Fatmagül Abacı
Sıkıntı Yok
Günler gelip geçiyor ve zamana dur diyemiyorsunuz.Yaşınız alıp başını gidiyor,kırışıklıklar yüzünüzde yer ediyor ve çevreniz değişiyor ,siz değişiyorsunuz istemeden…
Yollarınız ayrılıyor veya birleşiyor birileriyle bir yerde ya da uzaklaşıyorsunuz istemeden sevdiğiniz yerlerden.Sevdiğiniz kişiler uzaklaşıyor, sevemedikleriniz gittikçe yakınlaşıyor size bilemiyorsunuz,hayat süprizlerle dolu…
Yapmak istedikleriniz birbir gerçekleşirken bazen sekteyede uğruyor yapacağınız işler.Moraliniz bozuluyor ve kendinizi mutsuz hissediyorsunuz.Yaptığınız her artı iş mutlu olmanızı sağlıyor ama sürekliliği olmuyor…
Arkadaşlarınız zamanında o denli çokken bir elin parmağını geçmez oluyor.Paylaşımlar azalıyor ve gülen yüzünüz yavaş yavaş durgunluğa bırakıyor yerini…
Dostum dediğiniz insan sizi sırtınızdan vurmamışsa şanslısınız ve devam edersiniz lakin tam tersi, bir durum olmuşsa artık bırakın dostu insanlara da güvenemezsiniz…
Güven insanlara karşı bitince yalnızlaşırsınız ve kendinizi sorgularsınız acaba nerde hata yaptım diye.Sabrın ne olduğunu öğrenirsiniz, insan ilişkilerinde hep bir sınırın olması gerektiğine inanırsınız…
Ama yapamazsınız, insanlara bir yerde güvenmek zorundasınız.Çünkü hayat tek başına sırtlanacak gibi değil.Sizi dinleyecek, sizin de birilerini dinlemeniz zaman içinde iyi geldiğinin farkına varacaksınız…
İnsan zamanla anlarmış yaşamı, anladığında da iş işten geçermiş.Yaş, zaman alır başını gidermiş.Ne yapacağına nasıl yapacağına kendisi karar verir olurmuş ama köprünün altından çok sular akarmış…
Şimdiki zamanlarda gerçi arkadaşlık, dostluk ve akrabalık ilişkileri biraz zor durumda.Çünkü bayramlar tatil olarak algılanırken, herkesin bir haftasonu kalmışken,haftaiçi misafir kabul edilmezken insan ilişkileri nasıl korunabilir ki…
Çocuklar okuldan kursa, kurstan kursa giderken ,bitmeyen ödevler,testler yüzünden,bilgisayar,cep telefonu derken çocukların da arkadaşlık ilişkileri iyi durumda olamıyor.Sağlam arkadaşlıklar kuramıyor ve dostluklar oluşturamıyor…
Çağımız teknoloji çağı hergün yeni oluşumlar içinde insan bunlara ayak uydurayım derken çabalayıp duruyor.Ve bu zaman zarfında vaktini harcıyor arta kalan zamanda insan ilişkileri soluyor…
Komşuluklar gidiyor ve insan bunlara ne yazık ki alışıyor ve gocunmuyor.Normal bir hayat düzeniymiş gibi yaşam devam ediyor…
Bu yaşamdan kurtulmak isteyenler ise deniz kasabalarında veya köylerinden medet umarak oralara taşınıyor veya taşınmak istiyor…
Büyük şehir yoruyor insanı.Artık eve bir gitsemde rahatlayabilsem diyebiliyorsunuz.Çünkü hangi iş için giderseniz gidin gününüzün bir kısmı yollarda bir kısmıda iş için gidiyor…
Yaşam aslında küçük yerlerde daha katlanılır daha yavaş bu kadar koşturmuyorsunuz…
Büyük metropoller artık sadece çalışmak için bile zor.Ulaşım başlı başına bir dert.İşin karşıda olma durumu var, yakın olup memnun olmama durumu var…
Lakin kime sorarsanız sorun hep aslında ben şu işi yapmak isterdim diyor.Halinden memnun olan var mı ? Ya iş, ya yer,ya çevre , ya muhit beğenilmiyor…Bir memnuniyetsizliktir aldı başını gidiyor…
Sıkıntı duymadığınız ve duyamayacağınız bir yaşam dileği ile…
Sevgi ve saygılarımla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.