Fatmagül Abacı
EYLÜL
Sonbaharı hele de eylülü sevmem…
Yeşiline hayran olduğum ağaçların sarıya dönüşüp birbir dallarını terk etmesi hep eylüldendir.
Sevdası mı az dalların yoksa yapraklar mı vefasız?
Düşen her bir yaprağı koymak isterim yerine. Yapıştırmak belki de.
Ahh ! Kuşlar göçer gider terk eder bu elleri… Leylekler son danslarını yapar mavi gökyüzünde. Ve onlarda sürüyle giderler…
Ayrılıklar ayıdır. Ne kadar sevsem de uzanamaz ellerim kavuşamazlar. Ayrılıklar zordur… Gözün kalır, gönlün kalır, gözleri ve bakışları kalır… Sahi ellerin sıcaklığı yerini soğuklara bırakır.
Ne çok sela yayılır camii hoparlöründen etrafa… Dikkat kesilirsin bu giden kim? Kendi ölümün gelir aklına. Kim bilir kaçıncı sıranın kaçıncı cenazesi olacaksın musalla taşında.
Bir camii avlusu gelir gözlerimin önüne ve biraz kırgın biraz buruk olur yüreğim. Ne zordur insanın sevdiğini toprağa vermesi. Ve ne planlar, ne yapılacak işler ve sevilecek nice zamanlar umarken birden sonlanır ömür miadı… Karşı konulmaz gündüz ve yas dolu geceler kovanır, “sevgiliyi bir başkası avutur, bana kimse anam kadar yanmaz.”
***
Hep ayrılık…
Hep çoğalması vefat haberlerinin…
Bir hüzün boğazımda… Yutkunurum. Her kim olsa fark eder mi hüzün basar elimi yüzümü yüreğimi. Kimbilir hangi baba, hangi anne hangi insan uğurlanıyor ebediyete…
Kendi tesellim yetmez ki gönül hüznünü dağıtmaya. Bir süre tutunur dimağıma keder, sonrası mı dalar gidersin ömür dediğin akışa.
Eylüldeydi soğukların başlaması değil mi?
Kışa hazırlıkta kıyafetlerin kalınlaşması da sebebi hep eylül değil mi?
***
Okullar hep açılır eylüllerde…
Çocukluğumda sevinç duyduğum tek aydı Eylül. Oysa büyüdüm ve görüyorum ki en hüzünbaz sonbaharın en hüzünkar ayı.
Ne yapsan ne etsen sevemedim eylülleri…
Çiçeklerin solması, gülün boyun büküşü,sardunyaların artık çiçek vermemesi değil mi eylül!
Çocukların sık hastalandığı, yaşamın ince çizgisi değil mi ?
Sevemedim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.