Ergenlikte Karşılaşılan Sorunlar

Ergenlikte Karşılaşılan Sorunlar
Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koray Karabekiroğlu, ergenlerin kendilerine zarar verme davranışları için...

Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koray Karabekiroğlu, ergenlerin kendilerine zarar verme davranışları içinde olabileceğini, bunun bir kimlik arayışının göstergesi ve kişilik bozukluğu belirtisi olduğunu söyledi.

Ergenlikte başından itibaren en hızlı değişim ve dönüşümün bedende olacağını ifade eden Doç. Dr. Karabekiroğlu, “Boy uzar, kalça ve göğüs yeni şeklini alır. Yüz yapısı değişir, burun erişkin şeklini alır, sivilceler ortaya çıkar, sakallar uzar. Cinsel organlar hem yapısal olarak değişmiş ve gelişmiştir hem de farklı işlevler kazanmıştır. Cinsel uyarılma artar. Beden hem başkaları için bir cazibe odağı olmuştur hem de ergenin haz kaynağıdır. Gelişimsel sıraya göre somut kavramlarla ilişkili beceriler daha erken yaşlarda, ergenlik öncesinde gelişirken, soyut kavramlara yönelik bilişsel olgunluk ergenlik sonlarına dek yeterince gelişmemiştir. Bu nedenle tüm insanlar, özellikle de ergenler öncelikle somut varlıklar ve durumlarla ilgilenirler. Ergenliğin erken evrelerinde bedendeki bu hızlı değişim de çok dikkat çekici somut bir durumdur. Bu yüzden ergenlerin düşünce dünyasında beden önemli bir konuma oturur” dedi.

“KENDİ BEDENİNE ZARAR VERME DAVRANIŞI NEDEN OLUR”

Ergenlerin kendilerine zarar verme davranışları içinde olabileceğini söyleyen Karabekiroğlu, “Kolları jiletle çizme, duvara yumruk atma, kafa atma, bedenin çeşitli yerlerine yara açma, kolları jiletle çizme gibi davranışlar ergenlerde sık görülen kendine zarar verme davranışları arasındadır. Davranış sorunları, kişilik ve kimlik gelişimi sorunları ve madde kullanımı olan ergenlerde kendini kesme riski yüksektir. Sıkıntı oluşturan duygularla baş etmede ve yaşadığı sorunları çözmede zorluk çeken ergenlerde kendini kesme davranışı sık gözlenir. Çocuğun ailesi ya da arkadaşları tarafından reddedilmesi, korkması, utanması, kendini yalnız hissetmesi ve panik olması kendini kesmeyi artıran etmenlerdir. Öfke ya da incinme gibi olumsuz duygular kendini kesmede önemli derecede rol oynar. Bedende kalıcı değişiklikler yapmak (ör, dövme yaptırmak, piercing için delik açmak) bazı kuramlara ve yazarlara göre kendine zarar verme davranışı içinde ele alınsa da, fiziksel sağlığı tehdit etmediği ölçüde bu davranışları sorun davranışı olarak görmemek de mümkündür” diye konuştu.

“KENDİLİK DEĞERİ DÜŞÜK BİREYLERDE GÖZLENİR”

Kendine zarar verme davranışının bir kimlik arayışı göstergesi ve kişilik bozukluğu belirtisi olabileceğini belirten Karabekiroğlu, “Dolayısıyla bu dönemsel bir depresyonun geçici bir belirtisi, daha önce yaşanan bir travmatik deneyimin sonucu, madde kullanımı ile tetiklenen bir davranış ya da takıntı (obsesif kompulsif) bozukluğu olan bir bireyin takıntılı (kompulsif) bir davranışı da olabilir. Ne olursa olsun genelde kendilik değeri düşük bireylerde gözlenir. Kendilik değerini düşüren en önemli etkenlerden birinin de aile içi çatışmalar ve özdeşim sorunları olduğu düşünülürse, kendine zarar verme davranışı olan ergenlerin ailelerinde psikososyal sorunlara daha fazla rastlamak beklenen bir bulgudur. Bu nedenle bu ergenlere yaklaşımda ergenin ailesi de incelenmeli ve tedavi sürecinin bir parçası olabilmelidir” şeklinde konuştu.

“OLUMSUZ DUYGULARLA YÜZLEŞTİKÇE MOTİVASYON SAĞLAYABİLİR”

Kendine zarar verme davranışı olan ergendeki keder, utanç, korku, değersizlik, öfke gibi olumsuz duyguların yapıcı bir yönde kullanılmasın gerekli olduğunu ifade eden Karabekiroğlu, şu bilgileri verdi: “Ergen bu olumsuz duygularla yüzleştikçe değişime karşı daha fazla motivasyon sağlayabilir. Öncelikle özgüveni arttıran girişimlerle ve duyguların şiddetini azaltan uygulamalarla ergene değişim için uygun ortam sağlanmaya çalışılır. Daha sonra bireysel terapi sürecinde duyguların kaynağı ve sonuçları derinlemesine incelenir ve duyguları tetikleyen, körükleyen ve sürmesini sağlayan etkenlerin azaltılması için eylem planı hazırlanır. Bu eylemlerde de zaman zaman başarısızlıklar olması kaçınılmaz olduğundan, gencin zaman zaman olumsuz duygulara geri dönmesi, tedaviye direnç geliştirmesi de doğaldır. Tedavi ekibi gençle aynı taraftadır ve ortak düşman olumsuz duygulardır.”

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.