Kovid-19 sürecinde 112 Acil ekipleri halk sağlığı için durmadan çalışıyor
Yurdun dört bir yanında 7 gün 24 saat hizmet veren 112 Acil Sağlık ekipleri, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde yardımına koştukları hastaları güvenle hastaneye ulaştırmak için tüm zorlukları aşarak fedakarca çalışıyor.
Zorlu mesailerini özveriyle sürdüren 112 Acil Sağlık ekipleri, her çağrının ardından hızla ulaştıkları Kovid-19 vakalarına ve diğer acil hastalara ilk müdahaleyi yapıyor.
Türkiye'de ilk Kovid-19 vakasının görüldüğü günden beri durmadan çalışan ekipler, halk sağlığını korumak amacıyla 7 gün 24 saat çaba harcıyor.
Bulaşma riskini en aza indirmek için çağrılara tulum, maske, gözlük, siperlik gibi koruyucu ekipmanlarla giden ekiplerin Kovid-19 ile mücadelesini Anadolu Ajansı (AA) fotoğrafladı.
Ankara'nın Hüseyingazi Mahallesi'ndeki 112 Acil Sağlık Hizmetleri istasyonunda görevli acil tıp teknisyeni Ayşe Önlüel, Kovid-19 sürecinin hem kendileri hem de aileleri için zor geçtiğini söyledi.
Önlüel, salgının ardından sosyal hayatlarının sonlandığını belirterek, "Akrabalarımız ve yakın çevremizle iletişimimiz bitti. Benim eşim de sağlık sektöründe, ikimiz de sağlıkçı olduğumuzdan insanlar bizden çekiniyor. O yüzden ister istemez bir mesafe oldu aramızda. Tek iç içe olduğumuz insanlar iş yerindeki mesai arkadaşlarımız ve çekirdek ailemiz." dedi.
Kovid-19'un arttığı dönemlerde 24 saatlik nöbetlerinde 24 vakaya gittikleri günler olduğunu dile getiren Önlüel, "Pandeminin ilk 3 aylık sürecinde daha yoğunduk. O zaman bir de pozitif ve şüpheli vakalara gidiyorduk. Bu durum azaldı. Filyasyon ekiplerinin çok faydasını gördük ve kısıtlamalar sayesinde pozitif vakalar oldukça azaldı." ifadelerini kullandı.
"ÇOCUKLARIMA VE ANNEME HASTALIĞI BULAŞTIRMANIN TEDİRGİNLİĞİYLE ÇALIŞTIM"
Acil tıp teknisyeni Gülsüm Taşçı, salgının ilk günlerinde hastaları hastaneye götürdükten sonra ağladığını söyleyerek, "Pandeminin dünyadaki sonuçlarını görüyordum. Daha henüz burada hasta kayıpları yaşanmamıştı ama bir nöbette bir vakaya giderken, bu sayı artmaya 10'lara yükselmeye başlayınca 'Allah'ım neler oluyor' demeye başladım ve korkudan hastane önlerinde ağlarken buldum kendimi. O kadar gelişmiş ülkeler bile neler yaşadı, biz neler yaşayacağız diye düşünüyordum. Bu bilinmezlik beni çok korkutuyordu." diye konuştu.
Ailesine Kovid-19 bulaştırmanın korkusunu yaşadığını anlatan Taşçı, "Çocuklarıma, kronik rahatsızlığı olan anneme hastalığı bulaştırmanın tedirginliğiyle çalıştım. Şu an hala aynı tedirginlikleri yaşıyorum ama alıştım galiba. Eve gidince küçük olan çocuğum bana sarılmak için koşuyor ama ben onu durdurmak zorunda kalıyorum. Temizlenmeden asla çocuklarıma dokunamıyorum. Kötü hissediyor insan kendini." şeklinde konuştu.
Taşçı, bu süreçte üzücü hikayelere şahit olduklarına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Mesela pandeminin ilk başlarında, annelerinin pozitif olduğunu duyan iki genç hastalık bulaşmasın diye kendilerini odaya kilitlemişlerdi. Kadın da hem hastalığı hem de psikolojisinin alt üst olması nedeniyle öleceğini düşünerek baygınlık geçiriyordu. Komşularına haber vermişti. Çünkü çocukları onunla iletişim kurmak istemiyordu.
Halk az çok korunma yollarını öğrendi artık. Medya sayesinde en az bizim kadar bilgi sahibi artık. Korunma yöntemlerine uyduğunuzda zaten bulaş riskini minimuma indiriyorsunuz. Bu korkuyu önlemler ile alt edebilirler artık."
"ANNEM, BABAM KOVİD-19 POZİTİF OLDULAR"
Paramedik Elif Öçal, eşinin de sağlık çalışanı olduğunu, bu yüzden Kovid-19 sürecinin kendileri için daha zorlu geçtiğini dile getirerek, şunları anlattı:
"Çocukların bakımı, onlara dokunamıyor olmak bizi bayağı zorladı. Annem ve babam çocuklarımıza bakıyor. Onların da kronik rahatsızlıklarının olması ve bulaş riski bizi oldukça tedirgin etti. Zaman zaman dönüşümlü baktık ama izin alamadığımızdan bazen çocukların evde tek kalmak zorunda oldukları dönemler geçirdik. Maalesef korktuğumuz şey başımıza da geldi ve annem, babam Kovid-19'a yakalandılar. Hiç kolay bir süreç olmadı, oldukça ağır atlattılar. Çocuklar bu süreçte gerçekten çok zorlandılar."
Acil tıp teknisyeni Sedat Koç da hala Kovid-19 konusunda bilinçli hareket etmeyenlerin olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"İnsanların tam olarak bilinçlendiğini sanmıyorum. 2 günlük kısıtlamalarda bile marketlerin ne kadar yoğun olduğunu görüyoruz. İnsanlar sanki aylık alışverişlerini o gün yapıyorlar. Bu kadar emek verirken bu tarz manzaralara şahit olmak bizi çok üzüyor. Bu kısıtlamaların vaka düşüşlerine sebep olması lazım ama yeterli kişisel önlemler alınmadığından düşüş yeterli değil. Akraba ziyaretlerinin hala devam ediyor olması bu süreci zora sokuyor. Herkes şu süreci atlatana kadar evinde otursun istiyoruz."
Kaynak:Anadolu Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.