Kadılar İçin Hayat Kurtaran Testler

Kadılar İçin Hayat Kurtaran Testler
Dahiliye (İç Hastalıkları) Uzmanı Dr. Mehmet Emin Erdem, her kadının hayatı boyunca yaşamsal önem taşıyan testleri mutlaka yaptırması gerektiğini söyledi.Hastalığın tedavisinde erken tanının hayat kur...

Dahiliye (İç Hastalıkları) Uzmanı Dr. Mehmet Emin Erdem, her kadının hayatı boyunca yaşamsal önem taşıyan testleri mutlaka yaptırması gerektiğini söyledi.

Hastalığın tedavisinde erken tanının hayat kurtardığını ifade eden Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Mehmet Emin Erdem, sağlık alanındaki gelişmelerin artık günümüzde ölümcül hastalıkların bile tedavisini mümkün hale getirdiğini söyledi. Ancak bunun için erken tanın şart olduğunu belirten Erdem, erken tanıya giden yolun ise, yaşamsal önem taşıyan testler olduğunu vurguladı.

“MEME MUAYENESİNİN OLMAZSA OLMAZI MAMOGRAFİDİR”

Kadınların yaptırması gereken testler ve tanı yöntemleri hakkında önemli açıklamalar yapan Dahiliye Uzmanı Dr. Mehmet Emin Erdem, “Mamografi ile meme kanserinde erken teşhis özellikle meme kanseri, erken tanı ile ölümcül bir hastalık olmaktan çıktı. Bunun için kadınların 20 yaşından sonra her iki memesini de ayda bir kez kontrol etmesi ve 2-3 yılda bir doktor muayenesinden geçmesi gerekli. Meme muayenesinin olmazsa olmazı mamografidir. Kadınlar, 40 yaşından itibaren her yıl mamografi çektirmeli ve eğer birinci derece akrabalarda meme kanseri varsa, sıkı takip altında olmalı. Mamografide, düşük doz x-Ray, yani iyonizan radyasyon üreten bir tüp ile meme inceleniyor. İnceleme için hasta mamografi denilen röntgen cihazının önüne oturtuluyor. Meme x ışınına duyarlı bir levha üzerine yerleştirilerek sıkıştırılıyor. Ardından radyasyon verilerek, her iki memenin iç yapısının görüntüleri filmde oluşturuluyor. Mamografi, meme kanserini henüz ele gelen bir kitle olmadan, yani kireçlenme aşamasındayken tespit edilebiliyor. Bu sayede meme kanseri çok erken evrede tedavi edilebiliyor. Tonometre ile körlük engelleniyor Glokom, halk arasındaki adıyla ‘göz tansiyonu’, yaptığı sinir hasarı ile körlüğe neden olabilen bir göz hastalığı. İlaç tedavisi ve lazer ile körlüğün önüne geçiliyor ancak bu da erken teşhis ile mümkün. Körlük riskine karşı glokomun rutin muayenelerine en geç 40 yaşında başlanmalı. Ancak ailede glokom hastası varsa bu testler daha erken yaşlara alınmalı, da başlanmalı. Göz içi basıncında genel adı tonometre olan cihazlara başvuruluyor. Retina kontrolünde, gözün arka bölümünü görebilmek için gözbebeği damla formundaki ilaçlarla genişletiliyor. Göz içi basıncı, tonometre cihazından kontrollü bir şekilde hava püskürtülmesiyle ölçülüyor” dedi.

“EFORLA KALP SORUNLARI BELİRLENİYOR”

40 yaşını geçmiş her kadının senede bir kez kardiyolojik check-up’tan geçmesi gerektiğini hatırlatan Erdem, “Ailede kalp krizi hikayesi bulunanlar için ise bu daha erken yaşlarda başlamalı. Efor testi, bu yaşamsal önem taşıyan check-up’ta başvurulan yöntemlerden biri. Test, çoğunlukla koşu bandında uygulanıyor. Yaklaşık 10 dakika süren test sırasında kalp ve kalp kapaklarının durumu ile işleyişi hakkında bilgi veren EKG sürekli izleniyor, belirli aralıklarla damar basıncı ölçülüyor. Efor testi egzersizi ritim ve ileti bozukluklarını araştırmak amacıyla yapılıyor. Bu sayede kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları da ciddi boyutlara ulaşmadan tedavi edilebiliyor” diye konuştu.

“SMEAR İLE RAHİM AĞZI KANSERİNE SON!”

18 yaşını aşmış ve aktif cinsel yaşamı olan her kadının yılda bir kez düzenli olarak pap smear testini yaptırması gerektiğini söyleyen Dr. Mehmet Emin Erdem, “Çünkü bu test sayesinde jinekolojik kanserler arasında 2. sırada yer alan rahim ağzı kanseri, çok erken safhada teşhis edilebiliyor. Muayene sırasında, özel bir fırça yardımıyla rahim ağzı bölgesinden hücre sürüntüsü alınıyor. Bu sürüntüler patoloji laboratuvarlarında inceleniyor. İnce yayma tekniğiyle, rahim ağzı kanserine yol açan human papilloma virüsü tespit ediliyor” diye konuştu.

“YILDA BİR KEZ ULTRASON”

Kadın hastalıklarında erken tanı için gerekli en önemli yöntemlerden birinin de vajinal ultrason olduğunu ifade eden Erdem, “Yakınması olsun veya olmasın her kadın yılda bir kez ultrason muayenesinden geçmeli. Vajinal yolla yapılan ultrasonda, iç organlar çok daha net bir şekilde izleniyor. Yumurtalıkları ve rahmi daha iyi görebilmek için ince bir sonda vajinaya yerleştiriliyor. Ekranda beliren görüntü, kadının sağlığı hakkında bilgi veriyor. Jinekolojik ultrason ile karın organları, özellikle de rahim, yumurtalıklar ayrıntılı bir şekilde değerlendiriliyor. Rahmin yapısı, pozisyonu, büyüklüğü, rahimden kaynaklanmış tümörler, miyomlar saptanabiliyor. Bunların yanı sıra rahim içi zarı, yani endometrium değerlendirmesi de yapılıyor. Aynı şekilde yumurtalıkların yapısı, yumurta geliştirme kapasiteleri, yumurtalık kistleri saptanabiliyor” şeklinde konuştu.

“YILDA BİR KEZ CİLT MUAYENESİ KANSERİ ÖNLÜYOR”

Her yıl düzenli olarak dermatoloji uzmanının kapısını çalmak da, sağlık için yaptırılması gereken testlerin bir parçası olduğunu bildiren Erdem, “Özellikle vücutta bulunan çok sayıda ben ve ailedeki cilt kanseri hikayeleri, muayenenin önemini daha da artırıyor. Çünkü benler, ölümcül bir kanser türü olan melanom riski taşıyor. Melanomda yen tanı yöntemi, dijital dermatoskopi. Bu yöntemde yağlanmış deri yüzeyi ışıklı bir büyütme sağlayan dermatoskop ile inceleniyor. Vücuttaki benlerin haritası oluşturularak noktasal lokalizasyonlar belirleniyor. Ardından her bir ben için dermatoskopik görüntü alınıyor ve kaydediliyor. Böylece bir sonraki kontrolde elde edilecek görüntüyle karşılaştırma şansı sağlanıyor. Bunların yanı sıra dijital dermatoskop, benlerde izlenen şüpheli değişiklikleri de gösteriyor. Bu test ile cilt üzerindeki değişiklikler, kanserleşmeden tespit edilebiliyor” açıklamasını yaptı.

“KAN TAHLİLLERİ SAĞLIĞI ELE VERİYOR”

Düzenli olarak yaptırılan kan tahlillerinin, genel sağlık durumu hakkında bilgi verdiğini ifade eden Dr. Mehmet Emin Erdem, “Herhangi bir yakınma olmasa da, kişilerin 35 yaşından itibaren 2 yılda bir kan tahlili yaptırmasında yarar var. Damardan kan örneği alındıktan sonra laboratuvarlarda alyuvar ve akyuvarların durumuna bakılıyor, lökositler inceleniyor. Testlerden alınan sonuçlara bakılarak vücutta enfeksiyon ve alerjik bir durum olup olmadığı tespit edilebiliyor. Kolesterol ve kan şeker değerleri hakkında bilgi ediniliyor” ifadelerini kullandı.

“MENOPOZDA KEMİK YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ ÖNEMLİ”

Menopoz ile kendini gösteren kemik kırılmaları riski, osteoporoz tanısı ile konduğu bilgisini veren Erdem, “Özellikle ailede osteoporoz hastasının varlığı, kemik mineral yoğunluğu ölçümünün önemini artırıyor. Kemik mineral yoğunluk ölçümü, hiçbir hazırlık gerektirmeden, vücuda bir zarar vermeden, özel bilgisayar programı ve hassas ölçüm yapan dansitometri cihazlarıyla yapılıyor. Bu yöntemle vücudunuzdaki kemik yoğunluğu ölçülerek kemik erimesi riski tespit ediliyor. Erken teşhis sayesinde, ileri yaşlarda ciddi ve yaşamsal problemlere yol açan kırıkların oluşması önlenebiliyor” diye konuştu.

“AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI İÇİN TÜKÜRÜK TESTİ”

Diş ve diş eti hastalıkları, dünyada ve Türkiye’de önemli sağlık sorunları arasında yer aldığını söyleyen Erdem, şunları söyledi: "Dişlerde ciddi bir sorunla karşılaşmamak için her yıl düzenli olarak diş hekimi ziyaret edilmeli. Diş ve diş eti problemlerinin tespitinde, doğal bir koruyucu olan tükürüğün teste dilmesi önemli. Bu test için tükürüğünüzün incelenmesi yeterli. Testte tükürüğün kimyasal ve mikrobiyolojik yapılarına bakılıyor. Bu sayede çürüklerin önemli bir sağlık sorununa neden olması önleniyor.”

“KOLON KANSERİ ÖNLENEBİLİYOR”

Kolon kanserinin, en sık görülen kanser türleri arasında 3. sırada yer aldığını belirten Dr. Mehmet Emin Erdem açıklamasını şöyle tamamladı: “Sinsi tehlike, özellikle 50 yaş ve üzerindekileri tehdit ediyor. Kolon kanseri önlenebilir kanserler arasında. Ancak bunun için 50 yaşından sonra 2 ila 5 yılda bir düzenli olarak kolonoskopi yönteminden yararlanılmalı. Kolonoskopiyle kalın bağırsağın tümü incelenebiliyor. Çekim sırasında hastalar tomografi cihazına yatırılıyor ve kalın bağırsağa hava verilerek iç bölgenin görülmesi sağlanıyor. İşlem sonunda verilen hava geri alınıyor. Kolonoskopi yöntemiyle hekim ileride tümöre dönüşebilecek polipleri teşhis edilebiliyor. Poliplerin cerrahi yöntemlerle alınması sayesinde, kolon kanseri oluşma riski önlenmiş oluyor.”

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.