Fıtığa Altın Standart Çözüm

Fıtığa Altın Standart Çözüm
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Ersoy, fıtığın mutlaka önemsenerek tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu söyledi.Karın ön duvarında gör...

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Ersoy, fıtığın mutlaka önemsenerek tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu söyledi.

Karın ön duvarında görülen fıtık türlerinin şişlik ve ağrı ile kendini gösterdiğini belirten Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Ersoy, ağrıların öksürük, ıkınma, yük kaldırma gibi hareketlerden sonra belirgin hale geldiğini kaydederek, böyle durumlarda mutlaka doktora başvurulması gerektiğini ifade etti. Genel cerrahi alanında en sık yapılan ameliyatlardan birinin fıtık ameliyatları olduğunu belirten Prof. Dr. Ersoy, şunları söyledi:

“Ülkemizde genel bir istatistiksel sonuç olmamakla birlikte genel cerrahi ünitelerinde yapılan her 5 ameliyatın biri fıtık ameliyatıdır. Karın ön duvarında görülen fıtıklar, kasık fıtıkları, kesi yeri fıtıkları ve göbek fıtıkları diye gruplara ayrılabilirler. Bunlar arasında en sık görülenler kasık fıtıklarıdır. Erkeklerin yaşamları boyunca kasık fıtığı olma ihtimali yüzde 27 iken, kadınlarda bu oran yüzde 3’dür. Yaş ile beraber fıtık oluşma riski de artar.”

Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı da olan Prof. Dr. Ersoy, “Şişlik genellikle karın ön duvarı gerilip karın içi basıncı öksürük, ıkınma, yük kaldırma gibi hareketlerden sonra karın içerisindeki organların bir kese içerisinde karın cildi altında belirgin hale gelmesiyle ortaya çıkar ve eylem bittiğinde ortadan kalkar. Yani şişlik büyüyüp küçülen niteliktedir. Fındık büyüklüğünden başlayarak çok daha büyük hacimlere ulaşabilirler. Ağrı ise karın zarının gerilmesine bağlı ortaya çıkar. Fıtık kesesi içerisine giren organlar ne kadar gerginliğe yol açarlarsa ağrı da o kadar fazla olur” diye konuştu.

Ersoy, hastalık tanısının genellikle klinik muayeneler ile konulabileceğini ancak bazı küçük fıtıkların ultrasonografi, tomografi ve MR ile belirlenebileceğini söyledi.

FITIK İNSAN HAYATI İÇİN RİSK OLUŞTURUR MU?

Prof. Dr. Emin Ersoy, karın cildi arkasındaki fıtık şişliğinin istirahat ile küçülmemesi ve karın içerisine organların dönmesi durumuna “boğulmuş fıtık” denildiğini kaydederek, “Bu fıtıklarda bazen fıtık kesesi içerisinde giren organ bağırsaklar olur ve bu boğulan barsak kesimi delinerek karın zarının iltihaplanmasına, geç farkedilmesi durumundaysa ölüme neden olabilir. Böyle tablolar yaşlılar ve çocuklarda ciddi problemdir. Bu fıtık türleri mutlak önemsenip mutlaka tedavi edilmelidir.”

Kasık fıtıklarının bölgedeki lenf bezleri şişlikleri ile karıştırılabileceğine değinen Ersoy, bunun da ciddi hastalık belirtisi olabileceğini söyledi. Ersoy, ayakta ve bacakta cilt kanserlerine ait bazı şişliklerin kasıkta fıtığa benzer lenf bezi şişlikleri yapabileceğini, yine karın ön duvarında gelişen bazı kanser türlerinin fıtık şişlikleri ile karışabileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Emin Ersoy, özellikle yaşlı insan gruplarında o güne kadar hiç fıtık şikayeti olmamasına karşın kasık bölgesinde ani belirginleşen bir fıtık görülmesinin tehlikeli bir işaret olabileceğini belirtti. Ersoy, fıtık tedavisinde tercih edilmesi gereken yöntemler konusunda da şu bilgileri verdi:

“Kasık fıtıklarında genellikle fıtık tek taraflı ise yama ile onarım yöntemi uygulanırken, eğer tekrar eden bir fıtık veya iki taraflı kasık fıtığı varsa kapalı (laparoskopik) yöntem seçilmelidir. Kesi yeri fıtıklarında ise tekrar etmiş bir hastada kapalı yöntemi öneriyorum. Sözkonusu operasyon bu konuda deneyimli merkezlerde kapalı yöntemle tercih edilmelidir.”

FITIĞA ALTIN STANDART ÇÖZÜM: KAPALI LAPAROSKOPİK YÖNTEM

Prof. Dr. Emin Ersoy, karın bölgesindeki fıtık hastalığının cerrahi tedavisinde uygulanan kapalı laparoskopik yöntemin pek çok avantajının bulunduğunu ifade etti. Hastaların bu yöntemle ameliyat sonrası daha az ağrı hissettiklerini belirten Ersoy, bu durumun operasyonun büyük kesilerden değil, küçük deliklerden gerçekleştirilmesinden kaynaklandığını belirtti. Emin Ersoy, kozmetik sonuçların da daha iyi olduğu kapalı laparoskopik yöntemde açılan küçük deliklerin ameliyat sonrasındaki izlerinin kesilere göre daha az olduğunu belirterek, “Hastalar bu yöntemle açık ameliyatlara göre çok daha kısa sürede işlerine dönebilirler" dedi.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.