Kontrolsüz ağrı kesici kullanımında kanser riski
Doktor kontrolü dışında uzun süre parasetamol içeren ağrı kesicilerin kullanımı böbrek kanseri riskini artırıyor.
Böbrek kanserinin tüm kanser türlerinin yüzde 3 ile 5'ini oluşturduğunu söyleyen Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr.Uğur Coşkun, son yıllarda böbrek kanseri sıklığının arttığını ve en sık görülen ilk 10 kanser arasında yer aldığını belirtti. Kalıtsal böbrek kanseri oranının yüzde 2 ile 3 civarında olduğunu belirten Prof. Dr. Coşkun, sigara, obezite ve hipertansiyonun en önemli risk faktörleri olduğunu fakat bunun yanında bilinçsiz kullanılan bazı ağrı kesicilerinde böbrek kanseri riskini arttırdığını söyledi. Doktor tavsiyesi dışında uzun süreli ve yüksek dozlarda parasetamol ihtiva eden ilaçların kullanımının böbrek kanseri riskini artırdığını gösteren birçok çalışma olduğunu belirten Prof. Dr. Uğur Coşkun, bazı çalışmalarda bu riskin yüzde 30'lara kadar arttığını söyledi. Deneysel çalışmalarda tedavi dozunun üzerinde kullanılan parasetamolün DNA onarımını inhibe ettiği ve gene parasetamolün bazı alt ürünlerinin kanserojen olabileceği ile ilgili saptana bulguların bu artmış kanser riski ile ilişkili olabileceğini belirtti.
Doktor kontrolünde ve bilinçli olarak kullanılan parasetamolün asla bir risk taşımadığını belirten Prof. Dr. Coşkun, riskin sadece uzun yıllar, yüksek dozlar ve bilinçsiz kullanım ile sınırlı olduğunu söyledi.
Öte yandan idrardan kan gelmesi, böğür ağrısı, kilo kaybı, iştahsızlık gibi bulgularla ortaya çıkan böbrek kanserinde erken teşhisin çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Coşkun, erken yakalanan vakalarda böbreğin sadece bir kısmının çıkarılması ile hastalarda tam şifa elde edilebildiğini ifade etti.
İlerlemiş ve başka organlara yayılmış hastalarda da son yıllarda çok büyük gelişmeler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Coşkun, yeni geliştirilen akıllı ilaçlar sayesinde çok iyi neticeler alınabildiğini hatta bazı hastalarda yayılmış hastalığa rağmen tam iyileşmelerin görülebildiğini söyledi. Bu ilaçların arasında trozin kinaz inhibitörleri, tümörlerin damarsal yapılarına etki eden ilaçlar ve immünoterapi olarak adlandırılan aşı tedavilerinin bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Coşkun, hastaların risk durumuna göre bu ilaçların kullanımının belirlendiğini belirtti. Ülkemizde de bu ilaçların büyük kısmının mevcut olduğunu ve kullanılabildiğinin altını çizen Prof. Dr. Coşkun, hastaların mutlaka bu alanda tecrübe sahibi tıbbi onkoloji uzmanları takibinde olmaları gerektiğinin altını çizdi.
Tüm kanserler de olduğu gibi en önemli hedefin bu kanserlere yol açan risk faktörlerinden uzak durmak ve hiç kansere yakalanmamak olduğunu dile getiren Prof. Dr. Uğur Coşkun, böbrek kanserinde de en önemli risk faktörünün sigara olduğunu ve kesinlikle içilmemesini de sözlerine ekledi. Bilinçsiz, rastgele ve doktor kontrolü dışında ağrı kesici kullanımının da böbrek kanseri için risk faktörü olabileceğini belirten Prof. Dr. Coşkun, sağlığımız ile ilgili her konuda mutlaka hekimlerle irtibatta olunmasının önemine vurgu yaptı.
(Neşra Durmaz /İHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.