TBMM rapor hazırladı! Kahramanmaraş'taki sayı yetersiz!

TBMM rapor hazırladı! Kahramanmaraş'taki sayı yetersiz!
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Çocuk Hakları Alt Komisyonu hazırladığı raporda 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen bölgede çocuk psikiyatristi sayısının talebi karşılamadığı, çocuk başına düşen psikiyatrist sayısının yetersiz kaldığı söylendi

Alt Komisyon, "6 Şubat 2023 Tarihli Depremlerden Etkilenen Çocukların Durumu ve Çocuklara Yönelik Yürütülen Çalışmaların Değerlendirilmesi" raporunu hazırladı.

Komisyon, Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep Nurdağı, Hatay İskenderun, Malatya, Elazığ ve Diyarbakır'da incelemelerde bulundu; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Türk Kızılay Derneğini dinledi; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve UNICEF Türkiye Temsilciliğinden değerlendirmeler aldı.

5 Temmuz 2023'te çalışmalarına başlayan ve AK Parti Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu başkanlığında 7 toplantı gerçekleştiren Komisyon, 278 sayfadan oluşan bir rapor hazırladı.

Raporda, depremin çocuklar üzerindeki etkisine, bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerden alınan bilgi ve sunumlara, doğal afet sonrası Japonya ve ABD'deki örneklere, komisyonun depremden etkilenen iller, çadır ve konteyner kentlerde yaptığı ziyaretler ile tespit ve önerilere yer verildi.

"KONTEYNER KENTLERDE İÇME SUYU ARITMA CİHAZI İHTİYACI VAR"

Raporda, konteyner kentte çocukların eğitim faaliyetlerinin aksamaması adına, internet ve telefon gibi iletişim kaynaklarının çekim alanlarının güçlendirilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

Konteyner kentlerde yaşanan elektrik kesintilerinin özellikle sınavlara hazırlanan çocuklar ve gençler üzerinde büyük stres oluşturduğu tespiti yapılan raporda, "Konteyner kentlerde yaşayan vatandaşlar tarafından gelen talep üzerine, bazı konteyner kentlerde içme suyu arıtma cihazının bir ihtiyaç olduğu değerlendirilmiştir. Ziyaretler esnasında mevsimsel şartlara göre zaman zaman konteynerlerin yağmur suyuyla dolarak zarar gördüğü yönünde vatandaşlardan şikayetler alınmıştır." denildi.

Konteyner kentlerde kalan vatandaşların zaman zaman yabancı kişileri gördüğü belirtilerek, özellikle çocuk oyun alanları ve çocuk dostu merkezlerin etrafında güvenlik tedbirlerinin yoğunlaştırılması ve sıklaştırılması gerektiği ifade edildi.

Depremden zarar görmeyen okullarda kapasitenin üzerinde öğrenci alımı yapıldığı için bazı sınıfların oldukça kalabalıklaştığı ve bu durumun okullarda akran zorbalığına, çocukların okul devamsızlıklarında artışa neden olduğu; diğer taraftan eğitim kalitesini düşürdüğünün öğrenildiği aktarıldı.

Bölgedeki öğrenci nüfusu artan okullarda akran zorbalığının önüne geçebilmek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından özel önlemler alınması ve koruyucu-önleyici politikalar belirlenmesinin ihtiyaç olduğu kaydedildi.

Çocuk psikiyatri servislerine başvuran çocuk sayısında önemli bir yükseliş yaşandığı belirtilen raporda, "Bu artışa karşın bölgede görev yapan çocuk psikiyatristi sayısının artan talebi karşılamadığı, çocuk başına düşen psikiyatrist sayısının yetersiz olduğu belirlenmiştir. Bu bağlamda, bölgede sağlık hizmetlerinde görev yapan çocuk psikiyatristi sayısının artırılması gerektiği değerlendirilmiştir." ifadeleri kullanıldı.

"GEZİ VE KAMP GİBİ ETKİNLİKLER ARTIRILMALI"

Depremde ebeveyn kaybı yaşayarak öksüz ve yetim durumuna gelen çocuklara yönelik Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca uygulanan Çocuklar Güvende Programı ile Öksüz ve Yetim Hizmet Birimlerinde görev yapan meslek elemanları tarafından bölgedeki çocukların düzenli bir şekilde takip edildiği ve yasal hakları konusunda sosyal çevrelerindeki yetişkinlerin bilinçlendirildiği aktarıldı.

Deprem bölgelerinde psikososyal destek ekipleri tarafından ebeveynlere ve çocuklara yönelik gerçekleştirilen mahremiyet, aile içi iletişim, akran zorbalığı, bağımlılıkla mücadele ve çocuğa yaklaşım gibi pek çok eğitimin, yaşanan koşulların ortaya çıkarabileceği olumsuz sonuçları önleyebilmek ve çocukları çeşitli risklerden koruyabilmek amacıyla alanda oldukça önemli kazançlar sağladığı değerlendirmesi paylaşıldı.

Çocukların deprem bölgesinin dışına çıkarılarak bölgedeki olumsuz yaşam koşullarından bir süreliğine uzaklaşmalarına yönelik gezi ve kamp gibi etkinliklerin artırılması gerektiğine vurgu yapıldı.

"LGBTİ grupları çocukları hedef alıyor"

STK'lerin sahada yaptıkları çalışmalar ne kadar etkin ve verimli olursa olsun çalışmalarının afet sonrası dönemde takip ve kontrol edilmesi gerektiğine işaret edilen raporda, şu değerlendirmeler yapıldı:

"Bazı sivil toplum kuruluşlarının, sağladıkları az miktardaki desteği reklam amacıyla kullanarak olduğundan fazla gösterip kamuoyunu yanıltıcı paylaşımlarda bulundukları ve bazı STK'lerin de kamu kurumlarıyla işbirliği yapmaya yanaşmak istemedikleri öğrenilmiştir. STK ve gönüllülük adı altında LGBTİ gruplarının çocukları hedef alma saikiyle bölgede görev almak ve denetimden uzak faaliyetler yürütmek istedikleri tespit edilen sorunlar arasındadır. Bu yönde çalışmalar yürüttüğü tespit edilen STK’lerin bölgedeki faaliyetlerine sınırlandırmalar getirildiği bilgisi alınmıştır. Gönüllülük ilkesi doğrultusunda hareket etmeyen yardım harici gizli ajandalarla alanda bulunan oluşumların deprem bölgesinde etkin bir şekilde takip ve engellemelerinin yapıldığı tespit edilmiştir. Uluslararası raporlarda teslim olan terör örgütü mensuplarının çocukları kandırdığı, kaçırdığı bilinmektedir. Buradan hareketle afet sonrası dönemlerde eğitim kursu, gezi ve benzer adlarla bölgede faaliyette bulunması muhtemel terör iltisaklı sözde sivil toplum hareketlerin faaliyetlerinin kolluk kuvvetleri ve kamu kurumları tarafından engellendiği, sivil toplum kuruluşu ve gönüllülük adı altında hareket eden ve bölgede çocuk ve gençlerimizi hedef alan bu oluşumların faaliyetlerin engellenmesine yönelik hassasiyetin sürdürülmesi gerektiği tespit edilmiştir."

"Afet sonrası çocukların tepkileri konusunda yeterli akademik çalışmanın olmadığı ortaya çıkmıştır." bilgisi paylaşılan raporda, bu nedenle, afet sonrası çocukların psikolojik sağlık sorunlarının araştırılması ve kamu/özel üniversitelerin bu konuda nitelikli afet psikologlarıyla saha çalışmaları yapabilecekleri anlatıldı.

35 BAŞLIKTA "TESPİT VE ÖNERİLER" PAYLAŞILDI"

Komisyon raporunun, "Tespit ve Öneriler" bölümünde 35 başlık yer aldı.

Buna göre, deprem bölgesine yapılan ziyaretlerde her kurumun ayrı ayrı ihtiyaç tespit çalışmaları yapmaya çalıştığı, bu durumun çocuklarla ve ailelerle defalarca benzer konular için görüşme yapılmasına sebep olduğu belirtilerek, "Bu durumu önleyeme yönelik illerde bir ihtiyaç tespit komisyonu kurularak tüm kurumların hizmetlerine ilişkin ortak hareket ederek belirli periyotlarla, bütüncül bir bakış açısıyla ve planlanmış bir biçimde çocuk ve ailelerle görüşülerek ihtiyaç tespit çalışmaları yürütmeleri gerektiği değerlendirilmiştir." görüşü paylaşıldı.

Raporda, bazı konteyner kentlerde oluşturulan sağlık merkezlerinin haftanın 2 veya 3 günü hizmet verdiği acil durumlarda sağlık personeline ulaşmakta zorluklar yaşandığı; merkezi sınavlara hazırlanan çocukların sınavlara hazırlık süreçlerine yönelik kaynak kitap ve materyal eksikliği olduğu ifade edildi.

Sağlıklı içme suyuna erişimi olan konteyner kent sayısının arttırılması gerektiği vurgulanarak, "Acil, afet ve kriz dönemlerinde belediyelerin iç işleyişlerinde yürütecekleri çalışmalara, rol ve sorumluluklarına ilişkin görev tanımlamalarının yer alacağı ve hizmetlere ilişkin ilgili yasalar çerçevesinde bir mevzuat çalışmasının yapılmasının yürütülecek çalışmaları güçlendireceği değerlendirilmiştir." denildi.

Raporda, Türkiye'deki üniversitelerin deprem bölgesindeki etkinliğinin zayıf olduğu belirtilerek, "Üniversitelerde ilgili uzmanlık alanlarının eğitim müfredatlarına, afet yönetimi, afet psikolojisi ve alanın afet uzmanlığına yönelik dersler eklenmelidir. Bu alanda ihtisaslaştırılmış yüksek lisans ve doktora programlarının yaygınlaştırılması afetle mücadelede önemli kazanımlar sağlayacaktır." değerlendirmesi yapıldı.

Afet öncesi ve sonrası bölgede yaşayan çocuk sayısı, afet sebebiyle vefat eden çocuk sayısı, uzuv kaybı yaşayan çocuk sayısı başta olmak üzere çocuklarla ilgili istatistiki bilgilere net olarak ulaşılamadığı, her afet sonrası kamu kurumları tarafından ortak bir veri havuzunun oluşturulması gerektiği vurgulanan raporda, depremde, ebeveynlerinden kalan miras varlıklarını kaybeden çocukların, bu varlıklarını tekrar elde edebilmelerine yönelik kamu kurumlarının uzmanlarından oluşan bir çalışma komisyonu kurulması gerektiği ifade edildi.

Raporda, "Uluslararası örneklerde görüldüğü üzere ilk ve ortaöğretimden başlamak koşuluyla üniversitelerimiz de dahil edilerek ilgili müfredata; toplumsal duyarlılığı arttırmak, çevre bilinci, gönüllülük bilinci, sosyal sorumluluk bilinci oluşturmak, deprem ve afet durumlarına hazırlıklı olmayı sağlamak amacıyla ders eklenmesi gerekmektedir." denildi.

Çocuk Hakları Alt Komisyonunda kabul edilen rapor, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunda da ele alınacak.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.