Güreş Festivali Başlıyor
Kahramanmaraş Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, güreşin güzel ahlak olduğunu söyledi.
Kahramanmaraş Belediyesi’nin Geleneksel Karakucak Güreş Festivali’nin bu yıl 24.’sünü düzenleyeceğine dikkat çeken Başkan Poyraz: “Geleneksel hale getirdiğimiz Karakucak Güreş Festivalimizin bu yıl 24.’sünü düzenleyeceğiz. Batıpark Çim Sahasında 22 Eylül 2013 Pazar günü düzenleyeceğimiz güreşlerimize tüm halkımızın katılımını bekliyoruz.
İnsanlık tarihinin ilk ve ortak sporu olan güreş iki canlının ahlaki bir çerçevede en güzel mücadele biçimidir. Kahramanmaraş Belediyesi olarak gelenekleriyle yarınlara taşımaya çalıştığımız ata sporu olan güreş çeşitli şampiyonlukları da beraberinde getirmiştir. Bilimsel güreş sempozyumlarıyla da güreşin tarihi kadar kural ve taktiklerini de önemsemekteyiz.
Kitleleri peşinde sürükleyen her çeşit sportif faaliyetlerin de ahlaki boyutunun olmasından daha tabii bir durum olamaz. Bazı spor dallarının tarihi çok eskidir. Güreşin geleneksel bir spor dalı haline gelmesi Osmanlı İmparatorluğu'nun tarih sahnesine çıkış yıllarına kadar uzanmaktadır. Bundan dolayı güreş için, ata sporu, er meydanı gibi tanımlamalar kullanılır” diye konuştu.
Güreşin fedakarlık isteyen bir spor olduğuna da dikkat çeken Başkan Poyraz: “Güreş, fedakârlık isteyen bir spordur; Güreşin ahlak çizgileri milli, insani ve hakkın teslimiyetini netice verecek boyutludur. Güreşten hoşlanmayacak hiç bir Türk genci yoktur. Çünkü bu sporun inanç yönü ağır basar ve insanların fıtratlarında imana karşı doyumsuz bir arzu uyandırır. Bundan dolayı pehlivanlık etrafında dini folklor unsurları teşekkül eder. En evvel cazgırın söylediklerinde halk inançları fazlasıyla vardır. Bu iş kısaca salavatlama ile ifade edilir. Dolayısıyla biraz sonra başlayacak olan güreşin manevi yönü ile ilgili inançlar gündeme gelecektir. Burası er meydanıdır. Bir kaza sonucu şehit olma da söz konusu olabilir” dedi.
Her Türk ferdinin mutlaka güreşle uzaktan yakından bir alakası olduğuna dikkat çeken Başkan Poyraz: “güreşin diğer sporlara göre farkı apaçık ortadadır. Bu sporda, belli bir taraf lehine veya aleyhine tezahürat yakışmaz. Elbette ki her bir seyircinin tutacağı kişi vardır; fakat er meydanında, yiğitçe yapılan bir güreşten sonra, makul ölçüyü kaçırmamak şartıyla sevinilmeli; mümkünse yergi ifadesine yer verilmemelidir. Başka bir ifade ile yenilenin de yiğitçe hakkı kabul edilmelidir. Çünkü diğer aday da aynı manevi duygularla meydana çıkmış; fakat bir şanssızlık eseri yenilmiştir. Cazgır demiyor mu ki? "Alta düştüm diye yerinme / Üste çıktım diye sevinme...". Bu ahlak daha güzel nasıl ifade edilir. Güreşte galibiyetin gururuna da asla kapılmadan vakurlu davranılmalı. Er meydanına edep ve ahlak sınırını aşan tezahürat yakışmaz.
Her Türk, güreşten anlayabildiği nispette zevk ve keyif alır. Her Türk gencinin kültüründe güreş ve pehlivan hikâyeleri vardır. Bu hikâyelerin en başında Hz. Peygamberimizin torunları Hz. Hasanla Hüseyin’in güreş mücadeleleridir, bu yönüyle de güreş bizim için son derece önemlidir” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.