Mehmet Dobaoğlu
OLMAYACAK SÖZE İNANMA
“Ey kerem sahibi Allah, arıtmaya kudretim olmayan iç pisliğimi de sen temizle, bizi ahmaklardan eyleme, daime iyi kullarında beraber eyle!” Mevlâna
Mevlâna Mesnevisinde yukardaki duaya benzer dualarla eserine başlar, kimi zamanda sonunda benzer dualar yapar, bu duaları çoğu zaman hikayeleriyle taçlandırır insan zihnine doğruları nakış gibi işler!
O hikayelerin birinde bir avcı küçük bir kuşu avlar, daha doğrusu avcı kuşu tuzağına düşürür. Kuş ona der ki; “Ey ulu hoca! Sen birçok öküz, koyun yedin. Birçok deve kurban ettin. Dünyada onlarla bile doymadın. Ben yesen de de doyamazsın.
Gel beni bırak sana üç öğüt vereyim. Bak bakalım aptal mıyım, akıllı mıyım o zaman anlarsın. Ancak 1.öğüdü elindeyken, ikincisini damın üstünde söyleyeceğim. Birinci öğüdüm; “OLMAYACAK SÖZÜ KİM SÖYLERSE SÖYLESİN İNANMA!
Sonra kuş uçtu ve damın üzerine çıkarak;” GEÇMİŞ GİTMİŞ ŞEYE GAM YEME, FIRSATI KAYBETTİNMİ ARTIK ÜZÜLME!
Sonrasında ise kuş: “Aslında benim vücudumla paha biçilmez büyük bir inci vardı, görmedin. Bu arada fırsatı kaçırdın!” deyince avcı gebe kadınlar gibi feryat etmeye başlar.
Kuş der ki, ben sana olmayacak sözü inanma demedim mi, ne gam yersin, benim vücudumda nasıl büyük bir inci olabilir, ben kaç gramım ki, bende şu kadar okka inci olsun. Boşuna üzülmemen gerekirdi. Sonra sapıklığa düşme olmayacak sözü inanma da demedim mi?
Avcı o zaman gel üçüncü öğüdü ver der. Kuş; “UYKUYA DALMIŞ BİLGİSİZ KİŞİYE ÖĞÜT VERMEK, ÇORAK YERE TOHUM SAÇMAKTIR, UĞRAŞMA.
Bak aptallık ve bilgisizlik yırtığı yama kabul etmez; Ey öğütçü bu tiplere hikmet tohumunu pek saçma…(Kaynak Mesnevi 4. Cilt s. 133-134 Çev. Veled Çelebi İzbudak)
TEMBİHLER VE NASİHATLER ÖNEMLİ
Dedelerimiz, nineler, atalar bu ve benzer şekilde bizlere birçok nasihat vermişlerdir, bu nasihatler de uzun tecrübeler sonunda ortaya çıkmaktadır, bunun için büyüklerin tembihlerini tutmak gerek.
Tam bunu yazıyordum ki, gazeteciliğe ilk başladığım yıllardan beri yazılarımızı yakından takip eden bir ağabeyim beni arada ve dedi ki: “Bak Doboğlu sen teberiksin, babanı, emmini, hatta kayın babanı yakından tanırım. Yazıların bizim için bir senet gibidir, şu anda Göksun’dayım, günlük gazetemiz buraya kadar geliyor, keyifle köylüler yazını okuyor, bugüne kadar dost doğru yazdın, ancak köşe yazılarında kişilere dönük pozitif değerlendirmelerden kaçın. Netice de o da bir kuldur! Eyvallah deyip uyarıları için teşekkür ettim ve bundan böyle de kişilere dönük yazı yazmama kararı aldım.
Tevafuk olsa gerek, bir okuyucum da. “Kişinin gereksiz şeyleri terk etmesi, Müslümanın güzelliğindendir! Hadisini paylaştı ve kararımızın doğruluğu teyit edilmiş oldu.
Düşündüm, taşındım, biraz da kaşındım, oturdum gerekmez davranışlarımın neler olduğunu düşündüm!
Bunları liste yaptım, inşallah bir bir terk etme kararı olduk. Öyle demeyin karar almak kolay değil, Müslümanın niyeti amelinden bile üstündür! İnşallah Rabbimin yardımı ile gereksiz şeylerden de uzak duracağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.