Abdulbaki GÜNIŞIĞI
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Nin Kuruluşu Ve Anayasası
1850 lerden itibaren kuzeybatı istikametinden Ruslar, güneyden ve güneybatıdan çinliler ve kuzey doğudan onların işbirlikçileri putperest moğolların baskısı bütün Türkistanı sıkıştırmaya başlamıştı.İslam aleminin ve insanlığın hamisi Osmanlı Türklerinin güç kaybettiği bu yıllarda bütün islam alemi aynı baskılarla karşılaştı. Alem-i islamın başı İstanbul güç kaybettikçe islam düşmanları daha rahat hareket etme imkanını buldular. Bu yıllarda ingiliz emperyalizminin kucağına düşmeyen milletler avrupa dışında hemen hemen yok gibi idi. En başta islam devletleri ingiliz ve rus boyunduruğu altına girmeye başlamışlardı. Osmanlı ise toprak kaybederek istiklalini muhafaza etmeye gayret etmekte idi. İslamın ilk emri olan oku emrini terk eden islam milletleri teknik üstünlüğü hristiyan devletlere kaptırdıkça aynı zamanda istiklallerinide kaybetmeye başlamışlardı. İşte bu yıllarda ingiliz hegemonyasında bulunan çin de bundan kurtuldukça gözünü Türk topraklarına dikmeye başlamıştı. Türklerin dağınık, devletsiz, başıbozuk hallerinden istifade eden rusların çok kolay bir şekilde elde ettiği Türk toprakları onunda iştahını kabartmış ve yürekleri bir vurmayan bu insanların elinden topraklarını almaya gayret etmeye başlamıştı. Bu gayreti sonunda elli yıldan fazla sürecek çin esareti ve zulmü başlamış ve Türkler tarihlerinde görmedikleri bir zulmet ile karşılaşmışlardı. 1933 yılına gelene kadar bir çok kereler isyan etmelerine rağmen bir türlü bu esareti yıkamayan doğuTürkistanlılar nihayet bu emellerine Hoca niyaz hacı beyin önderliğinde kurdukları teşkilat sayesinde ulaşmışlardır. Bu devleti kurmak için hem dış düşmanlara ve hemde kendi içlerinde birliği tesis için çatlak sesler çıkartanlara ve bozgunculara karşı mücadele etmek zorunda kalmışlardı.
1933 yılında bir Cuma günü yapılan resmi tören ve top atışları ile devletin kurulduğu dosta düşmana ilan edilmiş fakat menfaati bozulanlarca, bu devleti zor durumda bırakacak eylemler yapanlara karşıda tedbir almak zorunda kalmışlardı. Her devrin hainleri olduğu gibi bu güzel işi başaranlara karşıda düşmanca tavırlar alanlar olmuştu. Bütün bunların üstüne dostluk bekledikleri fakat hiç bir zaman göremedikleri bir diğer düşmanlarıda maalesef aynı dinden olan çinli müslümanlardı. Ümmet lafının manasından habersiz bu insanlar komünist çin ve rustan daha zalim bir tavır içinde çin devleti, rus ve moğollarla birlikte Türkleri katletmeye ve kurulan bu devleti yıkmak için her türlü kötülüğü yapmağa başlamışlardı. Türkler bu çinli müslümanlara dungan, yani dönmekten döngen diyorlar ve onlardan yardım umuyorlardı. Fakat tarih daha peygamber efendimizin sonsuz aleme irtihalinden itibaren siyasi ve ekonomik sebeblerle çıkan iç çatışmalarda öldürülen binlerce sahabinin olduğunu bize hatırlatıyor. Bu gün tarihten bi haber ümmet birliğinin hayallerini kuranlara bir hatırlatma olsun. Osmanlı Türklerinin kanı bitinceye kadar bu kan sayesinde bir kısım islam milletleri tek bayrak altına alınabilmişti. Bu kan tükendikçe islam ümmetinin birliğide bitmişti. Mensup oldukları aziz Türk milletinin adını ırkçılık olur korkusu ile ağızlarına alamayanlara, bir türlü Türk ismini telaffuz edemeyenlere tarih teessüf ediyor. Türkler aralarındaki itikad meselesini çözüp oğuz birliğini kurup ümmetin vurucu gücü olmadan ve bu birliğe kıpçak kardeşlerimizide katmadan bir islam ittihadından bahsetmek mümkün değildir.
1352 . yıl 24 recep, 11 Kasım 1933 yılında reis-i Cumhur Hoca Niyaz hacım Beyin ve vekillerinin ittifakı ile müstakil doğu Türkistanın 1. Hükümeti kuruldu. Sırası ile;
Başbakan = Sabit Abdulbaki
İç işleri bakanı = Saitzade Yunus beg
Dış işleri bakanı = Kasımcan hacı
Milli eğitim bakanı = Abdulkerimhan Mahdum
Savunma makanı = Emir Asken Orazbek
Diyanet bakanı = Şemsettin Durdı hacı
Adalet bakanı = Zirif Kari hacı
Tarım ve ticaret bakanı = Abulhasan Hacı
Maliye Bakanı = Ali Ahund bay
Milletvekillerinden sorumlu bakan= Hacı Alem ahun
Sağlık bakanı = Abdullah Hanı
Devletin kurulmasındaki maksatla ilgili Başbakanın yazılı beyanı okunduktan sonra kırk adet top atıldı.Tarihi ve milli ayyıldızlı gök bayrak göğe çekildi.
Talebeler Bayrağımız gök bayrak, ordumuz altın Ordu, Türkistan Türkün Yurdu, Türkün olacak diye nümayış yaptılar. Milli musikilerin ve halkın heyecan ve gözyaşları ve duaları eşliğinde kutlamalar yapıldı. Merkez komutanlığı kuruldu ve kol ve askerin çalışma şartları ve uyacağı kanunlar ve kurallar belirlendi. Bütün bu işlerde İslama uygunluk esas alındı.
Bakanlar makamlarına oturup devlet işlerini yapmaya başladılar.
Doğu Türkistan Cumhuriyetine armağan edilmek üzere istiklal cemiyetinin ilmi heyeti tarafından kaleme alınan anayasa halka ve vekillere okundu.
- Doğu Türkistan cumhuriyeti, islam şeriatı esasına göre kurulmuş olup, bizim saadet ve mutluluğumuzun kaynağı, kıyamet gününe kadar tahrif, tedbil olmayan ve ilahi yol gösterici olan Kur’ an- Hakim’in hükmüyle amel edilir.
- Doğu Türkistan devleti, cumhuriyet usulu ile kurulmuştur.
- Cumhur başkanı devleti islam esaslarına göre yönetir.
- Devlet, halkçılık, ammecilik, meşveret, ve maslahat esasına göre kurulmuştur.
- Bakanları görevlerinin açıklaması ile devam ediyor.
Doğu Türkistan Cumhuriyeti islam esaslarına uygun olarak hayatını devam ettirmek için çok çabaladı. Fakat İkinci dünya savaşının bitimi ile bütün gücünü Türkistana yönelten rusya nın çin ve moğolistan ile beraber saldırıları neticesinde ve büyük sayıda şehitler vermek şartı ile büyük bir kısmı komünist çin devletinin bir az kısmıda Rusların boyunduruğu altına girdi. Doğu Türkistanlıların hürriyet mücadeleleri sırasında müslüman çinlilerin her sözlerini çiğnemeleri ve sürekli olarak komünist çin tarafından Türklere karşı kullanılmaları esaretlerinin en büyük sebebi olmuştur. Sebeblerden birisi ile Türkler arasında nifak tomuhlarını atanların galebe çalması neticesinde Türklerin boy ve oymak tarafgirliği olmuştur. 1950 li yıllara kadar devleti kuranların nerede ise tamamı şehit olmuşlardır. Türkiyenin de elinde geldiği kadar ilgilendiğini biliyoruz. Büyük şehit İslambay Osman Batur hanın elimizde bulunan tek resminde Türkiyeden giden bir doktorumuzun beraber çekilmiş resmi var. Son kerteye kadar verilen mücadelenin devam edemeyeceğinin anlaşılması üzerine 1950 li li yılların başında yüzbinlerin üstünde bir nüfus ile çin ordusu ve arkasından hint ordusu ve dağlarda yaşayan hint eşkiyalarına karşı mücadele vererek Pakistana ulaşabilenlerin acı ve ibretli göç hikayelerini ve ıs ıs hastalığını ve bu hastalığa bulunan çareyi yazmayı ümid ediyorum. Tevaffuk Allah tandır. Vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.