Arefe günü:Ilıca hemen hemen dolmuş durumda. Sadece bayramın ilk gününe yapılan rezervasyonlu yerler boş. Çarşı-pazar şen şakrak. Esnafın yüzü biraz olsun gülüyor. (Nasıl gülmesin, ölü geçen sezonun ardından dokuz günlük tatilde en azından belki dükkan kirasını kazanacak!)
***
Akşamüzeri çarşıdayım. Ilıca’nın en gözde yerlerinden belediyenin hemen yanındaki çay bahçesinde… Bütün masalar dolu. Önce, nargile hazırlayan Hasan’a takılıyor gözlerim. Bir taraftan terini silerken bir taraftan da ha bire nargile yetiştirmeye çalışıyor… Epey izliyorum…
Hasan..?
Üniversitede okuyor. Ilıca’nın beyefendi gençlerinden..
Sonra; bakıyorum dondurmacının başı oldukça kalabalık. Usta formunda maşallah. Başına toplananları gülmekten kırıp geçiriyor yaptığı gösterilerle. En az yarım saat seyrediyorum. Keyifliyim işin doğrusu, bir Ilıcalı olarak. Hareketlilik, kalabalık, esnafın yüzündeki tebessüm mutlu ediyor beni.
Dondurmacının yanından ayrıldıktan sonra bizim mısırcı Süleyman yeğen var hemen köşede.. Onun tezgahının azıcık gerisine oturup, bu kez onu izliyorum: Kimisi közde pişmiş istiyor, kimi haşlanmış.. Kimi “süt darı” olsun diyor, kimi “az geçmiş”…
Bir bayan yanaşıyor tezgaha. Kilolu mu kilolu. Sert görünüşlü, peşinde de sanki kopyası olan bir kız çocuğu. Bir mısır seçiyor fokurdayan kazandan irice… Bir de yavrusuna tabi.. Onu bitiriyor, bir daha..
“E, o gövdeye bir mısır ne yapsın?” diyorum içimden.
Rüyada gibiyim.
Ama rüyanın kabusa dönmesi fazla uzun sürmedi.
***
Ve, “rüya” biter:
“Gel mısır yedireyim abi” dediğim “İplikçi” lakaplı, rahmetli halamın oğluTalat Torun; “Belediye hamamında sular kesilmiş” demez mi!
O an, 2006’dan bu yana yaşanan su meselesi film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden. Sonra, “Ilıca’da özel sektörü yaşatmıyorlar”, “adama göz açtırmıyorlar”, “Ilıca’da mafya var”, “Kozaklı’da şöyle”, “Kayseri’de böyle” diyerek bilmeden, şartlanmış ve Ilıca’ya düşmanlığı misyon edinmiş hadsizler geldi aklıma. Daha başka şeyler de geldi ama...
Sonra okurlar adımızı “ağzı bozuk”, “küfürbaz”a çıkarıyorlar.
***
Doğru hamama yöneldim. Vardım, millet kuyrukta. Bilet iptal etme kuyruğunda(!!) Kimi parasını istiyor, kimi jakuzisini iptal ettirme derdinde. Aslında daha beterini ben kaçırmışım:
Ilıca full.. Hamamlar full.. Akşam saatleri… Yani hamamların en yoğun saatler. İçerisi ana baba günü.
Vee, seviye düşüyor(!!!) sular kesiliyor. Hoppalaa..
(Korucular tam dolduruşta depo başında nöbette!!!)
Vatandaş bilet gişelerine, görevlilere hücum ediyor. Ortalık karışıyor. Bağırış, çağırış, panik, dövüş, kavga.. Jandarmanın hamamda işi ne? Ama jandarma hamama müdahale ediyor. Personeli “müşteri dayağı”ndan kurtarıyor.
***
O gece Ilıca’nın en uzun gecelerinden biri oldu. Ne Başkan ne diğer ileri gelenler sabaha kadar uyumadı. Herkes bir çözüm bulma derdinde. Asker, korucu, vatandaş tarlada deponun etrafında fır döndü.
Sabah bayram.. halk uykusuz.. hamam kuru!!
Gün ağarıyor. Bölgede, belki de Türkiye’de en çok yerli turist alan Kahramanmaraş’ın tek turizm beldesi Ilıca huzursuz bir bayram sabahına uyanıyor. Bir çok kişi bayram namazına dahi gidemiyor! Ilıcalılar bir taraftan bayramı yaşamaya çalışırken bir taraftan da suyu düşünüyor.
Su verilen özel tesiste sıkıntı yok, sular şırıl şırıl akıyor!
Özel idareye ait tesislerde de sıkıntı yok!
Belediyeye ait Vali Saim Çotur Tesisleri’nde sular kesik. Havuzlar, jakuziler küvetler kupkuru! (“Susuz yaz” filminin Ilıca versiyonu gibi!)
***
Hani su boldu?
Hani suya bir şey olmazdı?
(….)
Ana depodan suyu bağlayan sözde uyanıklar, en alta özel tesisi, bir üste özel idare kaplıcasını, en üstede vatandaşın kaplıcasını bağlamışlar. E, seviye düşünce de haliyle en önce vatandaşın kaplıcasının suyu kuruyor!
Pabucumun dürüstleri!!
Akıl tüccarı uyanıklar!
Kalbinizde “hinlik” yoksa hepsini en alta, yan yana bağlasanıza!!
Neyse…
Gergin sabah gergin günle devam ediyor.
Herkes kaygılı! Herkes huzursuz. Yetkililerin, Sayın Valinin, çok sevdikleri; yüzde doksan oranında oy verdikleri Ak Parti yetkililerinin umursamazlığı kahrediyor! İkisi de Ak Partili olan Belediye Başkanı mahcup, Belde Başkanı mahcup!
Bayram kimin umurunda. Bayramı unutmuş vatandaş. Gelecek kaygısına, çocuklarının ekmek parasının derdine düşmüş. Büyüklermiş, hasta ziyaretleriymiş, hısımmış, akrabaymış, mezarlıklarmış düşünecek durumda değil…
***
“Bu böyle gitmez, bir şeyler yapmalı.” diyen Ilıcalılar yavaş yavaş toplandılar.
Herkes: Mısırcısı, dondurmacısı, kiracısı, mal sahibi, pansiyoncusu, bakkalı, kasabı, manavı, fırıncısı, pazarcısı…
Sonra 300-400 kişiyi buldu belediye önünde toplanan öfkeli insan sayısı. Başkanı göreve çağıranları mı ararsınız, belediye meclis üyelerini istifaya davet edenleri mi!!
Derken, kan-ter içinde Başkan çıktı huzura. İddiaları cevapladı. (Bunları hepsi Aksu Tv’nin yayınlamadığı kasetlerde var.) Yetkililere seslendi. Ne yapsın adam, elinden gelen çabayı sarf ediyor. Ama kimsenin ne başkana, ne de başkasına inanacağı kalmamış.
Öfke dinmiyor. Topluca yürüyen vatandaş gitti su verilen firmanın borularını kırdı. Jandarma olaya müdahale etti. İtiş-kakışlar, bağrışmalar, çağrışmalar…
Su verilen otelin etrafı korucu-askerle çevrildi. Dışardan gelenler şaşkın şaşkın bakıyor. Ilıca “OHAL”i yaşıyor!
***
Vatandaşın yaptığı eylem belki kanunsuz, ama haklı!
Baktı, yapması gerekenler söz verdikleri halde görevlerini yapmıyor, kalktı kendisi yöntemleriyle işe koyuldu. Danıştay kararına rağmen, kanunların arkasını dolanarak, başına da korucu dikerek halkın suyunu kişiye özel kullandırırsan olacağı budur!
Öte taraftan Jandarma da görevini yapıyor.
***
Bütün bu hengame içinde güneş dağların arkasında kayboldu. Hava karardı, vatandaş suyun başından ayrılmıyor. Yetkilileri istiyor. İstiyor ki gelsin görsünler milletin perişan halini.
Sonra, Kahramanmaraş İl Özel İdaresinden “Şube Müdürü” olduğu söylenen biri gelip depodaki vanadan özel firmaya giden suyu kapattı.
Şimdilik su kapalı. Zehir edilen, burnundan getirilen bayramın ardından Ilıcalı tedirgin, gergin ve beklemede. Kimileri tek tek karakola çağrılıp ifadesi alınıyor. Ama ne karakol, ne de bir başka güç vatandaşı sudan, yani ekmeğinden, çocuklarının geleceğinden vazgeçireceğe benzemiyor.
O yüzden, daha geç olmadan, daha kötü şeyler yaşanmadan Allah rızası için bir ÇÖZÜM!
Çözmesi gerekenler… LÜTFEN !!
Sevgiyle kalın.