Abdulbaki GÜNIŞIĞI
Tarhana Adı Üzerine Etimolojik Bir Çalışma
Tarhana Maraş’ımız dahil nerede bir Türk yaşıyor ise, birbirine az çok benzer olarak yapılan ve kışlık olarak tüketilen bir yemektir. Genellikle yazın üretilen ve kışın yenen bir yemek türü olmasına rağmen, aslında bütün yıl boyunca tüketildiği de bir gerçektir.
Tarhana adı üzerine bir yazı yazmamı gerektiren ise yemekler hakkında veya tarhananın yapılışı hakkında bir yazı değil, adının nereden geldiği hakkında bir açıklama ihtiyacının hasıl olması hasebi iledir. Mensubu olduğu Türk milletinin dilinden, töresinden ve kültüründen yeterince beslenmemiş, yeterince eğitim almamış kişi ve kurumların hiç bir araştırma gereği duymadan, kulağa en yakın gelen benzetmeler ile bir tanım yapmaları kültürümüze bir darbe indirmek gibidir. Yanlış olan bir tarifin veya tanımın televizyon kanallarında yayınlanması, o yapılan yanlış tanımın gerçek sanılmasına ve dilimizin daha da fakirleşmesine, kültürümüzün basit öğeler üzerinde inşa edildiği izlenimi vermesine sebep olacağı için bu yazıyı kaleme almak zorunda hissettim kendimi.
Tarhana sözcüğümüz iki söz, iki kelimeden meydana gelir. Zaman içinde sürekli söylenerek sanki tek kelime imiş, tek sözcük imiş gibi algılanır. Tıpkı oğullarımıza verdiğimiz Alp Er adının ayrı ayrı iki ad olmasına rağmen, nüfusta Alper diye yazılması ve söylenir iken de, gerekli özen gösterilmeyerek Alper denmesi ile tek sözcük gibi anlaşılır olmasına sebep olmuştur, Tar ve han sözcüklerimizden türemiş tarhana sözcüğümüzde tıpkı Alper adı gibi zamanla birleşmiş yeni ve tek ad haline gelmiştir.
Tar ve han sözcüğümüzden meydana gelen tarhana adı nasıl oluşmuştur birde bunun tarihçesine bakalım. Tar sözcüğümüzü en iyi bilenler eski insanlarımızdır. Mutfaklarımızda bu gün raf dediğimiz tabak ve çanak koyduğumuz önü kapaksız yerlerin Türkçe adı tar idi. Esnaflarımız ise dükkanlarındaki mallarını gene kapaksız ve önü açık raflarda sergiler ve raf sözcüğü gelip güzelim tar sözcüğümüzün yerine alana kadarda mallarını tarlarda sergilerler idi. Tar aynı zamanda müzik aletlerimizde de kullanılan bir sözcüktür ve anlamı gene aynıdır. Bölünmüş, parça veya kat veya kademe anlamına gelir. Kafkasya da sıkça kullanılan müzik aletimizin adının tar olması, onun bölümlü olmasından dolayıdır. Bu gün gitar denilen ve Türkçeden Avrupa dillerine geçen bu sözcüğümüzün aslıda ki tar olup, iki tar yani iki bölümlü demektir. Dikkat ederseniz gitarlar iki bölümlü gibidir.
Tar sözcüğümüz aynı zamanda tarım sözcüğümüzün de köküdür. Tar sözcüğümüzden tarım, tarla, taraça gibi sözlerde türetilmiştir. Kıpçak ağzında çiftçi sözcüğümüz tarançı olarak geçer. Merhum Diyarbakırlı büyük şair Cahit Sıtkı Tarancı beyin soy adı Kıpçak Türkçedir ve oğuz lehçemiz ile çiftçi demektir. Yanı toprağı tar tar , bölük bölük yaparak işleyen demektir. Tepelerden aşağı inen arazilerde ise, tarlalar küçük parçalar halinde meyili azaltılarak yapılır ve o tür ensiz ve uzun tarla şekline de taraça denir. Tarla işi ile yapılan üretime de tarım denilir. Maraş’ta bir deyişte vardır ve bu tezimizi destekler. Tarhana tar tar , karnımı yırtar, ekşili çorba gel beni kurtar derler. Burada tarhana kuruması için serilir iken de tar tar ,yani bölük, bölük serilir. Parça parça serilir. İşte bu her bölüme de tar denilir.
Tarhana sözcüğümüzün asıl menşei ise askeri olandır. Tar bölmek, bölüm, bölük demek olduğundan, Türk ordusunda yüzbaşılık rütbesinin karşılığı eskiden bölük başı, tarhanlık idi. Tarhan adı yüzbaşı rütbesini karşılar ve bölük kumandanı, yani bölük hanı demek idi. Tarhanlar uzun seferlere çıktıklarında, askerin bu uzun ve zorlu yolcuğunda en çok uğraş verdiği iş ise yemek ve barınmaktır. İşte atalarımız asker yolda kolay yesin, fakat güzel beslensin diye çeşitli kuru çorbalık ve benzeri yemekler yapmışlardır. Kurut ta tarhana gibi o günlerin bir çeşit asker ve kışlık yemeğidir. Yazdan kurutulan yoğurt ve peynirden kurut yapılır, yanına uzun uzun kesilmiş ve güneşte kurutularak islenmiş et ve çorba olarak ta tarhana hazırlanır ve seferlere öyle gidilir idi.
Beni bu yazıyı yazmaya teşvik eden hadise ise, bir televizyon kanalında tarhana adının darhaneden geldiği, yoksul yemeği olduğu söylendiği içindir. Baştan dediğim gibi kendi dilinden ve kültüründen yeteri kadar beslenmemiş kolaycı insanlar, kültürümüze bir katkı yapamadıkları gibi tam aksine zarar da verebiliyorlar. Dar kelimesi bir çok insana farsça mekan demektir diye öğretilir. Oysa dilimizdeki bütün t sesleri İslam dan sonra dilimize etki eden Arapça ile yumuşayan seslerimiz dolayısı ile d olmuştur. Bütün k seslerimiz g, bütün t seslerimiz ise d olmuştur. Taş yerine daş, kartaş yerine gardaş, tar yerine dar dediğimiz gibi. Dar yani küçük olup içine girilmeyen sıkı yer demek olup, eskiden tar olarak söylenir idi. Tar dar olunca, han sözcüğümüz bu yıkımdan nasibini almaz mı. Farsçaya özenen, hatta özentiyi geçip resmi dillerini farsça yapan nice devletler kuran bizler, aziz Türk diline en büyük zararı veren bir milletiz. Tarhan sözcüğümüz darhan olsa dahi, söz sonuna asla e harfi gelmez. Bizler hastahane, pastahane, postahane der iken, atalarımızın farsça merakı ve güya dilimizi inceltme hevesleri ile Farsçaya özenmeleri neticesinde bu şekilde konuşmaya başlamışız maalesef. Oysa biz Türler, bu sesleri hastahana, postahana ve pastahana olarak söyleriz. Tarhane diyecek isek onada tarhana deriz. Bu bizi kaba yapmaz.Bu bizi cahilde yapmaz. Bu bizim atalarımızı daha iyi ve kolay anlamamızı sağlar sadece.
Darhaneyi yoksul, tarhanayı da yoksul yemeği yapan insanlarımız bu iki kelimenin ses benzerliğinden yola çıkarak, hiç düşünmeden yüzlerce yıl değişmeyen özbe öz Türkçe bir yemek adının darhaneden geldiğini söyleyivermişlerdir. Yazıktır biz bu kadar basit bir milletmiyiz. Üstelik tarhana yemeğimiz hakkı ile yapılırsa oldukça masraflı ve zahmetli bir yemektir. Besleyici olması, uzun süre bozulmaması ve kolay pişirilip yenmesi dolayısı ile tarhanlara yapılmış olduğundan adı tarhanlara mahsus yemek olarak tarhana olmuştur. Eğer darhaneden gelmiş olsa idi, aynı şekilde tarhane olması gerekir idi.
Söyleyecek çok şey var aslında. Her açtığı yeni iş yerine Türkçe dışında bir ad bulan ve koyan bizler, tarhana adının canına okumuşuz çok mu diyeceksiniz. Maalesef, atalarımızın farsça ile bozduğu dilimizi bu günkü nesil İngilizce ve benzeri batı dillerine özenerek yapıyorlar. Rabbim bizi kendini küçük gören nesillerden korusun inşallah. Her şey rabbimin rızası içindir. Vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.