı oluşturmuştuk.
Sıraya koymuştuk. Soba yakmayı,ev temizliği,bulaşık,yemek…Ve ortak bir bütçe.Nasıl bir bağ kurulmuştu aramızda üç bayan öğretmen birbirimize kenetlenmiştik. Köye düşmüş ve birbirimize sarılmamız gerekiyordu. Öylede oldu.
Düzeni oluşturduk.
***
Hiç unutmuyorum .Bana verilen üçüncü sınıf öğrencileriydi.Elli üç öğrenci.Müdürümüz beni tanıştırdı.Çocuklar merakla bakıyorlardı.Müdür bey çıkınca kendimi detaylı tanıttım.Onlara isimlerini sordum.Tanımaya çalışıyordum.
-Bana soracağınız bir şey var mı ,dedim ? Bir kız öğrenci parmak kaldırdı.
-Öğretmen sende mi göle girdin ?
-?
-Senin saçında sarı !
İşte o zaman öğrencilerin sarışın olmalarının sebebini anladım.Saçlar sert ve sarı ve dağınıktı.Yüzleride sarıydı.Esmer olanı da vardı beyaz olanı da.
-Hayır ,göle girmedim ,dedim.Öğrencim;
-Biz göle giriyoruz böyle oluyor saçımız dedi.
Van gölünün maviliği gözlerinde, sodası saçlarındaydı.Pırıl pırıldı gözleri, yeni bilgiler öğrenmek yeni öğretmen onlara çok iyi gelmiş gibiydi.
Isınmaya başlıyordum ilk görev yerime.
***
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, birbirimize alışmıştık.Benimle rahatça dialog kurabiliyor,sıkıntılarını paylaşıyorlardı.
Çocuk samimiyetleri öyle tatlıydı ki, onları sevmemek mümkün değildi.Oyunlarda, şarkı söylerken hep hepsinin yüreğine dokunmaya çalışıyordum.Onlar beni,ben onları sevmiştim.Derse karşı ilgileride güzeldi.
Birgün tam sınıftan çıkarken bir kız öğrencim;
-Öğretmen ! Televizyon gibisin ! Hergün değişiyorsun.
Gülümsedim.
Önce bocaladım.
Ne cevap verecektim dikdörtgen bir elektronik cihaza benzetilmiştim.(Asıl demek istediğini anlamıştım J)
-Teşekkür ederim,dedim.O gülen gözlerin eli dokundu,kabanımın ucuna.Birşey söylemeyince sarıldı.Ben de ona.Diğer öğrenciler bakınca onlarada kolumu açtım.
-Hadi teneffüse deyip,öğretmenler odasına yöneldim.
Ah !Bu çocuklar ne doğal, ne kadar kendilerince dünyaları var.
Sevgi düsturları,küslük bir anlık,ufacık şeylerden mutluluk…
Çocuk yanınızı koruyabilmek yaşam azmini diri tutar.Çocuklar gibi güzel kalpli insanlarla karşılaşmanız dileğiyle,
Kalın sağlıcakla