Dr. Ali Akben
Doğru mihengini kaybederse…
Değerli hemşerilerim, kelime anlamı evrensel olmasına rağmen kişiselleştiğinde garabetleri ile kafaların karıştığı ve karıştırıldığı günlerin tam ortasından geçiyoruz.
Hele son günlerde yaşadığımız olayları bu bağlamda ele aldığımızda gerçekten evrensel bir gerçekliğin insan denen yaratık nezdinde nasıl iğfal edildiğini anlamak zor olmayacak.
Kendi mesleki alanımdan bir örnek vererek makaleme devam edeyim.
Pandeminin başından günümüze yaşanmışlıkların evrensel doğru mihenginde en yakınından geçen doğruyu bugün tam bilemiyoruz.
Tüm salgınlarda olduğu gibi buda yakın bir zamanda tarihin tozlu sayfalarının içerisinde kaybolup gidecek ve hatırlayanların hafızasında kaldığı kadar da değer atfedilecek.
Ülkemiz içinden ve dışından siyasi veya sosyal gelişmelerde havada uçuşan doğruların birkaç tanesini hatırlayalım.
Günümüzde dillere pelesenk olan ülke ekonomisi ile ilgili yazılanlara çizilenlere baktığımızda hangi doğru neye göre neden ve niçin sorularına verilen cevapların evrensel doğru ile yakınlığını veya uzaklığını bir düşünelim.
Evrensel doğrunun kısaca tarifi , İki noktayı buluşturan çizginin adı olarak tescillenmesine rağmen sündürüle sündürüle bukalemun haline getirilmişliği her aklı selimin kabulü halini almış durumda.
Biz kendi ülkemizden örneklerle doğruyu iğfal etmenin bedelinden biraz bahsedelim.
Malumunuz ama hatırlamakta fayda var.
Püsküllü belamız olan Yalan ve algı , bu iki kelime evrensel doğrunun azılı düşmanı ve aralarındaki açı 180 derece.
Günümüz Türkiye’sinde yalan ve algı, bu iki püsküllü bela, işin tüccarları tarafından yüksek bedelle piyasaya sürülmesine rağmen alıcı kerizlerin mebzul olmasından dolayı da bayağı işe yaradığı görülüyor.
Konu ile ilgili kitaplar basılıyor ve seminerler verilerek keriz sayısı çoğaltılarak meydan getirileb proje başarılı(!) olunca olmazlar oluyor.
Sosyal medya yalan, dolan, algı demeyip yanlışı doğruymuş gibi pazarlayınca gerçekten içler acısı ağlanacak halimize gülüp geçer oluyoruz.
Algıyı yalanla allayıp pullamada özel eğitimli yüzlerce binlerce sahte tüccara ihtiyaç yok .
Üç beş tanesi bile yeterli
Nitekim sosyal medyada , yazılı ve görsel basında bu tüccarların satışa sunduğu yalanla makyajlanmış sahte doğru ve algıyı üreten uzmanlar(!) herzelerini piyasaya sunduğunda balıklama üzerine atlayan troll ,bot ve hatta o kadar çok top var ki, insan şaşkınlık içerisinde sadece aman Allah’ım buda mi başımıza gelecekti diyerek hayıflanırken ülkesi adına da üzülüyor.
Aynı geminin yolcuları olarak kader birliği içerisinde yaşadığımızı unutan ve gemiyi batırmaya çalışan yerli azmanların şerri yetmiyormuş gibi, dışardan desteklerle bu yangın körüklenerek üzerine benzin dökülünce olmayacaklarda oluyor.
Aklını kiraya verenlerin acımasız insafına kalmadan, devletini milletini sevenler yerli ve milli duygularını köpürterek bu yangını söndürmeli. Bu hadsizlere varlığını hissettirmeli ve en az onlar kadar da cesur olmalı.
Malum bir söz var.
Namuslular namussuzlar kadar cesur olmalı ki .devletimiz batmasın milletimiz zillete düşmesin.
İnsanlar fani devirler geçici devletimiz ise baki ve hep baki kalsın benim değerli hemşerilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.