Üftade Müzesine Yoğun İlgi
Bursa’nın manevi mimarlarından Muhammed Üftade Hazretlerinin İvazpaşa semtinde geçen yıl restore edilerek yeniden hizmete açılan dergahı, Ramazan ayında ziyaretçi akınına uğruyor.
Uludağ yamaçlarındaki dergaha Türkiye’nin değişik yörelerinden ziyarete gelenler, Üftade Hazretlerinin 5 asırlık özel eşyalarını yakından görme imkanı buluyor. Dergahın zemin katındaki 3 ayrı odada özel vitrinlerde sergilenen gömlek, takke, şalvar, baston, tespih, abdest ibrikleri ve sürahileri ile talebesi Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerinin ciğer sattığı sırıklar, ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 5 yıl süren restorasyon çalışmasından sonra hafızlık çalışması yapan Balkanlardan gelen talebelere tahsis ettiği Üftade Dergahı’nın zemin katında da eşyaları sergileniyor. İvazpaşa Mahallesi Kestanelik Caddesi üzerindeki çoğunluğu ahşap dergahta bir taraftan hafızlık çalışan talebeler barınırken, alt kattaki odalarda da özel eşyalar ziyaretçilere gösteriliyor.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bastırdığı Üftade Tekke ve Cami kitapçığı da gelen bütün ziyaretçilere hediye ediliyor. Kitapçıkta yer alan bilgilere göre, Üftade Hazretleri 1490 yılında Bursa Araplar Mahallesi’nde dünyaya geldi. Manyaslı bir baba ve Hamamlıkızık’tan annesi olan Üftade Hazretlerinin asıl ismi Muhammed Muhyiddin’dir. Babası ipek üreticisi (kazzaz) olan Muhyiddin Efendi ipekçilik yaparken, babasının vefatı üzerine Hızır Dede’yi tanıdı. İvazpaşa’da Üç Kozlar Cami’nin altında yol kenarında garib bir şekilde kabri bulunan Hızır Dede’den fıkıh dersleri görmeye başlayan Muhyiddin Efendi, halk arasında Çoban Şeyh olarak bilinen hocasından icazet aldı. Kendisi 16 yaşındayken hocası Hızır Dede’nin ölmesinden sonra 18 yaşında Ulucami’de fahri müezzinlik görevine başladı. Sesinin güzel olması sebebiyle bir gün Ulucami mütevelli heyetinin kendisine hizmetleri karşılığında ücret takdir etti. Bu ücreti aldığı günün gecesi rüyasında, şöyle bir ses duyduğu rivayet olunur; “Sen Üftade oldun” (Üftade farsça düşen, düşmüş olan manasındadır) Yani dini bir hizmeti addi şeyle sattığın için manevi olarak bulunduğun makamdan aşağıya düştün denilir. Yaptığı davranıştan oldukça fazla pişmanlık duyan Mehmet Muhyiddin Efendi, daha sonra yazacağı şiirlerde bu sıfatı mahlas olarak kullandı. O kadar ki Üftade sıfatı zamanla esas isminin önüne geçti.
Medrese eğitiminde iyi derecede Arapça ve Farsça da bilen Mehmet Muhyiddin Efendi, tefsir, hadis, siyer, kelam ilimlerinde Veli Dede’den de icazet aldı. Üftade Hazretleri, Ulucami’de fahri olarak görevini 18 yıl boyunca sürdürdü. Doğanbey Cami’nde (bugün yok) Namazgah’ta ve bazı günlerde Kayhan Camii’nde vazife yaptı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.