Limanın yükünü Emel abla çekiyor
Kocaeli'nin Körfez ilçesinde yaşayan 47 yaşındaki Emel Ören, kentteki uluslararası limanda devasa boyutu nedeniyle "canavar" olarak adlandırılan konteyner istifleme makinesini (reach stacker) kullanarak, bu işi sadece erkeklerin yapabileceği algısını kırıyor.
Genellikle "erkek mesleği" olarak görülen iş alanlarında ön yargıları tersine çeviren kadınların sayısı her geçen gün artıyor.
Bu kadınlar arasında, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan 3 çocuk annesi Emel Ören de yer alıyor.
Ören, DP World Yarımca Limanı'nda konteyner istifleme makinesini kullanarak, kadınların istediğinde her işin üstesinden gelebileceğini gösteriyor.
Reach stacker operatörü Ören, günde 200 ile 300 arasında konteyner istifliyor.
Günün büyük bölümünü, içerisinde elektronikten seramiğe her türlü ürün bulanan konteynerleri istifleyerek geçiren Ören, zorlu mesleğini severek yapıyor.
Devasa iş makinesinin çok sayıda düğme ve kontrol kumandasıyla çevrili operatör koltuğunda bir kadının oturduğunu görenler, şaşkınlıklarını gizleyemiyor.
"İlk gördüğümde gözüme kestirmiştim"
Emel Ören, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 10 yıldır çeşitli işlerde çalıştığını, 3 yıldır ekmeğini konteyner istifleme makinesi kullanarak kazandığını söyledi.
İş makineleriyle daha önce çalıştığı otomobil fabrikasında tanıştığını dile getiren Ören, önceki iş yerinde forklift operatörü olduğunu, daha sonra burada tır şoförü olarak işe başladığını anlattı.
Ören, limana ilk geldiği gün konteyner istifleme makinesini gözüne kestirdiğini belirterek, "Kendime 'Bir gün bu makineyi kullanacağım.' demiştim ama bu kadar çabuk olacağını ben de düşünmemiştim. Amirlerime bu talebimi bildirdim, onlar da bana fırsat verdiler." diye konuştu.
Reach stacker lisansı almak için 6 aylık bir eğitimden geçtiğini aktaran Ören, "Ustalarım bana işin inceliklerini öğretti. 6 ay sonrasında hem yazılı hem de uygulamalı sınava girdim. Sınavlarımda başarılı olunca belge almaya hak kazandım. Bu alanda lisanslı Türkiye'deki tek kadın operatör benim. Bununla da gurur duyuyorum. Bu konuda iş yerime gerçekten minnettarım çünkü bana fırsat vermeselerdi operatör olamazdım." ifadelerini kullandı.
"Günde 200-300 konteyner elleçliyorum"
Ören, 3 yıldır devasa iş makinesini kullandığını anlatarak, şöyle devam etti:
"Konteyner elleçleme-istifleme makinesidir bu. Tırların üzerinden konteynerleri alıp sahalara yerleştiririz, istif yaparız. İstiften alıp gemiye göndeririz, tırlara yükleriz. Bu limandaki en tehlikeli, en azametli makine. Çok büyük ve mobil olduğu için tehlikeli. Diğer vinçler yerinde sabit ray üzerinde çalışırken bu her tarafı gezebiliyor. O nedenle limanlarda bu makineye 'canavar' denir. Ben canavarımı seviyorum."
Günlük iş yoğunluğu ve yaşanabilecek olası risklere değinen Ören, "Günde 200-300 konteyner elleçliyorum. Çok hassas olunmasını ve denge gerektiren bir iş bu. İstif yaparken milimetrik hesaplamalarla üst üste koyuyoruz konteynerleri. Bu konteynerlerin içinde çok değerli malzemeler olabiliyor. En küçük bir devrilmede büyük maddi hasarlar hatta can kayıpları bile yaşanabilir. Tamamen dikkat isteyen ve tehlikeli bir iş." diye konuştu.
"Çocuklarım benimle gurur duyuyor"
Ören, yaptığı işle ilgili çevresinden güzel geri dönüşler aldığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle dışarıdan yük almaya gelen tır şoförleri beni görünce çok şaşırıyor. Hiç unutmadığım bir anım var. İş güvenliği tedbirleri açısından benim 8 metre yakınımda yayaların bulunması yasak. Bir gün çalışırken beni gören bir şoför tırdan indi, yanıma doğru gelmeye başladı. Bana kendi yöresel şivesiyle 'Bacım, bu makineyi kadınlar da kullanıyor mu?' dedi. Ben de 'Kullanıyorum işte, aracına bin yasak.' dedim. Bu anımı hiç unutmuyorum, şoförün yüzündeki şaşkın ifadeyi görmek lazımdı. Bunun yanı sıra iş arkadaşlarımla da diyaloğum çok iyi. Birçoğu benim çocuğum yaşında, hepsine ablalık yapıyorum."
Aile bireylerinin de başta şaşırdığını ancak çabuk alıştıklarını ifade eden Ören, "Şimdi benimle gurur duyuyorlar. Bir kızım ve iki oğlum var. Her zaman arkadaşlarının arasında benden övgüyle bahsedip, fotoğraflarımı gösteriyorlar. Ben de onlar mutlu oldukça mutlu oluyorum. İşimi çok seviyorum, denize sıfır, açık ortamda çalışıyorum. Molalarda, çayımızı kahvemizi içerken güneşin doğuşunu ve batışını seyrediyoruz." diye konuştu.
Yola iş makinesi operatörü olmak için çıkmadığını dile getiren Ören, "Ben de babamın prenses kızı olabilirdim ama hayat şartları çalışma zorunluluğunu önüme getirince iş seçmedim. Burası denk geldi. 'Yapamam.' deseydim, yapamazdım gerçekten. 'Yaparım.' dedim. Bir kişi yapabiliyorsa ben de yapabilirim. Fırsat verilirse kadınların başaramayacağı hiçbir şey yok." değerlendirmesinde bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.