Fatmagül Abacı

Fatmagül Abacı

BİTTİ Mİ GÜVEN?

İnsan varlığı somut, duygularıyla soyuttur. Muhteşem bir beden yapısına sahip olan insanoğlu yaşamı boyunca kullanacağı bedeninin sorumluluğunu miadı doluncaya dek kullanmak durumundadır. Bedenine bakmak gerektiğinde zaman ayırıp beden terbiyesi olan sporunu, beslenme düzenini dengede tutarak sağlığını koruyabilmektedir.

Duygu dünyası öyle zengindir ki. Sevgi, hüzün, neşe, nefret….Hepsi mevcut .İnsan hangisini beslerse o oluyor. Ya da ne olmak istiyorsa o oluyor.

Tüm bunların yanında bedensel varlığı duygularıyla bezenmiş insan melek olarak doğuyor. Sonrasında yaşam tarzı ve gördükleri, Hissettikleri insanı yaşam yolunda yontuyor ve tavır, davranışıyla karakteri belirleniyor. Ve insanlar melek olarak geldikleri dünyada şekilleniyor, hamuruna, mayasına yaşamdan aldıklarını ekliyor.

İyi de hep melek doğan kul nasıl oluyor da hepsi için olmasa da bazıları neden öfke dolu, bazıları sevgisiz, bazıları kötü?

Ağacı sök köküne bak demiş atalarımız. Yaşadığı hayat ve hayat yolunda karşılaştığı durum ve kişiler istese de istemese de hamuruna yapışıyor, insanı değişime zorlayabiliyor. Bunlarda karakterine yansıyabiliyor.

Hep iyi insanlar dünyamızda olsun istiyoruz. Hep sorumluluğunu bilen ve işinin ehli insanlar çoğalsın istiyoruz. Dileğimiz hep bu yönde ama gece olmadan gündüzün kıymeti, kış olmadan yazın kıymeti anlaşılmıyor, öyle değil mi ?

***

Bugünlerde birçok insan esnafın acımasızlığından dem vuruyor. Serbest ekonomi nedeniyle isteyen istediği fiyata ürününü satışa çıkarıyor. Çarşı Pazar pek bir pahalı. Bunun sonu nereye gidecek? Kontrol sisteminde sanırım sınıfta kaldık. Hem kira verip fatura ödeyen ve çocuklarının geçimini sağlamaya çalışan baba veya anne nasıl bir cambazlık yapmalı ki geçinebilsin?

Ve ne çok dilenci var sokaklarda!

***

Tüm bunlar olurken insanlar neden öfke patlaması yaşıyor diye şaşırmaya hakkımız var mı?

Yaşam herkesin hakkı. Ama en tepedeki ile altta kalan vatandaşların arasında bu kadar uçurum olması,

Üstelik kime hitap ettiği belli olmayan televizyon dizileri…

Kimse işe gitmiyor.

Hepsi patron.

Hepsinin evinde hizmetçisi, kapısında iki, üç araba var.

Evler yalı veyahut köşk.

Zaman kaybı, verilen emeğe yazık, harcanan paraya yazık!

Sonrada neden gelişemiyoruz, neden hayat böyle deyip hayıflanmamak elde değil!

Halkla adeta dalga geçen bu dizilere ayar vermek gerek kanaatindeyim. Çocuklarımıza ve gençlerimize boş hayaller yükleyen bu tür dizilerin bir an önce kaldırılması veya çeki düzen verilmesi taraftarıyım.

***

İnsan olmak marifettir. İnsan olarak kalmak ise başarıdır. Çünkü şimdilerde öyle bir toplum anlayışı içinde yaşıyoruz ki, şüphe ve güvensizlik, saygı ve sevgi ne yazık ki kıt halde. Bunları çoğaltıp dağıtmak bizim elimizde.

Artan bir sevgiyle çoğalmak, güven çemberinde nazlı bayrağın gölgesinde huzurla yaşamak dileğiyle

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatmagül Abacı Arşivi

Nebi

17 Ekim 2024 Perşembe 17:13