Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan '120 saat' uyarısı
Yayınlanma:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile mutabakat konusunda, "Olursa olur, olmazsa 120 saatin bittiği dakika kaldığımız yerden devam eder, teröristlerin başını ezmeyi sürdürürüz." dedi
KAYSERİ (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kayseri'de Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen Toplu Açılış Töreni'nde vatandaşlara hitap etti.
Türkiye'nin, tarihinin en önemli ve zorlu mücadelelerinden birini verirken Kayseri'den yükselen birlik, beraberlik, kararlılık sesinin dalga dalga tüm ülkeye yayıldığına olan inancını aktaran Erdoğan, "Anadolu'nun buğulu şehri sapasağlam arkamızda durdukça Allah'ın izniyle bizi yolumuzdan kimse alıkoyamaz. Bu millet, bir asır önce yedi düvel üzerine geldiğinde mücadeleden geri durmayı, teslim olmayı asla düşünmedi. Çanakkale'de, Kut'ül Amare'de, İstiklal harbimizde bu inançla dönemin düvel-i muazzama güçlerini dize getirmeyi başardık." diye konuştu.
İstiklal Harbi'ne başlamanın yüzüncü yılına ulaşılan şu günlerde bir kez daha "Ya istiklal ya ölüm" dediklerini, daha önce Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla Suriye meselesindeki duruşlarını ortaya koyduklarını hatırlatan Erdoğan, "Baktık ki bize verilen sözler tutulmuyor, sınırlarımızın güvenliği tehdit altında, Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü için gereken ortam oluşmuyor, yeniden kolları sıvadık." şeklinde konuştu.
İstiklal Marşı'nın, "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım / Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım / Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım." dizelerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bugün bir kez daha soruyorum; hangi çılgın bize zincir vuracakmış? Soruyorum, terör örgütleriyle koyun koyuna yatanlar mı bize zincir vuracakmış? Soruyorum, ellerinde yüz binlerce masumun kanı olanlar mı bize zincir vuracakmış? Soruyorum, Suriye'de öldürülen 1 milyon sivili görmeyip de ülkemizin teröristleri hedef alan operasyonuna tepki gösterenler mi bize zincir vuracakmış? Soruyorum, Türkiye, yıllardır 4 milyon sığınmacıyı topraklarında barındırırken korkudan sınırlarının arkasına saklananlar mı bize zincir vuracakmış?
Soruyorum, yıllarca PKK'sı bir yandan DEAŞ'ı diğer yandan ülkemize saldırırken seslerini çıkarmayıp da bugün sınırlarımızın güvenliğini sağlamak için attığımız adıma tahammül edemeyenler mi bize zincir vuracakmış? Soruyorum, siyasi ve ekonomik olarak her gün istiskal edildikleri halde onurlarıyla mücadele etmeyi bilmeyenler mi bize zincir vuracakmış? Soruyorum, hangi alcak bize zincir vuracakmış? Bu riyakarlar, bu iki yüzlüler, bu terörist seviciler, bu kibirliler, bu ödlekler mi bize zincir vuracakmış? Şaşarım akıllarına. Anlaşılan o ki bunlar Türk milletini, bu milleti tanımıyorlar ama tanıyacaklar. Nasıl bir asır önce Çanakkale'de İstiklal Harbimizde bizi tanıdılarsa bugün de tanıyacaklar. Nasıl daha önce Kıbrıs'ta, Fırat Kalkanı Harekatı'nda, Zeytin Dalı Harekatı'nda, Afrin'de tanıdılarsa yine tanıyacaklar. Ya efendice tanıyacaklar ya da derslerini ala ala tanıyacaklar ama eninde sonunda bu milleti, bu devleti, bu çelikten iradeyi tanıyacaklar."
"Türkiye düşmanlığıyla taşlaşmış kalplere ne desek nafile"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandaki kadınları göstererek, "Bu Şerife bacılar oldukça tanıyacaklar. İstiklali ve istikbali için gerekirse baş verip baş eğmemeye hazır bu milleti tanıyacaklar. Kayseri'deki şu manzara, Kayseri'den yükselen bu ses birilerine ders olur." ifadelerini kullandı.
Kayseri'den tüm dünyaya gerçekleri bir kez daha ifade etmek istediğini vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu sözümüz, görmek isteyen gözler, duymak isteyen kulaklar, konuşmak isteyen diller, muhabbet kurmak isteyen gönüller içindir. Türkiye düşmanlığıyla taşlaşmış kalplere ne desek nafile. Bunların ülkemize olan husumetleri, senaryolarını boşuna çıkardığımız, oyunlarını bozduğumuz, tuzaklarını başlarını geçirdiğimiz için her şeyin önüne geçmiş durumda. Barış Pınarı Harekatı'nı başlattığımız 9 Ekim tarihinden bugüne kadar, akılla, mantıkla, izanla devlet yönetimiyle diplomatik nezaketle izah edilmesi mümkün olmayan tuhaf tepkiler sergileniyor. Halbuki bizim söylediğimiz ve yaptığımız iş gayet basittir. Sınırlarımız boyunca uzanan bir terör koridoru oluşumuna izin vermeyeceğiz. Ne diyoruz; biz ülkemizdeki Suriyelilerin evlerine güvenle dönüşü için gereken şartları oluşturacağımızı söylüyoruz. Bunun için ne yapıyoruz; siyasi, diplomatik ve askeri olarak ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Görüşmek, konuşmak, müzakere etmek gerekiyorsa onu yapıyoruz. Askeri olarak vurup geçmek gerekiyorsa onu da yapıyoruz."
'9 günde ülkemize karşı her türlü çirkinlik sergilendi'
Erdoğan, böyle bir ortamda teröre karşı samimi duruş sahibi herkesin Türkiye'ye destek olmasını, aynı şekilde Türkiye ile Avrupa dahil tüm bölgede giderek büyüyen bir sıkıntı haline dönüşen Suriyeli sığınmacıların evlerine dönüşleri için destek verilmesini beklediklerini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Maalesef her iki konuda da tam tersi bir durumla karşılaştık. Tabii kimseye kulak asmadık. Kendi planlarımız doğrultusunda harekatımıza devam ettik. Baktılar ki Türkiye'yi sahadaki teröristleri vasıtasıyla durduramayacaklar, başka yolları denediler. Maalesef son 9 günde ülkemize karşı her türlü çirkinlik sergilendi. İki tarafı, yüzlerdeki maskeler düştüğü için kimin kim olduğunu gördük. Bunlar da işe yaramayınca mecburen oturup konuşmak üzere ülkemize gelme arzusu belirdi."
Sahada ne kadar kararlı hareket edildiyse diplomasi yollarını işletme konusunda da o derece esnek olunduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Kendilerine Suriye meselesinin bugüne nasıl geldiğini anlattık ama bir şey söyledik; 'Biz, terör örgütüyle masaya oturacak kadar alçalmadık. Zira biz, Türkiye Cumhuriyeti Devletiyiz. Savaş hukukunda uluslararası siyasette devlet, devletle masaya oturur. Bir devlet, terör örgütüyle masaya oturmaz, teröristlerle masaya oturmaz. Birileri oturuyor diye biz de mi oturacağız? Yok böyle bir şey. Bizim kitabımızda bu yazmıyor ve bizim tarihimizden gelen terbiyede bu yok. Birileri oturuyor, varsın otursunlar ama bizim için asla.' Bölücü terör örgütünün gerçek yüzünü bir kez daha ifşa ettik. En başından beri ifade ettiğimiz şartlarımızı tekrar masaya koyduk. Fırat Nehri'nden Irak'a kadar olan Suriye sınırımız boyunca kuzeyden güneye 20 mil, yani 32 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturma kararlılığımızı tekrarladık. Batıdan doğuya, Irak sınırından batıya 444 kilometre uzunluğu ifade ettik. Amacımızın bu bölgede kimseyle çatışmak, kimsenin kanını dökmek olmadığını özellikle belirledik ve belirttik. Hedefimizde sadece teröristlerin olduğunu söyledik. Bu teröristlerin belirlediğimiz hattın dışına çıkması halinde harekatın sona ereceğini ifade ettik."
Çarşamba günü AK Parti grup toplantısında bu işin bir gecede bitirilmesini teklif ettiklerini anımsatan Erdoğan, "(Pazarlık sünnettir) diyerek masada güvenli bölgenin teröristlerden arındırılması, tahkimatlarının ve mevzilerinin yıkılması işi için evet 120 saatte mutabık kaldık. Bugün ikinci gün, salı gecesi süre bitiyor. Vardığımız mutabakatı yazılı bir 13 maddelik metne dönüştürdük. Toplantıdan sonra Amerikan tarafı da Türk tarafı da kendi anlayışına göre konuyu kamuoyuna açıkladı. Biz ne söylediğimizi, ne istediğimizi, bunları hangi şartlar altında uygulayacağımızı gayet iyi biliyoruz. Olursa olur, olmazsa 120 saatin bittiği dakika kaldığımız yerden devam eder, teröristlerin başını ezmeyi sürdürürüz." diye konuştu.
"Önemli bir diplomasi başarısı elde ettik"
Erdoğan, dün akşam ABD Başkanı Donald Trump ile de görüştüğünü hatırlatarak, görüşmede bunları konuştuklarını, salı günü de Rusya'da Soçi'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bu konuları görüşeceğini belirtti. Erdoğan, "Onunla da görüştükten sonra inşallah yolumuza hayırlısıyla devam edeceğiz." dedi.
Harekat bölgesinin bir kısmında Rusya'nın koruması altındaki rejim güçlerinin bulunduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu meseleyi de onun için salı günü Sayın Putin ile ele alacağız. Çünkü bir hal çaresi bulmamız lazım. Aynı durum orada da geçerlidir. Yine olursa olur, olmazsa kendi planlarımızı uygulamaya devam ederiz. Bu sürecin ülkemiz, milletimiz, Suriyeli kardeşlerimiz ve tüm bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum, Türkiye en başından beri ortaya koyduğu şartlardan en küçük bir sapma göstermemiştir. Tam tersine kendi taleplerimizi muhataplarımıza anlatarak önemli bir diplomasi başarısı elde ettik. Eğer bu şartlar karşılanırsa önemli bir operasyonu en az kayıp ve bedelle tamamlamış olacağız. Şayet, ülkemize verilen sözler tutulmazsa da geçmişte olduğu gibi beklemeyecek verdiğimiz süre bittiği an harekata devam edeceğiz."
Milletin müsterih olmasını isteyen Erdoğan, bugüne kadar milletin yüzünü yere düşürecek hiçbir iş yapmadıklarını, bundan sonra da yapmayacaklarını vurguladı.
Erdoğan, Türkiye için en iyisi, hayırlısı neyse onu yaptıklarını ve yapmayı sürdüreceklerini dile getirerek şunları kaydetti:
"Bu vesileyle kahraman askerlerimize, ülkemizle birlikte aynı safta cesaretle mücadeleye katılan Suriye Milli Ordusu mensuplarına şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Sınır bölgelerinde teröristlerin alçakça saldırılarını sükunetle karşılayarak, ülkelerine destek olan halkımızı tebrik ediyorum. Siz varsanız biz varız. Dualarınız zafer müjdesidir. Bu mücadelede bize destek veren tüm siyasi partilerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, ülkelere, uluslararası kuruluşlara, tabii en başta tekrar milletimize teşekkür ediyorum. İnşallah bu bayrak inmeyecek, inşallah bu ezan susmayacak, bu devlet hep payidar olacak, bu millet hep özgür yaşayacak."
Türkiye'nin, tarihinin en önemli ve zorlu mücadelelerinden birini verirken Kayseri'den yükselen birlik, beraberlik, kararlılık sesinin dalga dalga tüm ülkeye yayıldığına olan inancını aktaran Erdoğan, "Anadolu'nun buğulu şehri sapasağlam arkamızda durdukça Allah'ın izniyle bizi yolumuzdan kimse alıkoyamaz. Bu millet, bir asır önce yedi düvel üzerine geldiğinde mücadeleden geri durmayı, teslim olmayı asla düşünmedi. Çanakkale'de, Kut'ül Amare'de, İstiklal harbimizde bu inançla dönemin düvel-i muazzama güçlerini dize getirmeyi başardık." diye konuştu.
İstiklal Harbi'ne başlamanın yüzüncü yılına ulaşılan şu günlerde bir kez daha "Ya istiklal ya ölüm" dediklerini, daha önce Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla Suriye meselesindeki duruşlarını ortaya koyduklarını hatırlatan Erdoğan, "Baktık ki bize verilen sözler tutulmuyor, sınırlarımızın güvenliği tehdit altında, Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü için gereken ortam oluşmuyor, yeniden kolları sıvadık." şeklinde konuştu.
İstiklal Marşı'nın, "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım / Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım / Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım." dizelerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bugün bir kez daha soruyorum; hangi çılgın bize zincir vuracakmış? Soruyorum, terör örgütleriyle koyun koyuna yatanlar mı bize zincir vuracakmış? Soruyorum, ellerinde yüz binlerce masumun kanı olanlar mı bize zincir vuracakmış? Soruyorum, Suriye'de öldürülen 1 milyon sivili görmeyip de ülkemizin teröristleri hedef alan operasyonuna tepki gösterenler mi bize zincir vuracakmış? Soruyorum, Türkiye, yıllardır 4 milyon sığınmacıyı topraklarında barındırırken korkudan sınırlarının arkasına saklananlar mı bize zincir vuracakmış?
Soruyorum, yıllarca PKK'sı bir yandan DEAŞ'ı diğer yandan ülkemize saldırırken seslerini çıkarmayıp da bugün sınırlarımızın güvenliğini sağlamak için attığımız adıma tahammül edemeyenler mi bize zincir vuracakmış? Soruyorum, siyasi ve ekonomik olarak her gün istiskal edildikleri halde onurlarıyla mücadele etmeyi bilmeyenler mi bize zincir vuracakmış? Soruyorum, hangi alcak bize zincir vuracakmış? Bu riyakarlar, bu iki yüzlüler, bu terörist seviciler, bu kibirliler, bu ödlekler mi bize zincir vuracakmış? Şaşarım akıllarına. Anlaşılan o ki bunlar Türk milletini, bu milleti tanımıyorlar ama tanıyacaklar. Nasıl bir asır önce Çanakkale'de İstiklal Harbimizde bizi tanıdılarsa bugün de tanıyacaklar. Nasıl daha önce Kıbrıs'ta, Fırat Kalkanı Harekatı'nda, Zeytin Dalı Harekatı'nda, Afrin'de tanıdılarsa yine tanıyacaklar. Ya efendice tanıyacaklar ya da derslerini ala ala tanıyacaklar ama eninde sonunda bu milleti, bu devleti, bu çelikten iradeyi tanıyacaklar."
"Türkiye düşmanlığıyla taşlaşmış kalplere ne desek nafile"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandaki kadınları göstererek, "Bu Şerife bacılar oldukça tanıyacaklar. İstiklali ve istikbali için gerekirse baş verip baş eğmemeye hazır bu milleti tanıyacaklar. Kayseri'deki şu manzara, Kayseri'den yükselen bu ses birilerine ders olur." ifadelerini kullandı.
Kayseri'den tüm dünyaya gerçekleri bir kez daha ifade etmek istediğini vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu sözümüz, görmek isteyen gözler, duymak isteyen kulaklar, konuşmak isteyen diller, muhabbet kurmak isteyen gönüller içindir. Türkiye düşmanlığıyla taşlaşmış kalplere ne desek nafile. Bunların ülkemize olan husumetleri, senaryolarını boşuna çıkardığımız, oyunlarını bozduğumuz, tuzaklarını başlarını geçirdiğimiz için her şeyin önüne geçmiş durumda. Barış Pınarı Harekatı'nı başlattığımız 9 Ekim tarihinden bugüne kadar, akılla, mantıkla, izanla devlet yönetimiyle diplomatik nezaketle izah edilmesi mümkün olmayan tuhaf tepkiler sergileniyor. Halbuki bizim söylediğimiz ve yaptığımız iş gayet basittir. Sınırlarımız boyunca uzanan bir terör koridoru oluşumuna izin vermeyeceğiz. Ne diyoruz; biz ülkemizdeki Suriyelilerin evlerine güvenle dönüşü için gereken şartları oluşturacağımızı söylüyoruz. Bunun için ne yapıyoruz; siyasi, diplomatik ve askeri olarak ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Görüşmek, konuşmak, müzakere etmek gerekiyorsa onu yapıyoruz. Askeri olarak vurup geçmek gerekiyorsa onu da yapıyoruz."
'9 günde ülkemize karşı her türlü çirkinlik sergilendi'
Erdoğan, böyle bir ortamda teröre karşı samimi duruş sahibi herkesin Türkiye'ye destek olmasını, aynı şekilde Türkiye ile Avrupa dahil tüm bölgede giderek büyüyen bir sıkıntı haline dönüşen Suriyeli sığınmacıların evlerine dönüşleri için destek verilmesini beklediklerini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Maalesef her iki konuda da tam tersi bir durumla karşılaştık. Tabii kimseye kulak asmadık. Kendi planlarımız doğrultusunda harekatımıza devam ettik. Baktılar ki Türkiye'yi sahadaki teröristleri vasıtasıyla durduramayacaklar, başka yolları denediler. Maalesef son 9 günde ülkemize karşı her türlü çirkinlik sergilendi. İki tarafı, yüzlerdeki maskeler düştüğü için kimin kim olduğunu gördük. Bunlar da işe yaramayınca mecburen oturup konuşmak üzere ülkemize gelme arzusu belirdi."
Sahada ne kadar kararlı hareket edildiyse diplomasi yollarını işletme konusunda da o derece esnek olunduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Kendilerine Suriye meselesinin bugüne nasıl geldiğini anlattık ama bir şey söyledik; 'Biz, terör örgütüyle masaya oturacak kadar alçalmadık. Zira biz, Türkiye Cumhuriyeti Devletiyiz. Savaş hukukunda uluslararası siyasette devlet, devletle masaya oturur. Bir devlet, terör örgütüyle masaya oturmaz, teröristlerle masaya oturmaz. Birileri oturuyor diye biz de mi oturacağız? Yok böyle bir şey. Bizim kitabımızda bu yazmıyor ve bizim tarihimizden gelen terbiyede bu yok. Birileri oturuyor, varsın otursunlar ama bizim için asla.' Bölücü terör örgütünün gerçek yüzünü bir kez daha ifşa ettik. En başından beri ifade ettiğimiz şartlarımızı tekrar masaya koyduk. Fırat Nehri'nden Irak'a kadar olan Suriye sınırımız boyunca kuzeyden güneye 20 mil, yani 32 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturma kararlılığımızı tekrarladık. Batıdan doğuya, Irak sınırından batıya 444 kilometre uzunluğu ifade ettik. Amacımızın bu bölgede kimseyle çatışmak, kimsenin kanını dökmek olmadığını özellikle belirledik ve belirttik. Hedefimizde sadece teröristlerin olduğunu söyledik. Bu teröristlerin belirlediğimiz hattın dışına çıkması halinde harekatın sona ereceğini ifade ettik."
Çarşamba günü AK Parti grup toplantısında bu işin bir gecede bitirilmesini teklif ettiklerini anımsatan Erdoğan, "(Pazarlık sünnettir) diyerek masada güvenli bölgenin teröristlerden arındırılması, tahkimatlarının ve mevzilerinin yıkılması işi için evet 120 saatte mutabık kaldık. Bugün ikinci gün, salı gecesi süre bitiyor. Vardığımız mutabakatı yazılı bir 13 maddelik metne dönüştürdük. Toplantıdan sonra Amerikan tarafı da Türk tarafı da kendi anlayışına göre konuyu kamuoyuna açıkladı. Biz ne söylediğimizi, ne istediğimizi, bunları hangi şartlar altında uygulayacağımızı gayet iyi biliyoruz. Olursa olur, olmazsa 120 saatin bittiği dakika kaldığımız yerden devam eder, teröristlerin başını ezmeyi sürdürürüz." diye konuştu.
"Önemli bir diplomasi başarısı elde ettik"
Erdoğan, dün akşam ABD Başkanı Donald Trump ile de görüştüğünü hatırlatarak, görüşmede bunları konuştuklarını, salı günü de Rusya'da Soçi'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bu konuları görüşeceğini belirtti. Erdoğan, "Onunla da görüştükten sonra inşallah yolumuza hayırlısıyla devam edeceğiz." dedi.
Harekat bölgesinin bir kısmında Rusya'nın koruması altındaki rejim güçlerinin bulunduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu meseleyi de onun için salı günü Sayın Putin ile ele alacağız. Çünkü bir hal çaresi bulmamız lazım. Aynı durum orada da geçerlidir. Yine olursa olur, olmazsa kendi planlarımızı uygulamaya devam ederiz. Bu sürecin ülkemiz, milletimiz, Suriyeli kardeşlerimiz ve tüm bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum, Türkiye en başından beri ortaya koyduğu şartlardan en küçük bir sapma göstermemiştir. Tam tersine kendi taleplerimizi muhataplarımıza anlatarak önemli bir diplomasi başarısı elde ettik. Eğer bu şartlar karşılanırsa önemli bir operasyonu en az kayıp ve bedelle tamamlamış olacağız. Şayet, ülkemize verilen sözler tutulmazsa da geçmişte olduğu gibi beklemeyecek verdiğimiz süre bittiği an harekata devam edeceğiz."
Milletin müsterih olmasını isteyen Erdoğan, bugüne kadar milletin yüzünü yere düşürecek hiçbir iş yapmadıklarını, bundan sonra da yapmayacaklarını vurguladı.
Erdoğan, Türkiye için en iyisi, hayırlısı neyse onu yaptıklarını ve yapmayı sürdüreceklerini dile getirerek şunları kaydetti:
"Bu vesileyle kahraman askerlerimize, ülkemizle birlikte aynı safta cesaretle mücadeleye katılan Suriye Milli Ordusu mensuplarına şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Sınır bölgelerinde teröristlerin alçakça saldırılarını sükunetle karşılayarak, ülkelerine destek olan halkımızı tebrik ediyorum. Siz varsanız biz varız. Dualarınız zafer müjdesidir. Bu mücadelede bize destek veren tüm siyasi partilerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, ülkelere, uluslararası kuruluşlara, tabii en başta tekrar milletimize teşekkür ediyorum. İnşallah bu bayrak inmeyecek, inşallah bu ezan susmayacak, bu devlet hep payidar olacak, bu millet hep özgür yaşayacak."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.