Ökkeş Emmi'ye geleceğim tabiki de, önce şu enflasyonu, enflasyon hallerimizi ve "Bunu da yeni duyduk, enflasyonun da vergisi mi olurumuş ?" sorunuzu süreç içinde açıklayacağım.

Bildiğiniz gibi, enflasyon fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve iyice hissedilir derecede artmasıdır.

Açıklanan yıllık % 36.08 enflasyon rakamıyla hükümet 19 yıllık kendi rekorunu kırdığı gibi, görevi devraldığı 2002 yılı % 31.77 enflasyon oranını da solladı.

Erdoğan enflasyonu "Dünya da emtia fiyatları arttı" ğına bağlıyor. Hakkı var ama yeterli mazeret değil bu. Emtia fiyatları her ülkede artıyor ama, çoğu ülkelerin yıllık enflasyonu bizim sadece Aralık ayı enflasyonumuzun yani  %13.58'in yarısı bile değil. Yapısal sorunları çözme yerine, sonuçlarla, sloganlarla uğraşıyoruz hep.

- "faiz sebep, enflasyon sonuç" sa, indirilen % 14 faize rağmen hem kredi faizleri % 40 'lara hem de enflasyon niye tırmanıyor?

- İsraf ekonomimizin zorladığı bütçe açıkları ve bunun sonucu iç-dış borçlanmanın enflasyon da payı yok mu?

- Bir plan dahilin de daha iyilerini daha ucuza yapmak varken, "ayağını yorgana göre uzat" madan, KÖİ yatırımları; köprüler, tüneller, şehir hastaneleri gibi ödemesi 15-20 yıl sürecek dövize endeksli  toplam 160 Milyar Doların,  hazinenin borç para bularak mütahitlere ödemesinin enflasyon da  rolü yok mu ?

- Üstelik geçiş ücretleri "halk patırdamasın" diye bir kısmını hazinenin borçlanarak karşılaması enflasyon nedeni olmuyor mu?

- Yâ kamuda ki, yüksek raıçlerle hizmet binası ve makamlar için lüks otomobil kiralarını nereye koyalım şimdi?

- Veya madem barışacaktık, BAE, Arabistan, Mısır ve İsrail'le niye kavga ettik de 100 Milyarlarca Doları bulan ihracat kaybımızın; enflasyona, katkısını yok mu sayalım ?

Geçen yıl enflasyon da Dünya 11 ncisi olan ülkemiz şimdi Dünya 8 ncisi. Bizim önümüzde kimler var biliyormusunuz? Venezuela, Lübnan, Suriye, Zimbabve,  Arjantin ve İran...Yazık olmuyor mu 4 denizli 4 mevsimli bir Cennet Ülkemize ?

İş bunlarla kalsa yine iyi, ÜFE yani üretici enflasyonu % 79.89 Tüketici enflasyonu ile arada % 43.8'lik fark var. Bu hayra alamet değil yani mevcut % 36.08' lık enflasyonumuza zaman içinde % 43.8 daha eklenecek.

3-5 ay içinde %50' lere varan, ve nihayetinde de yıl içinde 3 haneli hyperenflasyona şimdiden hazır olalım mı ? Ekonomik ve siyasal açıdan kaotik 90' lı yıllara geri mi dönüyoruz yoksa ?

Erdoğan "köpüğünü alacağız " dese de, bu iş 18 TL olan Doların bir kaç saat içerisin de, 10 TL' ye düş(ürül)mesine benzemiyor.

Kaldı ki, rivayetlere göre "gece yarısı" kur düşürme operasyonu için döviz satıcıları ile alıcıları önceden kurgulanmış. Birine sattırılmış, ötekine de düşerken aldırılmış.

Olan da Maliye Bakanının dediği gibi küçük tasarruf sahiplerine olmuş. Yani "çarpılmışlar". Devletin itirafına bakarmısınız eyy vicdan ehli ?

Onun için bu yüksek enflasyon olayı, dolarda ki gibi "köpük alma"ya benzemiyor. Şu soğuk kış günü halaya durmaya çalışan Malatya'lılara şimdiden selamlarımı yollayarak söylüyorum. Boşuna ayaz da beklemeyin donarsınız, kıyamam ben size nede olsa hemşeriyiz dâ.

Meraklanmayın maaşına 1000 TL zam verilen, çok sevinen Ökkeş Emmi'mize  geliyoruz artık.

Yüksek enflasyon bir ülkenin başına gelebilecek en kötü ekonomik musibetlerden biridir. Enflasyonu yüksek bir ülkede, herkesin satın alma gücü aynı derece de zarar görmez. Gelir adaletini de inanılmaz derece de bozar. Fukara daha fukara, zengin de daha zengin olur.

Şöyle ki;  geliri ancak zaruri ihtiyacını karşılamaya yeten biri satın alma gücünü kaybederken, geliri yüksek kesimler de bu katı katına tersine işler.

Servet sahipleri, getirisi oldukça yüksek olan yüksek faiz, yüksek kur, altın v.s gibi yatırımlara yönelerek hem kendi enflasyonun yener, hemde bunun üzerine yüksek gelir elde ederek servetlerini daha da artırırlar. 

Bundan dolayıdır ki,  enflasyonlu ortamında gizli gizli sevinen iki kesim vardır. Birincisi, servetlerini artıran kesim, ikincisi de, ekonomi de güven ve itibarını sarssa da, yerli para cinsinden borç ödemesi kolaylaşan hükümetler.

Dünya da olduğu gibi, enflasyon rakamları Türkiye'de de tüm vatandaşların ortalaması alınarak yapılır. Ortalama enflasyon da; zengin fakir, şehirli köylü, evli bekar ayrımı olmaz. Keşke olsa...

Ücret zammınız resmi enflasyon düzeyindeyse, (malum son daha zamanlar da TÜİK' in rakamlarına her kesimden itirazlar var.) ek olarak bir enflasyon vergisi  daha ödeyeceksin demektir bu.

Ökkeş Emmi'nin enflasyon vergisi, aslın da resmiyete yok ama filliyat da vardır. Üstelik en yüksek oranların biri de Türkiye'dedir.

Hükümetlerin yapmış oldukları harcamaları vergi gelirleriyle ödemesi esastır. Ancak "vergi " adının vatandaşlara soğuk geldiğini bilen hükümetler, vergi yerine borcunu borçla ödemeyi tercih eder.

Şimdi diyeceksiniz ki, "devlet adil vergi alsa, gelir vergisiyle birlikte biraz da servetten vergi alsa, ulufe dağıtır gibi vergi borçlarını bağışlamasa, bütçe harcamalarına ve yatırım önceliklerine dikkat etse, devlette israfı azaltsa enflasyon canavarı açlıktan ölür." Size cevabım hemen "aynen öyle !" olacaktır..

Hükümetler yerli para cinsinden borçlarını, enflasyon nedeniyle dolaylı olarak azaltır. Nasıl mı ? enflasyonla yerli para cinsi kamu borcunun reel yani satın alma düzeyi düşer. Böylece borç daha ödenebilir hale gelir. İşte buna enflasyon vergisi deniyor.

Yetmedi, şahısların enflasyon nedeniyle satın alma gücünde meydana gelen erime, tüketimden kıstığı miktarın devlet tarafından kullanılmasıdır. Anlıyacağınız bir nevi haraç vergisi yani. Ya da daha basit anlatımla; devletin, Ökkeş Emminin cebinde ki 100 liranın enflasyon oranı yani 36.08 lirasının çaktırmadan almasıdır.

Hani, eskiden devletlerin parası altın ve gümüş olurmuş yâ ! Piyasaya sürecek saf altın hazinede azalınca, altına  bakır karıştırarak piyasaya verilmesi gibi bir şey bu vergi de. Allah verede sap sarı o altında ki, bakır miktarı çok da belli olmaya...

Enflasyon vergisi tıp kı; dolaylı vergi gibidir. Gelir vergisi gibi çok kazanandan çok alınmaz ÖTV, KDV gibi herkesten alınır. İyi de varlıklı kesimler, enflasyonlu ortam da daha da zenginleşmesi yetmiyor gibi üstüne üstlük sık sık da vergi affına uğrarken,

Ökkeş Emmi'nin suçu ne ?