Abdulbaki GÜNIŞIĞI
Türk Dediğin Ney ki !
Uzan zamandır yazılarıma ara vermiştim. Siyasetin Osmanlının son zamanlarındaki acizliğini ve ihanet ile karışık ğafletini hatırlatması beni yazmaktan alıkoymuştu. Aziz Türk milletinin varlık sebebinin ve aziz vatanımızın tartışmaya açılması ve bunu bizzat devletimizi yönetenlerin yapması inanın tarihte hiçbir milletin yönetimine nasip olmayacak elim bir hadisedir. Bir başkaları bizim memleketimizin üzerine haritalar çizerken biz içerden ve dışarıdan dayatılan suni gündemler ile kendi vatanımızı, birliğimizi, coğrafyamızı kendimiz tartışır hale getirilmekteyiz. Artık kuzey ırak’ı değil, güneydoğumuzu ve doğumuzu değil vatanımızın tamamında hükümranlık haklarımızı tartışılır hale getirdiler. Sayın başbakan ve bütün kamu görevlileri tek vatan, tek bayrak, tek devlet derken tek dil diyemedikleri gibi bunları söylemek zorunda olmaları dahi bu mevhumların tartışıldığını göstermektedir. Alman veya fransız devlet başkanlarının durup durup tek vatan, tek bayrak ve tek devlet dediklerini duyanınız varmı. Demekki dilden vaz geçtiler ve artık vatanımızın, devletimizin ve bayrağımızın tartışıldığı haldeyiz. İşte bu hale getirenler son onyılda bayındırlıkta ve kalkınmada devletimize çağ atlatan yatırımları yapan aynı hükümet ve aynı insanlar. Bu iki işi aynı anda yaptıkları ve aziz vatanımızı pazarlık konusu haline getirdikleri için yaptıkları bütün yatırımları milletin gözünde değer ifade etmeyecek hale getirmişlerdir. Eğer biz ingiliz veya amerikan mandası halinde yönetilse idik bu yatırmaların yüz katı şimdiye kadar yapılmış ve bizde honkong kadar kalkınmış olurduk, fakat ne karşılığı olurdu işte o ayrı bir mesele. Demekki barajlar yapmak, uzaya gitmek kadar ve dahada önemlisi devletinizin ve vatanınızın, bir çakıl taşınızın dahi pazarlık konusu yapılmaması olup ve bir milletin varlık sebebi tartışılmaz mevzulardır.
Yazımızın başlığında yazdığım Türk dediğin ney ki cümlesinin artık ne manaya geldiğini okuyucu anlamıştır. Osmanlının en büyük yanlışı olan ve dayandığı gerçek güç olan Türk milletini ihmali ve geri bırakması aziz vatanın savunması sırasında Türk milletinin çektiği acıları kat be kat arttırmıştır. Hükümranlık haklarını gayri Türk unsurlara bırakan osmanlı, devşirme paşaların büyük Türk hakanları sülalesinden gelen Kırım hanlarını herkesin içinde azarlayacak seviyeye getirilmesi, Osmanlının kartal kanatlarından birisinin kırılmasına ve bizim askeri alanda gerilememize sebeb olmuştur. İşte bu şaşaalı günlerin sonunda bu kadar ezilen ve horlanan Türk milleti, vatan mevzubahis olduğunda kendisine yapılan bütün yanlışları bir tarafa bırakarak vatanı müdafaada her türlü sınırları zorlayarak bu devletin ve bu vatanın asli sahibi olduğunu herkese göstermiştir. Hatırlayınız o zamanlar gene şimdiki gibi Türk olmanın hiçbir kiymeti harbiyesi yoktu. Türk olanların dışındaki bütün devlet erkanı itibarlı ve Türk ise sadece cephede ölen, vergi veren ve asla yönetime alınmayacak reayadan ibaret görülürdü. Fakat iş başa düşünce gemiyi ilk terkedenler her zaman fareler olduğu gibi , osmanlıdada fare gibi iliğimizi kanımızı sömürenler gemiyi ilk terkedenlerden oldular . Türk milleti ise hiçbir nimetinden faydalanmadığı ve sadece ölmek için çağrıldığı bu devletin asıl sahibi olduğunu göstererek bütün dünyayı şaşırtan bir müdafaa ile cevheri aslisini gösterdi. Kaptanlar gemiyi en son terkederken aziz Türk milleti kaptan olmadığı halde kaptandan daha ileri giderek gemi sahibi olduğunu bütün dünya aleme göstermiş oldu. Bu güne geldiğimizde Osmanlının hastalığının tekrar devletlilerimizde nüks ettiğini müşahade etmekteyiz. Türk olmak hiçbir değer ifade etmez iken Türkten başka herşey olanlar her türlü haklarından ve alacaklarından bahsederken aziz Türk milleti gene Hz.Allahın kendisine verdiği en büyük özellik olarak ağırbaşlılık ve sabırla olan biteni seyretmekte ve milli hafızasına nakş etmektedir.
Türk olmanın bu kadar değersiz olmasında ben Türküm diyenlerin hiçbir suçu yokmu acaba. Son yüz yılın, son yarısından itibaren Türk denildiği zaman anlaşılanlarda bir değişme olmağa başladı. Bundan elli sene önce hiçbir kimse ben müslümanım deme lüzumunu hissetmezdi. Sebebi ise Türk olmak islam olmak ile aynı şeyi ifade ederdi. Sözün özü Türk olmak islamıda mündemiç bir tanımdı. Bir gayrimüslim müslüman olduğu zaman gazetelerimiz ve okuyanlarımız dahi bu kimsenin müslüman değil Türk olduğunu beyan ederdi. Çünkü Türk bu kadar islamla hemhal olmuş, bu kadar islamı temsil kabiliyetini haiz olmuş, islamı bu kadar iyi yaşamasını bilmiştir. Bütün islam düşmanları islam denilince ilk ve son olarak Türk milletini hatırlamış ve kafalara Türk ise müslümandır mührü kazınmıştır. Fakat son elli yılda bir şeyler değişmeğe başlamış ve ben Türküm diyenler, dağa taşa ne mutlu Türküm diye yazanların hayatlarında islamdan değerler olmaması, hayat tarzlarının ve siyasi duruşlarının islamı dışlaması, bir kısım insanlarında biz müslümanız fakat Türküz demek dinen yanlıştır fikrini takip etmesi ayrışmağa ve Türk denildiği vakit artık islamın akla gelmemeğe başlamasına vesile olmuştur. Türk milliyetçiliğinin yanına bile yaklaşamayan güruhların bir Atatürk milliyetçiği ihdas edip içinde her türlü islam düşmanlığının neşvü-nema bulması aziz Türk milletinin aklını karıştırmış ve bu yanlışlar islam ile Türk ün ortaklığını vurmağa başlamıştır. Aziz Türk milleti ile hesapları olup kendini gizleyenler iki guruptur. Birinci gurup islamdan uzak olup, bunu her vesile ile ilericilik diye sunan ve aziz Türk milletini gericilik ile suçlayan guruptur. İkinci gurup ise müslüman olmakla beraber, kendisini bir türlü Türk hissedemeyen ve başka milletler tarafından kullanılmağa hazır hale gelmeğe başlayan fakat özde müslüman olması dolayısı ile ortada kalmakla beraber islam adına aziz Türk milletini vuracaklar ile işbirliği yapmayı islam zan eden diğer bir guruptur. İslamı kullanarak Türk milletini dışlayanlar ve Türk olmayan bütün milletlere sıcak bakarken bir türlü bu milletin isminin Türk olmasının islam olması ile bir mesele teşkil etmeyeceğini kabul etmeyenlerin yaptığı büyük propağanda neticesinde aslen Türk olan müslümanlarda bu guruba katılmağa başlamış ve bu iki gurup bir arada ve omuz omuza aziz Türk milletini tarih sahnesinden silmek için işbirliği yapmaktadırlar. Türk olduğu halde islamı naslar taşıdığı için bu gidişata katılan insanlarımız bir gün yaptıklarının yanlışlığını görecek ve Türk milletinin düşmanları tarafından aldatıldıklarını anlayacaklar, fakat dökülen masum kanlarının vebali bu yapılanları teşhis edemeyenlerin üzerinde kalacaktır.
Binlerce masumu şehit edenler, aziz vatanımıza kastedenleri , bunların taşeronlar ve maşa olduğunu bildikleri halde muhatap kabul edip aziz Türk milletinin incinmesini göze alanlar bilsinlerki bu devletin ve vatanın fareleri bir gün burayı terkedecekler, fakat geminin sahipleri onları asla afv etmeyecetir.Aziz Türk milleti bu güne kadar islamın emirlerini harfi harfine uygulamış Allahın lütfüna mazhar olmuş bir millettir. Her kimki bu millete yanlışlık yapar neticesi elim olur.
Vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.