Binali Yıldırım Üniversitesi Biyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mert Elverici ve Kıbrıs Yaban Hayatı Araştırma Enstitüsünde görevli araknolog (örümcekleri ve akrepleri inceleyen zoolojinin alt dalıyla ilgilenen bilim insanı) Kadir Boğaç Kunt, Zonguldak'taki Gökgöl Mağarası'nda farklı türlerle ilgili çalışma yürüttü.
Topladıkları kabuklular (crustacea) sınıfından çift ayaklılar takımına ait örnekleri, bu alanda uzman olan Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Özbek, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyeleri İsmail Aksu ve Hazel Baytaşoğlu ile paylaştı.
Morfolojik ve moleküler incelemeler sonucunda söz konusu canlıların dünyadaki diğer benzer türlerden farklı, bilim camiası tarafından bugüne kadar tanımlanmamış yeni bir tür olduğu ortaya çıktı.
Uluslararası hakemli bir dergide yayımlanan makale ile yeni yangıç türüne, Türkiye Mağaracılık Federasyonuna (TUMAF) ithafen "gammarus tumaf" adı verildi.
Prof. Dr. Murat Özbek'in de aralarında yer aldığı ekip, 2019'da da Mersin'in Anamur ilçesindeki Türkiye'nin en derin mağarası sayılan 1429 metrelik Peynirlikönü Mağarası'nda da yangıç türünde 2 farklı canlı tespit etmiş ve bunlara "gammarus egmao" ve "gammarus Deryae" isimlerini vermişti.
"Dünyada binden fazla türü var"
Prof. Dr. Özbek, AA muhabirine, gammarusların genellikle serin kaynak suları, dereler ve göllerin kıyılarında yaşayan 0,5 ila 1 santimetre boyunda kabuklu türü canlılar olduğunu, zemine yakın yerlerde genellikle yan tarafları üzerinde yüzdükleri için halk arasında "yangıç" olarak isimlendirildiklerini anlattı.
Mağaranın turistler tarafından ziyaret edildiğini ve bu durumun canlıları olumsuz etkilediğini ifade eden Özbek, sadece Gökgöl Mağarası'nda yaşayan bu nadir türün koruma altına alınması gerektiğini vurguladı.
Bu canlıların kaynak suları, akarsular ve göllerde bolca bulunmakla birlikte, kuyu suları ve mağaralardaki yer altı sularında da yaşadığını aktaran Özbek, şunları kaydetti:
"Bu çalışmayla Gökgöl Mağarası'nda oraya endemik, yani dünyada sadece orada bulunan, bir tür olduğu bulunmuş oldu. Bunu da bilim alemine kazandırmış olduk. Ülkelerin biyolojik zenginlikleri doğal zenginliklerinin en önemli parçalarından biridir. Bu tür dışarıdan bakıldığında aynı cinse ait diğer türlere çok benziyor. Ülkemizde 51 farklı türü var bu canlının. Biz burada 52'ncisini bulmuş olduk. Dünyada binden fazla türü var. Bunlar dışarıdan normalde bir insanın hatta belki benim bile baktığımda 'Bu, bu türdür.' diyebileceğimiz canlılar değil. Bunlar dış görünüş açısından birbirine çok benzerler. Fakat moleküler veya detaylı mikroskobik incelemelerle türleri tespit edilebilir ve uzmanı karar verebilir."
Özbek, 350 milyon yıllık Gökgöl Mağarası'ndaki canlının buraya adapte olduğunu belirterek, böylesine önemli bir keşfi gerçekleştirdikleri için mutlu olduklarını söyledi.
"BUNLAR GÜZEL GELİŞMELER"
Ekip arkadaşlarına teşekkürlerini ileten Özbek, şöyle dedi:
"Burada bilim alemi tarafından bilinmeyen bir tür vardı, biz bunu bulduk. Bundan sonraki çalışmalar artık koruma çalışmaları olabilir veya moleküler yönünden diğer farklı çalışmalar olabilir. Bilim adamlarımız bu konu üzerinde çalışmalar yapıyorlar. Bunlar güzel gelişmeler. Bundan önceki yıllarda ne yazık ki konu hakkında yetişmiş bilim adamı sayısı fazla değildi. Belki ondan dolayı yabancıların hakimiyeti altındaydı bu konular."