Milletvekili Zuhal Karakoç Dora Türkiye’deki düzensiz göçmen sorunun meclise taşıdı!

Milletvekili Zuhal Karakoç Dora Türkiye’deki düzensiz göçmen sorunun meclise taşıdı!
Milliyetçi Hareket Partisi Kahramanmaraş Milletvekili Doç. Dr. Zuhal Karakoç Dora, Türkiye'ye yönelik kontrolsüz ve düzensiz göçün gün geçtikçe daha güçlü tedbirler gerektiren bir mesele halini almasına dikkat çekti.

Milliyetçi Hareket Partisi Kahramanmaraş Milletvekili Doç. Dr. Zuhal Karakoç Dora, Türkiye'ye yönelik kontrolsüz ve düzensiz göçün gün geçtikçe daha güçlü tedbirler gerektiren bir mesele halini almasına dikkat çekti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yazılı olarak yanıtlaması için soru önergesi veren Kahramanmaraş Milletvekili Doç. Dr. Zuhal Karakoç Dora, AB ile yapılan göç eylem planını hatırlatarak "Geri Kabul Anlaşmasının 24. Maddesi gereğince vize dialog sürecinin öngörülen süre içerisinde vize muafiyeti ile sonuçlanmaması halinde anlaşmanın tarafımızdan tek taraflı feshi mümkündür. Bu kapsamda anlaşmanın tek taraflı feshi Bakanlığımız gündeminde yer almakta mıdır?" sorusunu yöneltti

Doç. Dr. Zuhal Karakoç Dora'nın, ülkemize yönelik kontrolsüz ve düzensiz göçün gün geçtikçe daha güçlü tedbirler gerektiren bir mesele halini alması üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yazılı olarak yanıtlaması için vermiş olduğu soru önergesi şöyle:

"AB tarafı, bugüne kadar vize muafiyeti tanımayı öngördüğü ülkelerle önce Geri Kabul Anlaşması (GKA) imzalamış, bu anlaşma’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte bu ülkelerle vize muafiyeti sürecini gündeme getirmiştir. AB ile vize muafiyeti süreciyle de bağlantılı önemli bir reform niteliği taşıyan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 11 Nisan 2013 tarihinde, Geri Kabul Anlaşması ise 1 Ekim 2014 tarihinde TBMM’de kabul edilmesiyle yürürlüğe girerek, esasen vize muafiyeti yol haritasında yer alan taleplerde önemli bir ilerleme kaydedilmiştir.

Göç ve sığınmacı akını yalnızca Türkiye’nin değil, çağımızın ve tüm dünyanın en çarpıcı ve yakıcı sorunlarından bir tanesidir. Akdeniz ve Ege üzerinden Avrupa’ya yasadışı göçmen akınındaki artış sonrasında, AB tarafı ülkemizle üst düzey yoğun temaslarda bulunarak, göçün kontrol altına alınması için ortak bir eylem planı önermiştir. Türkiye, AB ile düzensiz göçle mücadele alanında “yük ve sorumluluk paylaşımı” ilkesini temel alan bir işbirliğinin geliştirilmesini benimsemiş ve bu minvalde müzakereleri yürütmüştür.

29 Kasım 2015 tarihinde Brüksel’de yapılan AB-Türkiye Zirve toplantısında kabul edilen Göç Eylem Planı kapsamında 2016 yılı itibari ile vatandaşlarımıza Schengen alanına seyahatlerinde vize muafiyeti sağlanması, “yük paylaşımı” ilkesi çerçevesinde ülkemizde geçici koruma altındaki Suriyeliler için yapılacak yardımın başlangıç olarak 3 milyar Avro’ya yükseltilmesi, üyelik müzakerelerinde yeni fasılların açılması ve ülkemizin geçmişte olduğu gibi AB zirvelerine davet edilmesi gibi talepler yer almaktadır.

Ancak Türkiye-AB arasındaki ilişkilerin istikrarlı, iyi niyetli ve önyargılardan uzak şekilde ilerlemediği herkesçe malumdur.

1. Göç Eylem Planı kapsamında alınan kararların "yük ve sorumluluk" ilkesi çerçevesinde uygulandığını düşünmekte midir?

2. Eylem Plan kapsamında imzalanan anlaşma ve tahsis edilen fonların Türkiye nin çıkarlarına ve yumusak gücünü pekistirmede nasil bir rolü/katkisi bulunmaktadir?

3. FRİT kapsamında uygulanan projeler ve nakdi yardımların ülkemiz politikasına uygun bir şekilde ülkemizde GEÇİCİ koruma altında bulunan Suriyelilerin gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşlerine desteği bulunmakta mıdır?

4. FRİT kapsamında uygulanan projeler ve nakdi yardımların Türkiye ekonomisine hangi kanallardan ne büyüklükte bir katkısı bulunmaktadır?

5. Geri Kabul Anlaşması kapsamında Haziran 2024'e kadar kaç kişi kabul edilmiştir? Bu sayı anlaşma hükümlerinin uygulanması açısından yeterli bir sayı mıdır?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.