Başbakan Yıldırım Almanya'da meydan okudu
Başbakan Binali Yıldırım, Almanya'nın Münih kentindeki bir otelde sivil toplum kuruluşlarıyla istişare toplantısında bir araya geldi.
Yıldırım, Avrupa'da yaşayan vatandaşlara, "Sizler Avrupa'daki Türk varlığının temelisiniz, temel taşlarısınız. Buradaki başarılarınızı görüyor, duyuyor ve sizlerle daima iftihar ediyoruz. Sizler Avrupa'daki gelecek nesillerimiz için de örnek ve gurur kaynağı oldunuz." diye hitap etti.
Yıldırım, bir zamanlar işçi olarak gelen anne ve babaların çocuklarının, bugün Almanya ve başka ülkelerde, iş güç sahibi olduğunu, bulundukları ülkenin ekonomisine katkı sağladıklarını ve işsizlere iş verdiklerini belirtti.
Avrupalı Türklerden, bu başarıyı anavatan Türkiye ile daha çok paylaşmalarını isteyen Yıldırım, "Türkiye'de biz her zaman yüzümüzü size çeviriyoruz, sizle beraberiz. Hiç merak etmeyin. Türkiye'nin gurbetteki vatandaşlarımızı döviz makinası olarak gördüğü günler, unuttuğu günler artık geride kaldı. Unuttuğu günler artık geride kaldı. Sivil toplum örgütleri olarak fert fert hepinizin başı hep dik olsun, özgüveniniz yüksek olsun." diye konuştu.
"İyi bir diyalog, özgüven birçok yanlışı bertaraf edecektir"
Dünyanın ve Avrupa'nın değiştiğini ancak Avrupa'daki bazı ülkelerin maalesef bu değişime ayak uyduramadıklarını vurgulayan Yıldırım, "Değişime ayak uyduramayanların bir kısmı hıncını yabancılardan, Müslümanlardan çıkarmaya çalışıyor. İslam düşmanlığını, ırkçı akımları körüklemek suretiyle tırmandırıyorlar, aman aman. Değerli vatandaşlarımız bu oyuna gelmeyin. Hakkınızı hukukunuzu hukuk içinde mücadele ederek, aynı zamanda da geçimli olarak sürdüreceğiz. İyi bir diyalog, özgüven birçok yanlışı bertaraf edecektir." ifadesini kullandı.
Yıldırım, yurt dışında yaşayan vatandaşlardan, dayanışma ruhunu her alanda göstermesini, imkanı, gücü olanların mutlaka zayıfların yanında yer alarak destek vermesini istedi.
"Her yerde terör var"
Yıldırım, Almanya'da, Avrupa'da yaşayan vatandaşlar ilgilenilmeyen dönemlerin geride kaldığına değinerek, artık yurt dışındaki vatandaşların sorunlarını çözmek, taleplerini yerine getirmek için canla başla çalıştıklarını bildirdi.
Başbakan Yıldırım, şöyle dedi:
"Bulunduğunuz ülkedeki hakkınızı, hukukunuzu korumak artık bizim en öncelikli görevlerimiz arasında geliyor. Sizler Avrupa'da 5 milyonu aşan vatandaşımızın, çocuklarımızın velilerisiniz. Onların emanetlerini en iyi şekilde temsil edeceğinizden hiç şüphemiz yok. Sizler bizi, biz sizi asla ihmal etmeyeceğiz. Geçen hafta sonu Antalya'da bir program yaptık. Bu programda ben gurbetteki, Avrupa'daki vatandaşlarımıza seslendim. Bu yaz yine Cumhurbaşkanımız sizlere seslendi, 'Komşunu al, bu yaz tatilini Türkiye'de geçir.' Biz de dedik ki 'Memleketin hastasıyız.' Böyle bir kampanya başlattık.
Malum son 2-3 senedir, Türkiye civarında, Suriye'de, Irak'ta yaşanan krizler nedeniyle bazı ülkeler bunu bahane ederek, 'Türkiye'de yeterince güvenlik olmadığı' yönünde kara propaganda geliştiriyor. Bu, aslında Türkiye'nin güvenli olmadığından değil, turizmde bir adım öne geçmek için geliştirilen bir algı operasyonudur. Bunu biliyoruz. Biz de diyoruz ki bize terörün olmadığı bir ülke gösterin. Bir bakıyorsunuz bomba Berlin'de patlıyor, bir bakıyorsunuz, Hamburg'ta, bir bakıyorsunuz Paris'te, bir bakıyorsunuz Amerika'nın bilmem şu şehrinde. Her yerde terör var. Onun için diyoruz ki Münih ne kadar güvenliyse İstanbul da o kadar güvenli. Paris ne kadar güvenliyse Antalya da o kadar güvenli."
"Türkiye istikrardan kazanır"
Yıldırım, ağustos 2014'te AK Parti'nin kurucu lideri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, cumhuriyet tarihinde millet tarafından doğrudan seçilen ilk cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Şimdi ne yapıyoruz? Şimdi bu seçimle beraber, halkın doğrudan yetki verdiği cumhurbaşkanına ülkeyi yönetme yolunu açıyoruz. Mevcut yapıda seçim oluyor, ülkeyi kimin yöneteceğini vatandaş seçmiyor. Daha sonra Meclis toplanıyor hatırlayın, çoğunluk partisi de olmayınca. 7 Haziran seçimlerini düşünün, hükümet kurulamadı, 5,5 ay ülke kaybetti. Neyse 1 Kasım'da millet durumu gördü, yine el koydu işi düzeltti. Bakın Türkiye ne kazanırsa istikrardan kazanır. Tek parti iktidarı döneminde büyüme, koalisyon dönemlerinin üzerinde. Güçlü iktidarlar dönemindeki büyüme, zayıf dönemle tekrar gidiyor. 1950-1960 arası büyümüşüz, 1960-1970 arası onu tüketmişiz, 1970-1980 arası yine tüketmişiz, darbe olmuş. 1980-1990 arası tekrar bir hamle yapmışız, 1990-2000 arası kazandıklarımızı tekrar kaybetmişiz. Gelmişiz AK Parti iktidarına, Allah'a şükür 15'inci yıl, kazanmaya, Türkiye büyümeye devam ediyor. Bunu kalıcı hale getirmek lazım. Nasıl? İşte milletin önüne iki tane sandık konacak, millet birinde ülkeyi 5 yıllığına yönetecek hükümeti seçecek, o hükümetin başı da cumhurbaşkanı olacak, diğer sandıkta da vekillerini seçecek."
Seçilecek vekillerin yasama yapacağını, kanun teklif edeceğini, hükümeti denetleyeceğini ifade eden Yıldırım, "İşin sonunda da 5 yıl sonra tekrar seçim var. Yani vatandaş iki sandık arasında yetkiyi veriyor, yaptın yaptın, yapmadın yetkiyi alıyor başkasına veriyor. Hani nerede diktatörlük? Vatandaşın en az yüzde 50 oyuyla seçilme şartı olan yerde diktatörlük olur mu? Var mı böyle bir şey? Bu olsa olsa bir açık oy, gizli tasnif sistemi vardı eskiden tek parti döneminde, herhalde CHP'nin aklında o kalmış. Biz onu getirmiyoruz. Oyu gizli veriyorsun, tasnifi milletin önünde yapıyorsun, ne çıkarsa bahtına." diye konuştu.
"Sözümüz terör örgütlerinedir"
"Tek adam ülkeyi yönetecek" eleştirilerinin olduğunu anımsatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İki tane adam yönetemiyor, tabii ki tek adam yönetecek. Burada iki tane Merkel mi var? Bir tane var. Her ülkede bir adam var ama onun ekibi var. Yetkiyi vatandaş bir kişiye veriyor. Onun için bunlar hep zırva, milletin kafasını bulandırmak için söylenen şeyler. Biz başından beri diyoruz ki 'Kardeşim çatal kazık toprağa girmez, bir gemide iki tane kaptan olmaz.' Olursa biri 'sancak', biri 'iskele' der, gemi baştankara gider, batar. Ondan sonra ayıkla pirincin taşını. Vatandaşa dilimizin döndüğünce gerçekleri anlatacağız. Biz, kampanyaya başlarken bir şey söyledik, kıyamet koptu. Ne dedik biz? PKK, 'bu referandumda 'hayır' çıksın' diyor. Gerekçesini de şöyle ortaya koyuyorlar, 'Eğer referandumda hayır çıkmazsa biz bittik' diyor, onun için hayır çıkması lazım. Feto, HDP ne diyor? Onlar da aynısını diyor. CHP de onların cazibesine kapılmış, o da 'hayır' diyor. Bizim sözümüz terör örgütlerinedir. Biz, hiçbir vatansever vatandaşımızın terör örgütlerinin telkinine, onların gittiği yoldan gitmeyeceğine adımız gibi inanıyoruz. Terörle ilgisi olmayan vatandaşlarımızın tercihi başımız, gözümüz üstüne istediği tercihi yapsın. Bizim sözümüz terör örgütlerinedir, kimse çarpıtmasın, çok açık."
"Son bir senede bütün bu örgütlerin üstesinden geldik"
Bir yandan PKK bölücü terör örgütü, bir yandan FETÖ terör örgütü bir yandan da Suriye'den Türkiye'ye sızan kanlı eylemler yapan DEAŞ örgütüyle mücadele edildiğini anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Dünyada bir ülke gösterin bakalım, bırakın üç örgütü bir örgütle mücadele etmiş ve başarılı olmuş. Allah'a şükür son bir senede bütün bu örgütlerin üstesinden geldik. Memleketimizde eylem yapma kabiliyetlerini günden güne azaltıyoruz. Ama içeride işi kontrol etmek yetmiyor, kaynak dışarıda. Onların destekçileri var, sponsorları var bunu da biliyoruz. Dost bildiğimiz ülkelere diyoruz ki, bakın bunların sırtını sıvazlamayın birgün gelir beslediğiniz yılan sizi de zehirler, yok eder. PKK terör örgütü, Almanya tanıyor, İsviçre herhalde tanımıyor bildiğim kadarıyla. İyi, tanıyorsunuz da gereğini yapmakta niye ağır kalıyorsunuz? FETÖ bir terör örgütüdür. Bu kadar insanın şehit olmasına binlerce insanın gazi olarak kalmasına vesile olan bu örgütün mensupları maalesef burada kara propagandalarını, algı operasyonlarını rahatça yapabiliyorlar. Efendim işte orada bir iki basın mensubu, bir takım suçlamalardan dolayı sorguya çekildiği zaman kıyamet kopuyor. Peki burada masum insanlar öldürüldü, onların davası 5 yıldır devam ediyor niye bitmiyor? Niye bitmiyor bu davalar, tanıklar birer birer yok oluyor? Çifte standardı bırakmak lazım. Terörle mücadele edilecekse kararlılıkla birlikte, beraber olarak mücadele edeceğiz."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.