Kadınlar ’bay doğru’yu kokusundan tanıyor
Erkeklere göre koku duyuları daha gelişmiş olan kadınlar, kendi bağışıklık sisteminin tam zıttı bağışıklık sistemine sahip erkeklerin kokusunu daha çekici buluyor ve bu sayede bağışıklık sistemi daha güçlü çocuklar dünyaya getiriyor.
Özel Tınaztepe Hastanesi doktorlarından Kadın Hastalıkları ve doğum uzmanı Op. Dr. Can Postacı, koku duyusunun önemine dikkat çekti. Kadınların koku algılamasının erkeklere göre daha geniş ve daha net olduğunu ifade eden Postacı, "Kadın, eş seçerken belki birçok şeye bakıyor. İyi bir vücuda, konuşmasına bakabilir ama bunların yanında farkında olmadan o erkeğin ürettiği kokuya bakıyor. Kadının kendi bağışıklık sisteminden farklı bir bağışıklık sistemi olan erkeğin kokusu o kadına daha çekici geliyor. Kendi bağışıklık sistemi, farklı bir mikrop grubuna karşı bağışıklık sağlar, erkeğin bağışıklık sistemi farklı bir mikrop grubuna bağışıklık sağlarsa yeni doğan nesil iki gruba karşı da bağışıklık sağlayabildiği için bebeğin yaşaması o kadar kolay oluyor. Bu yüzden kadınlar eş seçerken farkında olmadan bağışıklık sistemi açısından nispeten daha zıt yönde kokusu olan erkeği seçiyor. Kendinizden farklı yapıda bir erkek seçilirse belki çocuğa bulaşacak hastalık ortaya çıkmayacaktır ve zaman içinde yok olup gidecektir. Koku aslında önceden uyarıyor ama kadın bunun farkında olmuyor" dedi.
DOĞUM KONTROL HAPI KULLANANLAR DİKKAT
Bu durumun bir istisnasının doğum kontrol hapları olduğunu dile getiren Postacı, "Doğum kontrol hapı, dışarıdan hormon alındığı için kadına gebe gibi bir his verir. Kadınların gebe olduğunda en önemli isteği; rahat, huzurlu, sakin ve güvenilir bir ortamda bulunmaktır. Bir insanın kendini en huzurlu hissettiği ortam ailenin yanıdır. Doğum kontrol hapı kullanan kadınlar, eş seçerken kendi bağışıklık sisteminden farklı değil, hemen hemen özdeş olan kişiye doğru kayabilir" diye konuştu.
"KADINLARIN BİRLİKTE KALDIĞI ORTAMLARDA ADET DÖNGÜLERİ BİR OLUYOR"
Vücutta koku salgılayan bölgelerin genital bölge ve koltuk altları olduğunu hatırlatan Postacı, kişiden yayılan kokunun aslında ne denli etkili olduğunu şu örnekle anlattı: "Feromon denilen bir takım kimyasal bileşikler vardır. Feromon, heyecan taşıyıcı anlamındadır. Bu hayvanlar, böcekler ve insanlarda bulunuyor. Kadınların yatakhane, iş yeri gibi aynı yerde uzun süre bir arada kaldığı ortamlarda zaman içerisinde aynı adet döngülerinin olduğu ortaya konmuştur. O ortamda bulunan kadınlardan bir tanesi feromon dediğimiz kimyasal bileşikleri salgılarken daha baskın olur. O kadın salgıladığı koku, zaman içerisinde diğer kadınları da etkiliyor ve adet döngüleri neredeyse aynı döneme denk geliyor."
"BEBEK İLK OLARAK ANNE VE BABASININ KOKUSUNU ALMALI"
Op. Dr. Postacı, birçok duyu zaman içerisinde gelişirken, bir bebek ile bir yetişkinin koku duyusunun neredeyse aynı seviyede olduğunu ifade etti.
Yeni doğan bebeklerin ilk olarak anne ve babanın kokusunu alması gerektiğini belirten Postacı, ebeveynlere şu uyarıda bulundu: "Yeni doğan bir bebek genelde karanlığı ve aydınlığı ayırt edebilir ama kokuda böyle bir şey yok. Anne karnındaki ışıksız, sulu ortamdaki koku, bebeğin kafasına yer ediyor. Bebek doğar doğmaz anne ile hemen temasa geçirilirse salgılanan sütte buna benzer bir kokuyla karşılaşıyor. Bebeğin ilk beslenmesi bu açıdan çok önemli. Bebeğin aldığı koku, kendini güvende hissetmesini sağlıyor. Bebek ilk doğduğu anda ya annesi, ya babası ya da ikisi birlikteyken kucaklanmalı. İlk koku duyusunu kimde alırsa o kendini o kişinin yanında daha güvende hissedebiliyor. Bu da ileri yaşlardaki duygu durumunu etkiliyor. Bazen babalar, yeni doğmuş bebeği kucağına almaya çekinebiliyor. İleride babalar, "çocukla aramızda iyi bir irtibat yok" diye sızlanmasın. Bebeğin doğduğunda ilk olarak anne ve babasının kokusunu alması çok önemlidir."
"EN ÖNEMLİ AMA EN FARKINDA OLUNMAYAN DUYU"
Kokunun en farkında olunmayan ancak önemli duyu olduğunu belirten Postacı, koku duyusunun beyinde bulunan limbik sisteme direkt bağlantılı olduğunu, limbik sistemin duygu durumu ve hafıza ile yakından ilgili olduğunu belirtti. Kişinin hatırlamayacağı kadar küçük yaşlarda aldığı bir kokuyu daha sonra bazı durumlar ve olaylarla birleştirdiğini söyleyen Postacı, şu örneği verdi: "Örneğin, anne annenizin ya da baba annenizin mutfağına gittiniz ve mutfakta muhallebi yapıyor. Orada kendinizi güvende ve rahat hissetmeniz o koku ile özdeşleşiyor ve ileride o kokuyu duyduğunuzda kendinizi rahat ve güvende hissediyorsunuz. Bu açıdan koku, farkında olmadan bizi rahatlatan, yeri geldiğinde geren, üzen, mutlu eden bir algılama."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.