Dünya Hepatit Günü

Dünya Hepatit Günü
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Rezan Harman, Türkiye’de yaklaşık 4 milyon, dünya genelinde ise 400 milyon kişide kronik Hepatit B enfeksiyonu...

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Rezan Harman, Türkiye’de yaklaşık 4 milyon, dünya genelinde ise 400 milyon kişide kronik Hepatit B enfeksiyonu bulunduğunu bildirdi.

Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Hepatit Birliği tarafından 28 Temmuz’un ‘Dünya Hepatit Günü’ olarak ilan edildiğini ifade eden Uzman Dr. Rezan Harman, her yıl 1 milyon kişinin Hepatit B enfeksiyonu nedeniyle hayatını kaybettiğinin tahmin edildiğine dikkati çekti.

Karaciğer kanseri çeşitlerinden Hepatoselüler Karsinomun yüzde 60-80 oranında hepatit B virüsünden kaynaklandığını ifade eden Dr. Harman, bu virüsün siroz ve karaciğer yetmezliğine de yol açtığını anımsattı. Dr. Harman, dünyada sessiz katil olarak adlandırılan Hepatit B enfeksiyonunun sinsi bir hastalık olduğuna işaret etti.

VİRÜSÜN BULAŞMA YOLLARI

Hepatit B virüsünün bulaşma yollarının dünya genelinde farklılık gösterdiğini kaydeden Dr. Harman, “Türkiye’de, Asya ve Afrika’da bulaş daha çok erken çocukluk döneminde olup anneden bebeğe geçiş şeklindedir. Kullanılmış enjektörlerin başka biri tarafından tekrar kullanılması da gelişmemiş ülkelerde sık görülen bulaş yollarındandır. Batı ülkelerinde ise geçiş daha çok yetişkin yaşlarda olmaktadır” dedi.

Türkiye’de Hepatit B taşıyıcılığı oranının yüzde 1,7-21 arasında değiştiğini vurgulayan Dr. Harman, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ülkemizdeki hasta sayısı yaklaşık 4 milyon. Hepatit B hastalığı en fazla Eskişehir, Diyarbakır, Antalya, Adana, Erzurum ve Sivas’ta görülüyor. Hastalığa 40-60 yaşları arasında rastlama oranı daha yüksek. Meslek gruplarına bakıldığında sağlık çalışanlarında yüzde 2-15, çöp işçilerinde yüzde 8, berberlerde yüzde 5-14 oranında Hepatit B saptandı. Gebelerde yapılan bir taramada ise bu oranın yüzde 16’lara kadar çıkabildiği belirlendi.”

Hepatit B’nin kan yolu ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında yer aldığını anlatan Dr. Harman, bu hastalığın bulaşma yollarını şöyle sıraladı:

“Doğum esnasında anneden bebeğe bulaşma; bu oran Hbe Ag pozitif anneden doğan bebeklerde yüzde 70-90, Hbe Ag negatif anneden doğan bebeklerde yüzde 10-40’tır. Erken çocukluk döneminde taşıyıcı anne veya babadan geçiş; burada geçiş bütünlüğü bozulmuş deri ve mukozalardan olmaktadır, annesi Hbs Ag pozitif olan bebekler eğer doğumda bu virüsü almadılarsa ilk 5 yaşa kadar bulaş olasılığı yüzde 40 olabilmektedir. Cinsel yolla; en fazla risk homoseksüellerdedir, eşi hepatit B taşıyanlar ve çok eşlilerde riskli altındadır, anal ve oral sekste risk daha yüksektir ayrıca genital uçuk, bel soğukluğu, frengi olması geçişi kolaylaştırır. Hepatit B taşıyan kişinin kullandığı iğnenin batması, Hepatit B taşıyan kişinin kanının verilmesi, tam sterilizasyon yapılmadan Hepatit B’li hastanın kullandığı manikür setinin kullanılması, diş yaptırırken tam sterilizasyon yapılmadan Hepatit B’li hastaya kullanılan malzemelerin kullanılması, organ nakli olmak, hemodiyalize girmek, akupunkturda aynı iğnenin başkasında kullanılması, sağlık çalışanları, dövme ve piercing yaptırmakla bulaşabilir.”

“ÖNLEM ALMAK GEREKİYOR”

Tüm bu bulaşma yollarının bilinmesine rağmen erişkin hastaların yaklaşık yüzde 30’unun Hepatit B virüsünü nasıl aldığını bilmediğini kaydeden Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Rezan Harman, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Eğer sizde Hepatit B virüsü var ise bu risklerden biri genellikle vardır. Eğer sizdeki risk annenizin taşıyıcı olması ise mutlaka babanız ve diğer kardeşlerinizde test yaptırmalıdır. Çünkü aynı hastalık onlarda da olabilir. Aslında özetlenecek olursa kan ve cinsel yolla bulaşan hastalık grubundadır. Bu nedenle önlem alabilmek için bulaş yolarının neler olabileceğini doğru bilmek, önlem almak ve dikkatli davranmak gerekir. Hepatit B aynı tabakta yemek yemek, sarılmak, tokalaşmak, hapşırmak, el sıkışmak, su ve aynı giysileri kullanmakla bulaşmaz. Diş fırçası, jilet, tırnak makası, iğne, enjektör, manikür seti gibi kan bulaşması ihtimali olan malzemeler kesinlikle ortak kullanılmamalı. Virüs sperm sıvısında, vajina salgısında, tükürük, ter ve gözyaşında bulunabilir. Buradaki virüs miktarı kandakinden daha az ve tükürük, ter ve gözyaşı, virüsün bulaşmasında önemli bir risk olarak kabul edilmiyor.”

“AŞILANMA ÖNEM TAŞIYOR”

Türkiye’de aşılamalara 1998 yılından itibaren başlandığını hatırlatan Dr. Harman, şu uyarılarda bulundu:

“Aşılama oranının 1 yaş altı çocuklarda yüzde 70’lere ulaştığı bilinmektedir. Hepatit B, aşısı olan ve önlenebilen sinsi bir hastalıktır. Siz de bu mikrobu hiç farkında olmadan taşıyor olabilirsiniz. Bu nedenle çok geç kalmadan mutlaka gereken testleri yaptırmalı, aşı veya takip/tedavi için bir sağlık merkezlerine başvurmalısınız.”

AKUT HEPATİT C

Hepatit C virüsü hakkında da bilgiler veren Dr. Harman, “1989 yılında tanımlanan Hepatit C virüsünü Dünya nüfusunun yüzde 3’ü taşıdığı bilinmektedir. Türkiye’de bu oranın yüzde 1 olduğu düşünülmektedir” dedi.

Hepatit C virüsünün bulaşma yollarına değinen Dr. Harman, “Kan transfüzyonu, Hepatit C taşıyan anneden doğmuş olmak, damar içi uyuşturucu kullanımı, hemodiyaliz, organ nakli, şüpheli cinsel temas, Hepatit C taşıyan kişinin iğnesinin batması veya göze kanının sıçraması, sağlığa uygun olmayan yerlerde diş yaptırılması, dövme yaptırmak ve yine sağlığa uygun olmayan yerlerde manikür yaptırmak riskli durumlardır” diye konuştu.

Riskli durumlardan birine maruz kalındığında yapılması gerekenlere değinen Dr. Harman, “Bulaş olursa kanda 1-3 haftada HCV RNA veya ilk 12 haftada HCV AB saptanabilir. Bu testler ile takip önerilir” ifadelerini kullandı.

“Ayrıca karaciğer enzimleri olan ALT ve AST’deki yükselmelerde takip de önemlidir. Takiplerde bu testler negatif çıkarsa içiniz rahatlayabilir. 3. ayda da Anti HCV negatif olursa testleri tekrarlamaya gerek yoktur” diyen Dr. Harman, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çünkü enfeksiyon gelişirse yani Hepatit C virüsü bulaşırsa ve erken enfeksiyon döneminde tedavi alınırsa kronikleşme durumu ortadan kalkabilir yani tamamen iyileşme olur. Kanda virüsün belirlenmesi yani bulaş olduğunun tespiti durumunda önce hiçbir şey yapılmadan hasta 2-4 ay takip edilir. Çünkü yüzde 25-30 oranında kendiliğinden iyileşme gerçekleşebilir (HCV RNA negatifleşir). Eğer bu süre içerisinde HCV RNA negatifleşmez ise o zaman tedavi verilmesi gerekir. Kendiliğinden HCV RNA negatifleşmezse, bu durumda hastaya 24 hafta süre ile pegile interferon tedavisi verilir. Bu hastalarda tedaviye yanıt neredeyse yüzde 100 düzeyinde.”

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.