Mehmet GÜLER
3. uluslararası kitap ve kültür fuarına dair gözlemler
6 Kasım Cumartesi günü birkaç dostumu yanıma alıp büyük bir heyecanla "Anadolu'nun En Büyük Kitap Fuarı" etiketiyle açılan 3. Uluslararası Kitap Fuarını ziyaret ettim. Öyle ihtişamlı bir etiketi duyunca insan ister istemez çıtayı/beklentiyi de yüksek tutuyor. Kaldı ki isim ihtişamsız olsa dahi namı değer şair ve yazarları ile nam salmış bir kentin fuarına şahitlik etmeye gidiyorsunuz, bu misyonuyla beklenti daha da zirvelere çıkıyor.
Öncelikle gözlerim, Sakarya Üniversitesi'nde devam eden master tez konum olan "Popüler Tarihçilik Bağlamında Necip Fazıl kısakürek’in Eserleri'ndeki Tarih Anlayışı ve Görüşleri" başlıklı çalışmam için birkaç eser aradı ama nafile. Akademik kitapların halka hitap etmemesi hasebiyle bunun eksikliğini bir nebze de olsa anladım, tölere edilir buldum ama büyük bir heyecanla aradığım gerek popüler gerek popüler olmayan onca kitaptan sadece bir iki tanesini edinebilmek büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
Bunun haricinde tek tek bütün standları gezdim kitapları inceledim, standlarda bekleyen yazarları gözlemledim. Standları olan yayınevleri, davet edilen katılımcılar, konferanslar ve söyleşiler hakkında bilgiler edindim. Birkaç yazarla sohbet ettim, fuar ile ilgili gözlemlerini, düşüncelerini dinledim. Genel kanı olarak çoğunun dem vurduğu eksik; çeşitlilik ve katılımcıların belli bir misyonun taşıyıcısı olan tekil ve hep aynı kesime hitap kişilerden oluşması. Katılımcı çeşitliliğinin yetersiz olması.
Gözlerim, okumalarımda üsluplarına hayran olmaktan kendimi alıkoyamadığım birkaç değerli yazarla görmek/tanışmak/sohbet etmek istediğim yazarları aradı ama nafile.
Bu sebeple merakımı kamçılayıp zihnimi meşgul eden birkaç husus oldu:
Katılımcılar neden hep muhafazakâr camiadan?
Kitaplar neden çoğunlukla İslami, muhafazalar kesime hitap ediyor?
Çeşitlilik neden sınırlı bir alan ile ilgili tutulmuş?
Davetli konuşmacılar neden daha çok milliyetçi muhafazakâr camiadan?
Sol görüşlü yazarlar, liberaller, kemalistler bu ülkenin değeri değil mi?
Onlar yazardan sayılmıyor mu?
Katılımcılar belirlenirken/ davet edilirken hangi kriterlere göre seçiliyor?
Kahramanmaraş etkinliklerinde neden hep aynı kişilerin isimleri geçiyor?
Kahramanmaraş'ın en üretken yazarlarından Mehmet Işık Bey ile de bu hususu konuştuk. Maraş'ı, şairler ve yazarlar kentini bir marka değer yapacak olan bu fuarı tekillik hastalığına kurban etmemeliyiz. Çeşitlilik önemlidir, bu coğrafya da düşünen/yazan/üreten her kimse aynı düşünce de olalım ya da olmayalım hak ettiği değeri/kıymeti vermeliyiz. Ötekine olan önyargılarımız bizi tekilin sıkıcılığına ve kısır döngüsüne hapsetmemeli.
Fuarlar arasında kitap fuarlarının ayrı bir önemi/güzelliği ve heyecanı olur. Bu tür fuarlar sayesinde "okurlar satır aralarında hayatlarına eşlik ettikleri kahraman'ların yaratıcılarıyla tanışma imkânına erişirken; yazarlar da yarattıkları kahraman'larla hayatlarını özdeşleştiren okurlarıyla buluşma fırsatı elde eder ve yazarlık seyahatine çıkan genç yazarların heyecanlarının filizlenmesine imkân kılar.’’
Bu tür etkinliklerin yazar ve okurları buluşturmasının yanında kente sağladığı sosyal/kültürel ve ekonomik katkıları da ihmal etmemek gerekir.
Etkinliklerde “biz yaptık” megalomanlığı ötelenip “kentin kültürüne/hafızasına katkı yapmak” gayesi öncelenmelidir.
Bu tür ulusal organizasyonlarda kente iştirak eden değerli ilim insanları kente yakışır bir biçimde ağırlanmalıdır.
Tüm eksikliklerine rağmen okuma tutkunluklarını buluşturan bu tür etkinlikleri çok önemli buluyorum. Bu vesile ile etkinlikte emeği geçenlere teşekkür eder, kentimize iştirak eden değerli yazarlarımıza şükranlarımızı sunarım.
Dilerim zamanla eksiklikler tamamlanır ve daha kapsamlı fuarlara tanıklık ederiz. Çeşitlilik ve kalite, şairler ve yazarlar kentinin imajına önemli bir katkı sunacak ve kültür başkenti olma yolunda önemli eşik daha geçilmiş olacak. Şairler ve yazarlar kentine yakışacak olan da budur.
Selamlar, sevgiler...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.