Klima Ve Havalandırma Sistemlerinin Kullanımı Ölümcül Zatürreye Neden Olabilir

Klima Ve Havalandırma Sistemlerinin Kullanımı Ölümcül Zatürreye Neden Olabilir
Acıbadem Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ayşe Yılmaz, klima ve havalandırma sistemlerinin doğru kullanımına dikkat çekerek, " “Klimanın yanlış kullanımı sinüzit, bronşit, zatürreyi...

Acıbadem Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ayşe Yılmaz, klima ve havalandırma sistemlerinin doğru kullanımına dikkat çekerek, " “Klimanın yanlış kullanımı sinüzit, bronşit, zatürreyi içeren solunum yolu ve diğer sistemlere ait bazı enfeksiyonlara, kas ağrılarına ve yüz felcine neden olabilirler" dedi.

Acıbadem Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ayşe Yılmaz, “Klima ve Havalandırma Sistemlerin” dikkatli kullanılmaması sonucu oluşabilecek hastalıklar ile ilgili ayrıntılı bilgi verdi.

Sıcak havalarda kullanılan klimaların sağlık açısından zararlı olabileceğine dikkat çeken Yılmaz, “Klimanın yanlış kullanımı sinüzit, bronşit, zatürreyi içeren solunum yolu ve diğer sistemlere ait bazı enfeksiyonlara, kas ağrılarına ve yüz felcine neden olabilirler. Özellikle iyi temizlenmeyen klimalarda üreyebilecek küf mantarları alerjik rinit ve alerjik astımda önemli olabilirler. Klima gibi havalandırma sistemleri yoluyla bulaşan en önemli hastalık lejyoner hastalığıdır. İyi seyirli olan klima ateşi hastalığı (Huminidifier Fever veya Pontiac Ateşi) ve kuru öksürük, nefes darlığı, ateş, kas, eklem ağrısı gibi belirtilere ve akciğer radyolojisinde infiltrasyona neden olabilen aşırı duyarlılık zatürresine (Huminidifier lung) yol açabilirler. Klima gibi havalandırma sistemleri yoluyla bulaşan en önemli hastalık lejyoner hastalığıdır ve Legionelle pneumophilia adlı bakterinin sebep olduğu akciğer doku iltihaplanması ve özellikle vaktinde tanınıp tedavi edilmediğinde ölüm ihtimali yüksek olan bir zatürredir. İlk olarak 1976 yılında ABD’de Filedelfiya’da Pensilvanya lejyonerlerinin yaptığı bir toplantıda bulunan kişilerde görülmüş, hastalığa yakalanan 182 olgudan 34’ü (yüzde 18,7’si) ölmüş ve bu ölümlerin nedeninin toplantı salonundaki havalandırma sisteminden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Fransa’da 1984 yılında yolcu gemisinde havalandırma sistemi açıldıktan sonra büyük bir salgın oluşmuştur. ABD’de ölüm oranları toplumda gelişen olgularda yüzde 5-10 ve hastanede gelişenlerde yüzde 14’lerdedir. Avrupa’da bu oran 2003’te yüzde 6’ya kadar düşmüştür. Legionella pneumophila ve daha az sıklıkla diğer Legionella türü bakteriler insanda “lejyonelloz” olarak adlandırılan başlıca iki farklı kliniğe neden olurlar: Pontiac ateşi ve Lejyoner hastalığı” diye konuştu.

‘Pontiac ateşi (Klima ateşi, humidifier fever hastalığı) adını 1968’de Michigan’ın Pontiac kentinde ortaya çıkan salgından almıştır’ diyen Yılmaz, “Hastalık, klimalar ve diğer merkezi havalandırma sistemleri, evlerde kullanılan nem yapıcı aletler ile solunum yoluyla ilaç vermeye yarayan nebülizatör denilen aletlerin su haznelerinde üreyen çeşitli bakteri ve mantarların veya bunlara ait çeşitli toksinlerin, özellikle endotoksinlerin solunum havasına karışmasıyla ortaya çıkmaktadır. Şikayetler genellikle hafta başında, tatil veya dönüş günlerinde görülür. Bir süre kullanılmayan klimaların ilk çalıştığı günlerde belirtiler daha fazladır. Kısa (5h-3 gün) bir inkübasyon süresini takiben ani olarak yüksek ateş, titreme, baş ve yaygın kas ağrıları, eklem ağrısı ve halsizlik gibi grip benzeri belirtilerle başlar. Bazı hastalarda öksürük, nefes darlığı, ishal, olguların az bir kısmında bulantı, kusma, boğaz ağrısı ve bilinç bulanıklığı görülebilir. İş yerine geldikten birkaç saat sonra başlayan belirtiler akşama doğru şiddetlenir ve gece eve döndükten sonra devam edebilir, belirtiler 2-5 gün içinde tedavisiz düzelir, zatürre gelişmez. Soğuk algınlığı, grip, bronşit ve zatürre ile karıştırılabilir. Antibiyotik gerekli değildir; hastanın ortamdan uzaklaştırılması yeterlidir” ifadelerini kullandı.

Lejyoner hastalığının yüksek ölüm oranı ve epidemik potansiyeli nedeniyle ilgili verilerin düzenli olarak toplanması ve analiz edilmesi gerektiğini vurgulayan Yalçın, “Solunum yoluyla bulaşır. Legionella bakterileri, özellikle sıcak su sistemlerinde ve durgun sularda ürerler ve buradan su damlacıkları ile havaya karışarak ya da suyun aspire edilmesiyle insanlara bulaşırlar. Otel, iş merkezi, gökdelenler gibi büyük binaların havalandırma sistemlerinin su bölmeleri, havuzlar, su depoları gibi ortamlarda çoğalan bakteriler, o binada bulunan pek çok insanda hastalığa yol açabilirler. Şüpheli olgularda seyahat, otelde kalma, hastanede yatış öyküsü sorgulanmalı ve su örnekleri incelenmelidir. Legionellozis olguların yüzde 20’si seyahat ilişkilidir; başlıca 5. ve 6. dekatta görülür ve erkeklerde görülme sıklığı kadınların 3 katıdır. İnsanların su ile ve klimalarla temaslarının daha fazla olduğu yaz aylarında özellikle Haziran Eylül’de (Mayıs-Kasım arasında) görülür. Ülkemizde tanının yaygın olmayışı ya da bildirim yapılmadığı için yeterli veri bulunmamaktadır” dedi.

Hastalığın belirti ve bulguları hakkında bilgi veren Yalçın, konuşmasına şöyle devam etti:

“Ölümcül seyreden zatürreye kadar çeşitlilik gösterir. Bu hastalarda tipik zatürreden farklı olarak sıklıkla akciğer dışı belirti ve bulgular görülür. Etkene maruz kalınmasından sonraki 2-10 gün içinde (nadiren 20 güne kadar) klinik tablo ortaya çıkar ve haftalarca sürer. Legionella zatürresinde ilk 24-48 saat içinde halsizlik, huzursuzluk, yaygın kas ve eklem ağrıları ve baş ağrısıyla ortaya çıkar. Daha sonra ani yükselen 39-40 derece’nin üstünde ateş, beklenenden daha az nabız sayısı, üşüme, titreme, kuru öksürük (olguların üçte birinde kanlı balgam eklenebilir), olguların yüzde 30’unda göğüs ağrısı ve yaklaşık yarısında sinir sitemi ile ilgili olan bozukluklar görülür; bilinç bozukluğu, sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu, halüsinasyonlar gibi. Olguların dörtte biri ila yarısında ishal, karın ağrısı ve yüzde 10-30’unda bulantı, kusma olabilir. Böbrek yetersizliği, karaciğer hasarı ve akciğer ödemi gelişebilir. Beta-laktam grubu antibiyotik tedavisine cevap yoktur. Hastaların fizik muayenelerinde pnömoniye ait bulgular beklenir.”

Tanı yöntemlerini anlatan Yalçın, “Kan sayımında lökosit sayısı normal olabilir ya da hafifçe artmıştır. Karaciğer enzimlerinde ve LDH enzim düzeyinde yükselme, elektrolit bozukluğu (serum sodyum düşüklüğü), böbrek fonksiyonlarında bozulma saptanabilir. Sedimantasyon genellikle yüksektir. Akciğer radyogramında infiltrasyon, kitle veya nodül, akciğer zarları arasında sıvı ve tedavi edilmezse akciğer apsesi, akciğer zarları arasında pü birikimi gelişebilir. Kesin tanı için hekimin hastalıktan kuşkulanması ve bu hastalığın tanısına yönelik laboratuar tetkikleri istemesi gerekir. Balgam, kan örneklerinde legionella bakterisi ya da ona karşı antikorlar ve idrarda Legionella antijenleri tespit edilerek tanıya ulaşılır” ifadelerini kullandı.

Uzman Doç. Dr. Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Sonuçta özellikle yaz aylarında yukarıda belirtilen şikayet ve bulguları olan, açıklanamayan akciğer ile ilgili veya ateş ile grip benzeri hastalığı olan olgularda hastalığın klima veya diğer havalandırma-nemlendirme sistemleri ile ilgili olabilen ölümcül bir zatürreye bağlı olabileceği bilinmeli ve bu durumda konuyla ilgili uzman bir doktora başvurulmalıdır. Ayrıca klima kullanımı sırasında ideal olan ısının 23-24 derece ve nisbi nemin 40-50 olacak şekilde ayarlanmasına dikkat edilmelidir. Bu hastalıkları önlemek için araçlarda, klima kullanırken klimaları yüze ve göğüse doğru değil, ön cama doğru yönlendirmemiz uygun ve doğru olacaktır.”

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.