Fatmagül Abacı

Fatmagül Abacı

Bir Anadan Bir Mertebeye

Siz bir ananın evladını nasıl büyüttüğünü,nasıl sakındığını kem gözlerden bile, bilebilir misiniz?Dokuz ay özlem ve sabırla nasıl ve ne şekilde emek verdiğine şahit oldunuz mu ,hiç ?...

Her yaşının verdiği değişime ayak uydurarak canını hiçe saydığı sayısız gecelerin ,uykusuzluğunda süt verme molalarında nasıl en derin uykusundan uyandığına şahit olabildiniz mi ?

Adam etmek uğruna oğlunu kimlere,nelere, hatta babasına bile yeri geldiğinde oğluna nasıl siper olduğunu farkedebildiniz mi ?

İlk diş buğdayı yapışında ki sevinci şaşılasıdır.Oysa çocuğunun ilklerinden biridir bu…

Sünnet düğününde damatlık temennisi ile şen şakrak geçen yakınlarıyla yaptığı bir şölendir aslında.İlk kınasını yaktığı ,kutsallaşan gözünde oğlunun erkekliğe attığı ilk adıma vesiledirdir de o gün.

Eğitim hayatı,öğretim hayatı devam ederken mahallenin kem çocuklarından korumaktır bir görevi de ayrıca.Ezmemek,ezdirmemektir oğlunu.Adam olması için onu işlemek,yeri geldiğinde,farkettiğinde yontmaktır,sivriliklerini.

Milletine hayırlı evlat olmasıdır.Ailesine vefalı olabilmesidir,elzem olan.Çevresine duyarlı ve ilgili olabilmesidir evladının.

Sevdiği yemeklerin yanında sevmediği yemeklere de alıştırabilmektir,el kızına karşı.Kabullenemediği örf adetleri yumuşak dille ifadedir.

Yabancı hayranlığı değil de, ülkesi adına doğru olanı seçebilme yetisini kazandırabilmektir, ta ki sevdiği bir kıza teslim edinceye dek.

Annenin görevi bitmez.Anne hep annedir.Korur,kollar,bağrına basar,başını okşar,dizine yatırır,azarlar ama kimsede onun kadar güzel sevemez.

Velhasıl anne evladını,çocuğunu,kızanını,uşağını,bebesini kendi hayat görüşünde ,gözlemlerinde,doğru bildiklerinde beler durur.

Kınalar yakılır ya hani; kınalı kuzu deriz…

Aslanlar deriz,koç gibi oldu deriz üniformasını giyince…

Arkadaşlarını davet eder, kınalanır anasının kuzusu.

Genç arkadaşları yoldaş olur,onun vatani görevini yapacağı ileriki günler için,eğlencesinde,kınasında…

Anaya zor gelmez,yetiştirdiği evladının vatan için görevini yapmasına razıdır.”Hayırlısıyla gidip gelsin “der.Çevredekiler,yakın akraba ve komşular “Allah,güle güle gidip gelmeyi nasip etsin,” der.

Sahi bilirsiniz annesinin hergün asker oğluyla yatıp kalktığını,rüyalarında hep yer verdiğini,özlediğini,oğlum ne yiyor dediğini, sağlığı yerin de mi? Endişesi bitmez ki…

Asker dönerse şenlik, dönmezse şehitlik…

(Tüm askerlerimiz sağlıkla dönüp gelsin)

Ya bir namaz vakti, ya umulmadık bir anda ,çalınır kapı beyaz eldiven giymiş komutan üniformalı biri dış kapıyı tıklattığında,yanında askerleri bir ambulans ve meraklı ve bir o kadarda hüzünlü insan silüetleri  belirir.

Dizlerinin bağı çözülür ananın.Midesine kıramp girer.Ağzından “yavrummm !!!” nidası dökülür,sınırsızca,gökler duyar sesini,bulutlar duyar,sağır sultana bile haber tez ulaşır.Bir elini yüreğine bastırır.oğlunun saklı olduğu yer.Civanının,nar tanesinin,asker oğlunun…

Diğer eliyle dövülür dizi.Basmasında açan çiçekleri soldururcasına, bugün de allı güllü olmak zorunda mısınız der gibi.Çiçeklerde solsun,yeşil kalmasın yeryüzü,kimse gülmesin,yavrusunun sevgisi o kadar ağır basar ki bedenine kalkamaz acısından,ne diyeceğini bilemez,gözlerinde yaş kurur ama yüreği susmaz,eli ayağı dizi çözülür apansız.

İçinin acısını kim bilebilir ?...Kim ona derman olabilir ?...Hangi söz ,hangi cümle onu kendinden geçmiş anneyi kendine getirir?...

Ne zordur !!! Karlı dağları yıksanız ananın gönlüne soğutabilir misiniz?

Hangi çılgın o anaya zincir vuracak teselliyle şaşarım !...

Adı var mı? Evlat acısının ? Şimdi siz o anaya hangi ismi layık görürsünüz? Bu çok zordur…Bu nedenle evlat acısı yaşayan anneye hiçbir ad konulmamıştır.

Tören yapılır,askeri tören…

Fakat tören bitiminde acısından çökmüş bir anne, başucunda bir Albayrak,çiçeklerle bezeli taşı bile olmayan etrafı çevrili bir mezarla başbaşa kalır.

Bildiği tüm duaları okusada,aslanının,yavrusunun,asker oğlunun çocukluğu,gençliği,şimdiki hali ve duyguların gidip geldiği evrede kalakalır.Kimsesiz,eli koynunda çaresiz…Duygu durumu bozguna uğramıştır.Şaşılası bir dünyada yaşadığını unutur,kendini unutur.Acısından uyuşmuştur dimağı,vücudu ve dili…ayazdır,kar borandır…Dünya yıkılmış altında o kalmıştır.

Vatani görev; görevlerin en kutsalı.Bununla öğünür ama oğlunun acısıylada dövünür.

Allah hiçbir askerimizin tüyünü incitmesin.

(------Dikkatimi çeker,şehit cenazelerinde !!!...Halka sorulur,şehit musalla taşındadır.”Nasıl bilirsiniz diye ?” “hakkınızı helal ediyor musunuz diye?”

------Vatani görevini yaparken bizim için,bizim yerimize canını feda eden bu selvi boylu gence borçluyuz canımızı.Biz güvende olalım diye namlunun ucunda hedef oldu.Siz rahat edesiniz diye eksi bilmem kaçlarda nöbet tutup,yollar yürüdü.Nedir ??? “Hakkınızı helal ediyor musunuz?” sorusu.

------“Mekanı zaten cennettir”

--------Daha oturaklı ve edepli,şehite yakışır bir uslüp gerek.Yoksa diğer vefat edenlerden bir farkı mı kalır ???Sorarım size.Onlar ki bu ayrımcılığı hakkediyor…)

Temennimiz hiçbir anne babaya evlat acısı göstermesin.

Sağlıklı günler dileğiyle

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatmagül Abacı Arşivi

Nebi

17 Ekim 2024 Perşembe 17:13