Prof. Dr. Ahmet Kıymaz

Prof. Dr. Ahmet Kıymaz

Kompozisyon

TANIMI: Farklı parçaları, uyumlu ve düzenli şekilde bir araya getirmeye Kompozisyon denir. Fransızca kökenli bir kelime olup, düzenleme anlamındadır. Kompozisyon kelimesini, genel anlamı içinde değerlendirecek olursak, yaşadığımız dünya ve evrenin kendisi de bir kompozisyondur.

Bir mimarî eser nasıl meydana gelir? Mimar ve mühendisler, binanın kâğıt üzerinde projesini hazırlar. Elektrikçi, elektrik kablolarını döşer. Duvar ustası duvarını belli ölçüler doğrultusunda örer. İşçiler harcını kararınca karar vb. Bütün bu çalışmaların sonunda bir mimarî eser ortaya çıkar.

Farklı iş kollarında çalışan insanlar uyumlu bir tekilde bir araya gelerek eseri oluştururlar. Eğer, düzenli bir çalışma olmazsa, düzenli bir eser da ortaya çıkmaz. Konuyla ilgili daha çok örnek vermek mümkündür. İnsan hayatının kendisinde de bir kompozisyon vardır. Sabah belli saatlerde kalkılır, el ve yüz yıkanır, kahvaltı yapılır, okula ya da işe gidilir, öğle ve akşam yemekleri yenir, uyunur vb. İnsan, günlük işlerinde bir düzenleme yapmazsa mutlu ve başarılı da olamaz. Her sanat dalında ayrı bir kompozisyon görülmektedir. Müzikte beste düzenleyenlere "Kompozitör" denilmesi de buradan kaynaklanmaktadır.

kitapkapagikompozisyon.jpg

Dilde kompozisyon ise;

İnsanların duygu, düşünce ve hayallerinin, belli bir ahenk içinde yazılı ya da sözlü olarak etkili bir biçimde yansıtılmasıdır. Pek çok insan yazı yazar. Ama, kompozisyon kurallarına uygun yazı yazan pek azdır. Herkes konuşma yapar. Ama, kompozisyon kurallarına uygun konuşma yapan pek azdır. İnsan, yazı yazma ve konuşmada düzenleme yapabildiği takdirde başarılı olmayı da yakalar.

İki türlü kompozisyon vardır:

            1. Yazılı Kompozisyon

            2. Sözlü Kompozisyon

YAZILIKOMPOZİSYON

İyi ve güzel yazabilmek sabır ve titizlik ister. İnsan, iyi yazmayı çabuk yazmakla öğrenemez. Aksine, iyi yazarak, çabuk yazmayı öğrenir. Bunun için yazılı anlatımda başarılı olabilmek, yazılı kompozisyon ilkelerini bilmek ve bunları yazma çalışmaları ile geliştirmek gerekir.

İyi yazı yazmak; "İyi düşünmek, doğru duymak, uygun anlatmak, aynı zamanda düşünce, ruh ve beğeni (zevk) sahibi olmak" demektir. İyi ve başarılı yazı yazabilmek için önce, doğru düşünmek ve duymak, sonra da en iyi biçimde bunları anlatabilmek gerekir. Yani, "yazmadan önce, düşünmeyi öğrenmek" başta gelen özelliktir.

Güzel yazmak bir sanattır. Özel bir yetenek ister. Örneğin; şiir, hikâye, roman yazmak... Fakat, iyi ve doğru yazmak ise, yeteneğe bağlı değildir. Yazma zevk ve alışkanlığına sahip olan, yazma tekniğini ve dil kurallarını bilen, plân ve paragrafların oluşmasıyla ilgili gerekli deneyimi bulunan herkes, zamanla başarıya ulaşır. İyi yazmak, kolay bir iş değildir. Kişinin kendini yetiştirmesi, geliştirmesi ve düzeltmesi gerekir.

Yazıda, iki türlü ifade şekli vardır:

1. NAZIM: Nesirden farklı olarak, genellikle ölçülü, kafiyeli dizelerden oluşan ifade şeklidir. Nazımla oluşmuş eserlere Manzume adı verilir. Her manzume, şiir değildir.

            ŞİİR: Duygu, düşünce ve hayallerin nazım yoluyla ahenkli ve etkili olarak anlatıldığı kompozisyon türüdür (edebî türdür).

            ŞİİR Yazabilmek İçin Şu ÖzelliklerBulunmalıdır:

            1. Şiir yazacak kişi, her şeyden önce büyük bir bilgi birikimine sahip olmalıdır. Bu bilgileri kendi arasında sınıflandıracak olursak şunlar ortaya çıkmaktadır:

                        (ı) İçinde yaşamış olduğu toplumun genel yapısını, geçmişini, gelenek ve göreneklerini, kutsal bildiği değerleri iyi bilmelidir. Şiirinde, bu değerlere ters düşecek ifadelerden uzak durmalıdır.

                        (ıı) Dil bilgisi, imlâ (yazım) kuralları ve noktalama işaretlerini hem teoride, hem de uygulamada iyi bilmelidir.

                        (ııı) Zengin kelime hazinesine sahip olmalıdır. Kültür dilinde bulunan kelimeleri, şiirde kullanmasa da okuyup anlayabilecek düzeyde bilmelidir. Yani, kültür dili bilincine sahip olmalıdır.

                        (ıv) Şiirinde kullanacağı kelimeleri seçerken; yaşayan, anlaşılan kelimeler olmasına dikkat etmelidir.

            2. Şiir yazacak kişi, üstün bir deneyime sahip olmalıdır. Bu nedenle, başka şairlerin şiirleri çok okunmalı; şiir yazma denemesi çok yapılmalıdır. Yazdıkça, daha güzel şiirlerin oluşacağı unutulmama­lıdır.

            3. Şiirin üç önemli unsuru vardır: "Duygu, düşünce ve hayal". Şair, bunlardan birini ön plâna çıkarabilir.Düşünceyi ön plâna çıkaran şairlerde, ideolojik endişeler önemlidir. Duygu ve hayali ön plâna çıkaranlarda ise estetik yapı (güzellik) önemlidir. (Örnek: Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim vb.)Bazen de duygu ve hayal coşkunluğu içinde düşünceyi uyumlu bir şekilde öne çıkaran şairler görülmektedir. (Örnek: Yahya Kemal BEYATLI vb.)Şiir yazacak kişi, bu ana unsurlardan hangisine ve nasıl önem vereceğini iyi bilmelidir. Ayrıca, düşüncenin çok açık olduğu (sırıttığı) şiirlerin herkes tarafından her çağda tutulmayacağına dikkat edilmelidir.

            4. Bunların ötesinde, şiir yazmanın bir yetenek olduğu unutulmamalıdır.

2. NESİR (DÜZ YAZI): Roman, hikâye, makale, fıkra, deneme, söyleşi (sohbet), görüşme (mülâkat), mektup, dilekçe, eleştiri (tenkit), anı (hatıra), biyografi, gezi yazısı, röportaj, inceleme, rapor, atasözü, vecize vb. türler bu gruba girmektedir.

* * *

SÖZLÜKOMPOZİSYON

Nutuk, konferans, açık oturum, münazara, tartışma, ders anlatma vb. sözlü kompozisyon türleridir.

* * *

İYİ VE ETKİLİ YAZABİLMEK VE KONUŞABİLMEK İÇİN GEREKLİ ÖZELLİKLER

1. Gözlem yapmak                2. Düşünmek              3. Okumak                 4. Ana dili iyi kullanmak

1. Gözlem Yapmak:İyi ve güzel bir yazı yazabilmek ve etkili konuşabilmek için her şeyden önce iyi bir gözlemci olmak gerekir.

Gözlem, bakmak değil; görmek, doğanın canlı cansız bütün unsurlarını, ayrıntılarıyla görmek demektir. Gözlem; doğru görmeyi, doğru tanımayı öğretir. Bir şeyi iyi anlayabilmek için onun kendi kendine ortaya çıkan türlü belirtilerini gözden geçirmek işine "Gözlem" denir. Gördüklerimizi anlamak ya da anlatmak için gözlem yapılır.

İnsanların çoğu, kendilerinin iyi birer gözlemci olduğunu söylemelerine karşın, iyi yazı yazamaz ya da etkili konuşma yapamaz. Öz eleştiri yapıldığı takdirde görülecek ki, insanlar; başta aile olmak üzere, çevre, okul ve en yakın arkadaşları hakkında ayrıntılı bilgilere sahip değildir. Oysaki, önceden derinlemesine yapılan gözlemler, çevre ve kişilerle uyumu kolaylaştıracak, iletişimi hızlandıracaktır.

Bir dilencinin sokak aralarında, dolmuş kuyruklarında dilenmesini; hele hele dilenmekten utanan yoksul insanların toplumla ilişkilerini, ruh hâllerini gözlem yapmayan bir insan, nasıl"yoksulluk" konusunda yazı yazabilir, konuşma yapabilir?

Öyleyse, hangi konuda yazı yazmak, konuşma yapmak istiyorsak; o konuyla ilgili önceden gözlemlere sahip olmalıyız. Bu düşüncelerden hareketle; siz de, ailenizi, çevrenizi, öğretmenlerinizi, arkadaşlarınızı kolay iletişim ve başarılı olmak için mutlaka gözlem yapmalısınız.

2. Düşünmek (fikretmek = tefekkür):İyi ve güzel yazı yazmak, etkili konuşmak için gerekli olan özelliklerden biri de "düşünmek" tir.Yazı yazmanın temelinde düşünme yatar. Okuduğumuz bir eser ya da parça, kafamızda birçok düşünceler yaratır. Dış dünyamızda gördüğümüz canlı ve cansız bütün unsurlar, kafamızda birtakım düşünceleri ve hayalleri canlandırır. Görülen, duyulan, okunan, incelenen somut ve soyut bütün kavramların bağlantıları, düşünce içerisine girer. Düşüncelerimizi açık, ilgi çekici, canlı bir biçimde ortaya koymalıyız. Düşünme, iç gözlem ile elde edilir. Gözlem; dışarıyı görmek, düşünme ise içimizi incelemek ve görmek demektir.

Doğal olarak, bütün insanlar düşünceye sahiptir. Ama, düşünceden düşünceye fark vardır. Düşünce ile plân (tasarı) arasında sağlam bir bağ kurulmalıdır. İnsan, yaşamış olduğu ortam gereği; kişi, çevre, toplum, konu, olay vb. kavram ya da faaliyetlerde sağlıklı ve plânlı düşünmek zorundadır. Düşüncelerdeki dağınıklık ve plânsızlık, insanın çevreyle ve olaylarla bağlantısını bozar, uyumunu engeller. Bu durumda ise mutsuz ve başarısız bir kişilik ortaya çıkar.

Sağlıklı düşünemeyen, düşüncelerinde plân yapamayan bir insan, nasıl iyi ve güzel yazı yazsın? Nasıl etkili konuşma yapsın? Öyleyse, bir konu ya da olay hakkında yazı yazmadan, konuşma yapmadan önce mutlaka düşünmeliyiz. Yazacağımız ya da konuşacağımız duygu ve düşüncelerimizle ilgili, ayrıca bir plân yapmalıyız.

3. Okumak:"Ben aydınım" diyebilen bir insan; en az günde bir gazete, haftada bir dergi, ayda bir kitap okumak zorundadır. Düzenli olarak ayda bir kitap okuyan birisi elli yılda altı yüz kitap okur. İnsanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar yazılmış milyonlarca kitap içinde altı yüz kitabın önemi ne kadardır?Her çeşit kitabı düzenli aralıklarla okuyanlarla, hayatında eline hiç kitap almamışlar arasındaki fark; beyaz renkle siyah rengin arasındaki fark gibidir. Birisi bilim ve aydınlık, diğeri ise cehalet ve karanlıktır.Her şeyden önce, okumayan insanın kelime hazinesi gelişmez. Bu durumda sınırlı sayıda kelimelerle hangi duygu ve düşünceler etkili bir şekilde anlatılsın?Yazarlar, şairler ve sanatkârların düşüncelerini daha iyi anlayabiliyoruz. Çünkü, kelime hazineleri büyük. Çünkü, onlar okumaya önem veren, okumanın insan için bir üstünlük olduğunu kavrayan kişilerdir. Bilgili ve bilinçli aydın olabilmenin yegâne yöntemi okumak, çok okumaktır.Doğal olarak, yazılı ve sözlü kompozisyonda başarının önemli sırlarından birinin de düzenli okumak olduğunu unutmamak gerekir.

4. Ana Dili İyi Kullanmak:Günümüzde, insanların çoğunun dört yüz - beş yüz kelimeyle konuşup anlaştığı bir gerçektir. Aydınların pek çoğu ise ortalama üç bin - beş bin kelimeye işleklik verebilmektedir. Bu durum, ana dilini iyi kullanmakla ilgili önemli bir toplumsal kusur olarak görülmektedir. Çünkü, toplumun yönlendirici ve yöneticisi durumundaki aydınlar, en az on beş bin - yirmi bin kelimeye işleklik kazandırmak zorundadır.Bu gerçekler ışığında; etkili ve güzel yazı yazmak ve konuşmak için ana dili iyi bilmek gerekir. Bu ise, dil bilgisi kurallarının ve anlatım bozukluklarının bilinmesini zorunlu kılar.

Gözleme değer veren, plânlı düşünen, sağlıklı okuyan ve ana dilini iyi kullanan insan; üstün bir ifade yeteneğine sahip olur. Bu dört önemli özellik, birbirleriyle yakından ilgilidir. Birinin yokluğu, diğerlerinin yokluğuna yol açar. Bu nedenle, dört özelliğe de aynı şekilde önem verilmelidir.

* * *

İYİ BİR KOMPOZİSYONUN ÖĞELERİ

            * Konu

            * Amaç

            * Plân

            1.  K O N U

            Üzerinde düşündüğümüz, yazı yazma, söz söyleme gereğini duyduğumuz her şey konudur. Bu bir olay, varlık, bir düşünce, gözlem ya da bir sorun olabilir. Konular niteliklerine göre bazı türlere ayrılır:

            Toplumsal Konular

            Toplumun tümünü ya da bir kesimini ilgilendiren konulardır: Köyden kente göç, nüfus artışı, çevre kirlenmesi gibi.

            Bireysel Konular

            Kişilerin özel sorunlarına dayanan konulardır: Bir kişinin süslenme şekli, tertipli ya da dağınık oluşu gibi konular özel niteliklidir. Konular; soyut ya da somut konular, yerel ve verensel konular şeklinde de ayrılabilir: Düşünsel bir konudaki yazı soyuttur. Sevgi, barış, ölüm gibi konular evrensel nitelik taşır. Şehrimizin çöp sorunu ise yerel bir konudur. Yaşantılarımız, anılarımız, ümitlerimiz, düşlerimiz, sevgilerimiz, gözlediklerimiz, okuduklarımız bizler için birer konu alanıdır.

           KONU SEÇİMİ

            Okuma-yazma çalışmalarında kompozisyon konusunu genelde öğretmen belirler.

Örnekler:

            Atatürk’ün “Gelecek çalışkan olanlarındır.”sözünü açıklayınız.

             “Elleriyle çalışan adam amale, elleriyle birlikte zihni de çalışan adam usta, zihni ve kalbiyle çalışan adam sanatçıdır.” sözünden ne anladığınızı belirten bir kompozisyon yazınız.

            Davranışlarını çok beğendiğiniz bir kişiyi tanıtınız.

“Söz var, iş bitirir; söz var baş yitirir.” atasözünü açıklayınız.

            İYİ BİR KONUNUN ÖZELLİKLERİ

           Konu, ilginç olmalıdır: ilgi duymadığımız bir konuda yaratıcı olamayız.

            Konu, açık ve inandırıcı olmalıdır. Doğruluğuna inanmadığımız bir konuda başarılı bir yazı yazamayız.

           Konunun amacı iyi saptanmalıdır.

           Okurumuzun kim veya kimler olduğu hesaba katılmalıdır.

           Anlatım tekniği belirlenmelidir.

***

2.  A M A Ç

            Her yazının bir amacı vardır. Amaç, bizi yazmaya iten, vermek istediğimiz temel düşüncedir. Konu, bu düşüncelerin aktarılmasında bir araç görevindedir.

            AMACI BELİRLEYEN CÜMLE (ANA DÜŞÜNCE)

            Yazıda amacımızı belirleyen cümleye ana düşünce denir. Ana düşüncenin, yazmaya başlamadan önce belirlenmesi gerekir. Yazının düşünce yapısı, ana düşünce üzerine kurulur. Söyleyeceklerimize bu düşünce yön verir.

            Ana düşünce cümlesinin yazıda belli bir yeri yoktur. Yazını başında, ortasında verilebileceği gibi tümüne de yansıtılmış olabilir. Amaç ya da ana düşünce, konuya bakış açımızla yakında ilgilidir. Aynı konuyu ele alan iki öğrenci, farklı yorumlarda bulunabilirler. Aynı konu üzerinde ayrı ana düşüncelerle karşımıza çıkabilirler. Kuşkulanmayı bir zekâ belirtisi sayanlar olduğu gibi, hastalık şeklinde değerlendirenler de vardır.

          AMACI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN GÖZLEM YAPMALIYIZ  (Bakmasını Bilmeliyiz.)

            Bir konuda söyleyeceklerimizin olabilmesi, o konu üzerinde gözlem ve yaşantılarımızın bulunmasına bağlıdır. Bir nesneye uzun süre bakmak, o nesnenin ayrıntılarını daha iyi görmemizi sağlar. Gözlem ve yaşantılarımızın olmadığı bir konuda başarılı bir yazı yazamayız. Hayatında hiç deniz görmemiş bir öğrenci, denizdeki fırtınayı anlatamaz. E. HEMİNGWAY’in dediği gibi,“Yaşanmadan yazılmaz.”

OKUMALI VE ARAŞTIRMALIYIZ

            Yeryüzündeki olaylara ve sorunlara ilk bakan biz değiliz. Bizden önce nice kişiler, birçok sorunlara eğilmişler; bunlarla ilgili düşüncelerini yazılaştırmışlardır. Bu kültürel kaynaklardan yararlanmalıyız. Okuma ve araştırmalarımızı, gözlem ve düşüncelerimizle pekiştirmemiz gerekir. Söyleyeceklerimiz inandırıcı olmalıdır. “Yalnız gözleri olmak yetmez, onlardan yararlanmayı da öğrenmeli insan.”

***

            3.  P L Â N   V E   P L Â N I N   Y A R A R L A R I

            “Plânsız bir yazı, üzerine adres yazılmamış mektuba benzer.”

Söyleyeceklerimiz, gözlem ve yaşantılarımızı, bir plâna uygun şekilde sıralamamız gerekir. NEYİ, NEREDE, NİÇİN kullanacağımızı bilmek zorundayız. Söylediklerimizi böyle bir düşünsel düzene (plâna) dayandırmazsak, yazımız bütünlüğe kavuşmaz ve yönünü yitirir. Söylemeyi düşündüklerimiz arasında bağlantı kopar; denge bozulur. Bir yazıda birlik, denge ve canlılık şarttır.

Plân söyleyeceklerimiz denetimden geçirme, aralarındaki bağlantıya göre sıralama ve biçimlendirmedir. Bir mektup yazmadan tutun da bir fıkra, bir roman yazmaya kadar tüm anlatım biçimlerinde plân uygulamak zorundayız.

            Roman, öykü gibi uzun bir yazı yazacaksak zihnimizde beliren plânı bir kâğıda geçirmek yararlı olur. Yaptığımız plâna her zaman sıkı sıkıya bağlı kalamayız. Yazma sırasında bazı değişiklikler yapmamız doğaldır. Bu durum plânın gereksizliği anlamına gelmez. Plân, yazımız için bir amaç değil, araçtır. Onu dilediğimiz şekilde kullanabiliriz.

            * Plân, düşünce ve duygularımızın en etkili şekilde anlatılmasına katkıda bulunur.

            * Konuda birlik ve dengeyi sağlar.

            * Konuda, gereksiz duygu ve düşüncelerin ayıklanmasını sağlar.

            * Plânlı yazı yazan kişi, kararsızlık ve dağınıklıktan kurtulur.

          PLÂNIN BÖLÜMLERİ

  1. Giriş Bölümü

            Konunu tanıtıldığı bölümdür. Açık, sade ve ilgi çekici olmalıdır; çok uzun tutulmamalıdır.

  1. Gelişme Bölümü

            Konuyla ilgili gözlemlerin, betimlemelerin, kanıtların bulunduğu bölümdür. Merak ve kuşku en üst düzeye çıkmıştır. Yazar, amacını bu bölümde gerçekleştirir.

  1. Sonuç Bölümü

            Ele alınan konunun bitirildiği bölümdür. İleri sürülen düşünceler ve anlatılan olaylar özlü ve kesin bir şekilde sonuçlanır. Sonuç bölümü de giriş bölümü gibi ilgi çekici olmalıdır. Sonuç bölümü; bir atasözü, Bir özdeyiş ya da şiirle bitirilebilir.

* * *

            KOMPOZİSYONUMUZU (YAZIMIZI) DÜZELTME VE GELİŞTİRME YOLLARI

            Buraya kadar anlattığımız kuralları çok iyi bellesek bile, hemen başarılı bir yazı yazacağımızı söyleyemeyiz. İyi, doğru ve etkili yazmaya giden yol denemelerden geçer. Çıraklıktan ustalığa geçiş yaza yaza olur. Anton ÇEHOV, yazmaya yeni başlayanlara şunları söylüyor:

“Dünyada her şey gibi yetenek de çalışmayla elde edilir. Olabildiğince çok yazın. Yaza yaza daha iyiye varacaksınız. Önemli olan alışkanlığınızı yitirmemektir. Dolambaçlı cümlelerden kaçının, sade, yalın yazın. Okuyucu, sizin yorumunuz olmadan da öykünüzü anlayabilmelidir. Gereksizi silip atın.”

***

            KOMPOZİSYON YAZARKEN DİKKAT EDİLECEK ÖZELLİKLER

            1. BİÇİMSEL YÖNDEN

          * Kompozisyon yazdığınız kâğıdın kenarlarında uygun boşlukları bırakınız.

            * Adınızı, sınıfınızı, şubenizi, numaranızı ve günün tarihini yazınız.

            * Gerekli malzemelerinizi hazırlayınız.

            * Amacınızı, ana düşüncenizi iyi tespit ediniz.

            * Hitap edeceğiniz insanların seviyesini göz ardı etmeyiniz.

            * Kompozisyonunuzu düzgün ve okunaklı bir el yazısıyla yazınız.

            * Paragraf başlarını biraz içeriden (1–2 cm.) başlatınız.

            * Satırları fazla sıkıştırmayınız.

            2. İÇERİKSEL YÖNDEN

            * Kompozisyon konusunu oluşturan temel kavramlar üzerinde durunuz.

            * Düşüncelerinizi ilgi ve önem derecesine göre sıraya koyunuz.

            * Yazınıza konuya uygun bir başlık koyunuz; Başlıksız yazı olmaz. Başlık ilgi çekici ve kısa

olmalıdır.

            * Öne sürdüğünüz ana düşünceyi iyi vurgulayınız.

            * Düşünceyi geliştirme yollarından (örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme) yararlanınız.

            * Cümlelerinizi kısa tutunuz, tek yargı bildiren basit cümleler kurunuz.

            * Yazınızda gereksiz bölümler ve tekrarlar varsa atınız.

            * Okuyucunun kafasında resim yaratacak sözcükler kullanmaya çalışınız.

            * Yazım kurallarına uyunuz; noktalama işaretlerini doğru kullanınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ahmet Kıymaz Arşivi