Prof. Dr. Ahmet Kıymaz

Prof. Dr. Ahmet Kıymaz

BUGÜN AFRİN'DEYİZ; YARIN, İNŞALLAH "KIZIL ELMA"

Ordumuzun AFRİN HAREKÂTI'nın 6. günündeyiz. 
Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Başbakanımız ve Dışişleri Bakanımız, büyük bir gayretle her türlü diplomatik sözü bitirdiler. Türk milletinin ve Türkiye'nin hakları; BİRLEŞMİŞ MİLETLER, NATO, İSLÂM ÜLKELERİ İŞBİRLİĞİ TEŞKİLÂTI başta olmak üzere bütün uluslararası platformlarda menfaatlerimiz ve haklılığımız en akılcı yöntemlerle dile getirildi. 
Türkiye'nin bütün iyi niyet ve haklı beyanlarına rağmen; Amerika, 5000 tır ile her türlü konvansiyonel silâhı, PYD'nin kullanması amacıyla Suriye'nin kuzeyine yığdı. Amerika'nın verdikleri arasında tanklar, toplar, mekanize araçlar, güdümlü füzeler başta olmak üzere her türlü silâh ve mühimmat bulunmaktadır. "DEAŞ'E KARŞI KULLANILACAK MASKESİ ALTINDA" getirilen bu silâhların tek hedefi vardır; o da Türkiye ve Türk milleti...
***
Sayın ERDOĞAN ve milletimiz, ülkemize yönelik TERÖR DEVLETİ AMERİKA'nın ve maşası PYD'nin kötü niyet ve düşmanca tavrını, aylar öncesinden görmüştür. Lâkin, öncelikle diplomatik temasların ve ordumuzun hazırlığının kemale ermesi beklenmeli idi. Nitekim, her türlü hazırlıktan sonra, 6 gün önce AFRİN HAREKÂTI başlamış oldu.
Ordumuzun komuta heyetinin ve Mehmetçiğin morali yüksektir. Millet yekvücut olmuştur. Gerek ülkemiz içindeki bizden görülen hainler, gerekse Suriye ve Irak'taki devlet kurma hayaline kapılmış güruh, şaşırmanın ötesinde büyük bir korku ile düşünemez duruma gelmiştir. Amerika, İsrail ve diğer Batılı Devletler tarafından kandırıldıklarını dahi idrak edecek yetenekten uzaktırlar. Kullanılmışlar ve çöpe atılmışlardır. 
Türk milleti ve Türkiye Devleti, dik durduğu ve millet menfaatini gözettiği sürece de çöpe atılmaktan kurtulamayacaklardır. Öncelikle içimizdeki açıktan ve gizliden PKK ve FETÖ seviciliği yapan siyasetçi ve münevver bozuntuları, hukuk önünde yargılanıp, gereken cezaları verilmelidir, kanaatindeyim. Bıçak, kemiğe dokunmuştur. PKK ve FETÖ sevicilerinin provokatör eylem ve konuşmalarının devam ediyor olması, milleti derinden yaralamaktadır, düşüncesindeyim. 
***
8 Eylül 2016 tarihli "Cerablus ve Ötesi" başlıklı yazımda belirtmiştim. Aynı kanaatim devam ediyor. Demiştim ki, o zamanlar:
 "900 KM.LİK SURİYE TÜRKİYE SINIRINDA 100 KM.LİK BİR HAT ÇİZMEK VE BUNU TELAFFUZ ETMEK DOĞRU OLAMAZ, kanaatindeyim. 330 km.lik Türkiye-Irak sınırını da dahil etmek suretiyle 1200 km.lik sınırdan içeri en az 50 km. girilmeli ve oluşan hat üzerinde GÜVENLİKLİ BÖLGE kurulmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri, doğuda Kobani, batıda Afrin, güneyde Halep'e girmeden ve hakimiyetini tesis etmeden BAŞARI kazanılmış sayılmaz. Aynısı, Irak'ta Musul, Erbil, Kerkük, Süleymaniye için geçerli ve gereklidir.

 Mülteciler başta olmak üzere mazlum ve mağdur insanlar, bu bölgede iskân edilmeli ve her türlü yardım bu bölgede onlara ulaştırılmalıdır. Bu hedefin gerçekleştirilmesine engel olabileceği düşünülen devlet ve toplumların da ikna olması için son kez gayret gösterilmelidir.

 CERABLUS'UN ÖTESİ, Menbiç'tir. Akabinde, Kobani ve Afrin 'olmazsa olmazımız' olmalıdır. Sonraki aşamalarda ise inşallah Halep, Musul, Erbil ve diğerleri..."  
Evet, aynı kanaatteyim. Ordumuz, Hatay'dan Hakkari'ye kadar olan sınırımızın tamamından en az 100, hatta 150 km. girmeli; devlet ve millet düşmanlarını etkisiz kılmalıdır. Bölge, teröristten tamamen temizlenmeli ve bu görevin bitmesinden sonra da, Türkiye sınırından Suriye ve Irak'a doğru en az 50 km.lik içeri girerek "GÜVENLİKLİ BÖLGE oluşturmalıdır. BU BÖLGENİN TEK HAKİMİ DE ORDUMUZ VE MİLLETİMİZ OLMALIDIR. 
Amerika'nın istediği gibi, Türkiye-Suriye arasında 30 km.lik derinliği bulunacak, hem de Amerika veya NATO ile birlikte GÜVENLİKLİ BÖLGE'nin kurulması Türkiye'nin menfaatine olamaz. Amerika, bu teklifini yaparken HİNCE ve SİNSİCE oyununa ve oyalamasına devam etmektedir. 
Üzerine basa basa ifade etmek gerekirse, GÜVENLİKLİ BÖLGE, sadece Suriye'ye yönelik olmamalıdır. Irak sınırını da kapsayacak biçimde, en az 50 km.lik bir derinlikte ve tamamen Türk askerinin kontrolünde olmalıdır. Bunun dışındaki her teklif ve her teşebbüs, Türkiye'nin ve bölge insanlarının zararına olacaktır, düşüncesindeyim.
İRAN, tarih boyunca bizim menfaatimizi istemediği gibi, hep düşmanca davranmıştır. Türk ordusunun Suriye'de, Irak'ta etkin olmasını bu nedenle istemez. Lâkin, Rusya'nın, hatta Çin'in zaman zaman kulağını çekmesinden dolayı şimdilik sesini güçlü çıkaramamaktadır. İran'a tavsiyemiz, hiç de çıkarmasın. Türkiye'nin bu harekâtta başarılı olması, aynı zamanda İran'ın da yararınadır.
Hep yazdık, söyledik... RUSYA, kendi ulusal menfaatleri gereği Türkiye ile birliktedir. Türkiye de kendi ulusal menfaatlerinden dolayı Rusya iledir. Karşılıklı menfaatler sağlandığı sürece, her iki ülkenin yakın olmasında yarar görmekteyim. Bu yakınlığın, Türkiye'nin ŞANGAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ'ne girmesiyle perçinleneceğine de inanıyorum.   
Avrupa ülkelerinin çoğu ve NATO, kerhen de olsa Türkiye'nin Afrin Harekâtı'na karşı çıkmamaktadır. Şu ana kadar çok önemli karşı bir tavır söz konusu olmamıştır. Suriye coğrafyasında hak iddiasında bulunan FRANSA, Afrin Harekâtı'nı BM Güvenlik Konseyi'ne götürmüş olsa da, o da ricat etmiştir. 
Afrin Harekâtı ile fırsatı ganimet bildiğini sanan YUNANİSTAN, Ege adalarında sorun çıkarma peşinde eski hayallerine geri dönmek istemektedir. Her zamanki gibi, hevesi kursağında kalacaktır. Türk milleti ve ordusu, sadece güneyde değil; ülkemizin dört bir tarafındaki her türlü düşmanca tavra, misliyle mukabele edebilecek güçtedir. Hangi ülke, hasmane tutum içinde bulunursa bulunsun; bizden daha çok ölmeye hazır olmayacakları için, hepsinin de sonu hüsran olacaktır.  
AMERİKA yöneticileri de Afrin'le ilgili, kendi içlerinde farklı ve karşıt söylemler yapar olmuşlardır. Tâbir caizse, 1,5 yıl önce darbeye uğramış bir Hükûmet'ten ve darbe mağduru bir ordudan Amerika, böyle bir harekât beklemiyordu. Onlar, ülkemizi hâlâ 1960'lı, 1980'li yılların TÜRKİYE'si olarak görmek istiyorlardı. Ama, istedikleri olmadı. Savaş tarihinde emsalleri bulunmayan kahramanlık örneklerini görünce, onların da elleri titremeye, dilleri kıvırmaya başladı. 
***
Fırat Kalkanı'ndaki şehitlerimizin anısına 72 savaş uçağının aynı anda semalarda bulunması ve teröristlerin tepesine binmesi, görülmüş ve duyulmuş değildir. Yerden 20 metre kadar yükseklikten uçarak uzun tünellerin ağzına füzeleri gönderebilecek pilotlara sahip, Türkiye'den başka kaç ülke vardır? 
Bu millet, komutanını bulduğu zaman şahikalar oluşturur. Afrin Harekâtı, böyledir. Komutan, emrine devam ettiği sürece de millet ve ordusu şahikalar oluşturmaya devam edecektir.
***
Dün, Cerablus'tu; bugün, Afrin... 
İnşallah, yarın Membiç, Kobani...
Sonrası, Kandil, Süleymaniye, Erbil, Kerkük ve Musul...
En sonrası, inşallah KIZIL ELMA...
Eskilerin deyimiyle, "Sultanımın atının gittiği her yer."
Böbürlenmeden, kibirlenmeden; ayaklarımız yere basarak, rıza-yı şerifi unutmadan, sünnet-i seniyeye ihlasla sarılarak...
Adaletle, "SIRAT-I MÜSTAKİM" ve "İLÂ-YI KELİMULLAH" idealleriyle... 
Rabbimiz, göstersin inşallah... İstikamet, KIZIL ELMA...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ahmet Kıymaz Arşivi