Kurban Bayramı başladı.
4 gün huzur ve sevgi dolu olacağız İnşallah.
Aile içi huzuru ararken toplumsal huzurun alarm verdiğini görüyorum.
Bu nedenle kin ve nefretimizi sorgulayan bir yazı yazıyorum.
Sosyolojik analizime şöyle başlamak istiyorum:
Muhafazakâr bir toplumuz.
Yaşam tarzımız da buna uygun olmalıdır.
Peygamber ahlakı ile yaşamalıyız.
Sakin ve hoşgörülü olmalıyız.
Sevgi saygı, falan filan...
Yazıyoruz konuşuyoruz ama değişen bir şey yok.
Laf bol icraat yok.
***
Aynı şeyleri tekrarlayıp yazıyoruz.
Sevgiyi öneriyoruz.
Saygı diyoruz.
Kardeşlik, vatan millet Sakarya...
Maalesef kin ve nefret azalmıyor.
***
Nişan, düğün yaparken bile kavga çıkıyor.
Mutlu günde kavga olur mu?
Ufak bir trafik kazasında sopalar konuşuyor.
Küçük bir tartışmada pompalı tüfek konuşuyor.
Basit bir sebeple cinayet işleniyor.
Kimseyle tartışmak şöyle dursun, konuşmaya bile korkar olduk.
***
Bu işin sonu kötüye gidiyor.
Acilen toparlanmalıyız.
Sevgi, saygı, kardeşlik sözde kalmamalı...
Tek yol peygamber ahlakında buluşmaktır.
Sünnetler yaşamımızın temeli olmalıdır.
***
Bu konuda camilerde hocalarımıza düşen görevler var…
Okullarda öğretmenlerimiz de emek vermeli...
Peygamber ahlakını bağırarak anlatmayın.
Sevgiyi ve hoşgörüyü anlatırken, ses yüreğinizden gelsin.
Güzellikleri gülümseyerek anlatın.
Elbirliği ile kin ve nefrete son verelim.
Yoksa son pişmanlık fayda vermez.
Bayramlar sevgi ve huzur için vesiledir.
Bu fırsatı kaçırmayalım.
Hayırlı bayramlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.