12 Şubat’tan 15 Temmuz’a belgeseli beğenildi
Filozof Medya tarafından yapılan 12 Şubat’tan 15 Temmuz’a isimli belgesel film izleyicilerden tam not aldı
Yapımını ve yönetmenliğini Filozof medya sahibi Selim Işık’ın üstlendiği senaryosunu tarihçi Mehmet Işık’ın yazdığı 12 Şubat 1920’den 15 Temmuz’a isimli 30 dakikalık film izleyicilerden tam not aldı.
Belgesel yapımcısı Selim Işık gazeteci Mehmet Taş’ı ziyaret ederken filmi de birlikte izlediler.
Gazeteci Taş; belgesel filmin çok güzel olduğunu ve bunun daha geniş kitlelere izlettirilmesi için Belediyelerin bu belgeseli çoğaltarak dağıtması gerektiğini ifade ederek Selim Işık ve ekibine teşekkür etti.
Belgesel film senaryosu ise şu şakildedir.
12 ŞUBAT’TAN 15 TEMMUZ’A TÜRK İSTİKLAL MÜCADELESİ
Kötüler, karanlıkları sever. İhanet pusuları, tan yeri ağarmadan atılır. Sırttan vurmayı, gafil avlamayı, mukaddes değerlere kalleşçe saldırmayı, zifiri karanlıkta tercih ederler. Kötüler korkaktır, mertlik ve yiğitlik onlarda bulunmaz. Ellerine fırsat geçtiğinde merhameti, edep ve hayayı bir kenara bırakıp insanlıklarını unutarak kuduz bir canavara dönüşürler.
Elbette saltanatları, “ hak” diye haykıran güneşin doğuşuna kadardır.
“Zalime merhamet, mazluma ihanettir” diye haykıran yiğitlerin meydanda belirmesiyle kara bulutlar gibi üstat Necip Fazıl’ın deyişiyle bu “sahte kahramanlar” kötüler dağılmaya başlar.
Ve esas kahramanlık hikâyeleri tarihin tozlu sayfalarında yerini alır.
Şüphesiz her milletin bir kahramanlık hikâyesi vardır; ancak tarih Türk milletinin kahramanlıklarıyla doludur. Geçmişten bugüne dünyada tek bir Türk dahi zalimlerin titremesi için yeterli olmuştur.
Bin yıldır dünya tarihine yön veren Türk Milleti, peş peşe kurduğu büyük devletlerle her daim adaleti tesis etmiş ve mazlum milletlerin koruyuculuğunu üstlenmiştir.
Çok uzağa gitmeden yakın tarihe bir mercek tuttuğumuzda; düşman, Osmanlı Devleti zamanında da ayrıştırıcı oyunlarını sahneye koymuşlardı. Bir oldubitti ile I. Dünya Savaşı’nın içine çekilen Osmanlı Devleti, yedi düvele karşı verdiği mücadeleyi kaybetmiş; asırlardır Türk Milletine diz çöktürmek için gece gündüz çalışan düşmanlar, istedikleri sonuca yaklaşmışlardı.
(12 Şubat’a giriş):Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın hükümlerini bahane eden itilaf devletleri, Türk - İslam beldelerini işgale başladılar. Türk orduları terhis ediliyor, başkent ve birçok önemli şehirde zalimlerin nidaları yankılanıyordu. İtilaf devletleri Anadolu topraklarını aralarında pay etmişlerdi. Edeler diyarı Maraş’a önce İngilizler, ardından Fransızlar göz koymuştu.
12 ŞUBAT
Tarih: 31 EKİM 1919
Yer: Maraş’ın Uzunoluk Caddesi
*****Bir kahraman çıktı meydana ve milyonları harekete geçirdi.***** (Sütçü İmam)
(Canlandırma):Kirli bir el kalktı havaya, Uzunoluk Caddesi’nde! Ve kulak zarlarını yırtan bir çığlık yükseldi. Sesleri duyan insanlar caddeye koştular. Yerde yatan bir kadın gördüler. Uzunoluk civarında iki Türk kadınının yolunu 3 tane sarhoş Fransız askeri kesmişti. İçlerinden biri Türk kadınlarına saldırmış ve peçesini yırtmıştı. Gözü dönmüş Fransız askeri, "Artık burası Türklerin değildir, Fransız memleketinde peçe ile gezilmez" diyerek bu bacımıza saldırmıştı. Bunun üzerine peçesi yırtılan ve zor durumda kalan bacımız, bayılıp yere düşmüştü.
Olayı gören Türkler, Fransız askerlerinin üzerine yürüdüler. Askerlerden birinin silahından çıkan mermi, Çakmakçı Sait’i orada şehit etti. Gaffar Osman da yaralandı. Bu sırada Sütçü İmam, dükkânından tabancasını alarak hızla olayın olduğu yere geldi ve silahıyla küffarın askerlerine ateş etti.
Tarihe Sütçü İmam olayı olarak geçen bu hadise, hak yolunda girilen milli mücadelenin fitilini ateşlemişti. Bu olayla birlikte Maraş halkı, topyekün işgalcilere karşı harekete geçti. Ahir Dağı’nın eteklerinde yankılanan “Allah Allah!” nidaları zalimlerin tahtlarını titretmeye başladı.
Bir karanlık günün gecesinde, Fransız generalinin ağızdan dökülen nefret dolu, alaylı sözler ve akabinde Maraş Kalesi’nden indirilen “Ay Yıldızlı Al Bayrak” yeniden dirilişe, milli uyanışa vesile oldu.
Tekbirler ve salalar eşliğinde, “Bayrak inmez, ezan dinmez! Maraş bize mezar olmadan düşmana gül bahçesi olmaz” haykırışlarıyla meydana inen yiğitler, Fransızlara ve işbirlikçisi Ermenilere Maraş’ı dar etti. Genciyle yaşlısıyla, kadınıyla çocuğuyla “Gün Ya İstiklal ya ölüm günüdür” diyerek düşmanı def ettiler.
Sütçü İmam, Yörük Selim, Senem Ayşe ve Abdal Halil Ağa gibi memleket sevdalısı yiğitler, 22 gün 22 gece süren mücadeleyi zaferle taçlandıran binlerce kahramandan sadece birkaçı! Kendi kendini kurtaran şehir olarak tarihe geçti Maraş. Maraşlının12 Şubatta başlattığı istiklal mücadelesi Anadolu’da yeniden dirilişin simgesi oldu.
Maraşlının dillere destan kahramanca mücadelesi elbette unutulmadı. Her bir ferdi kahramanca çarpışan Maraş halkına TBMM tarafından 5 Nisan 1925 tarihinde kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verildi. Maraş halkı, 1973 yılında ise Kahramanlık unvanıyla taltif edildi.
Osmanlı Devleti’nin küllerinden Anadolu’da yeni bir devlet kuran Türk Milleti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde kısa sürede kendini tüm dünyaya kabul ettirdi.
1950 yılının başından itibaren, iç ve dış siyasette etkili olmaya başlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin yükselişi, düşmanları korkuttu. Ezeli düşmanlar, savaşla alt edemeyeceklerini bildikleri Türkleri durdurmak amacıyla iç karışıklık çıkarma yoluna gittiler.
Bunun için ellerinde olan sayısız darbe senaryolarından birini sahneye koydular ve Türkiye’yi 1960 darbesi ile yaraladılar. 1971’de Askeri Muhtıra ile demokrasisi bir kez daha yara alan Türkiye Cumhuriyeti’nin toparlanmasına fırsat vermiyorlardı. Önce Türk gençliği Sağ-Sol olarak ikiye bölündü ve ne yazık ki Türkiye, 12 Eylül 1980 sabahına askeri darbeyle uyandı. 1980 darbesinin enkazını temizleme işi Turgut Özal liderliğindeki Anavatan Partisi iktidarına kaldı. Hemen her alanda yapılan yatırımlar, devlet işleyişindeki reformlar Türk halkını umutlandırmıştı. Türkiye yeniden toparlanmaya başlamıştı ki azılı düşmanlar, PKK terör örgütünü sahaya sürdü.
Sivil hükümetle demokrasisi güçlenen Türkiye’de bu kez de tarihe Post Modern Darbe olarak geçen 28 Şubat Darbesi yaşandı.
Takvimler 2002 yılını gösterdiğinde; Türkiye, yeni bir dirilişin başlamasına sahne oldu. Yeni kurulan Ak Parti, Türk halkının büyük çoğunluğunun desteğini alarak tek başına iktidara geldi. Yapılan reformlarla dikkatleri üzerine çeken Türkiye düşmanlarını tedirgin etti. Bir kez daha kanlı terör eylemleriyle dev yatırımların önü kesilmeye çalışıldı. Mazlumun yanında dimdik durarak zalimin karşısında gür sesiyle hakkı haykıran Türkiye, düşmanlarını ve hain işbirlikçilerini tedirgin etmişti.
Türkiye’nin şahlanışı durdurulmalı ve öldürücü bir darbe ile yılların birikimleri ortadan kaldırılmalıydı.
(15 Temmuz’a giriş): Kurdukları darbe senaryolarıyla Ortadoğu ülkelerinde kaosu hakim kılan batılı güçlerin bu oyunları Türkiye’de başarısızlıkla sonuçlanıyordu.
Darbe dönemlerini geride bırakan ve kısa sürede toparlanan Türkiye’ye artık öldürücü darbeyi vurmak istiyorlardı. Kırk yıldır üzerinde çalışılan bitirici işgal planı uygulamaya konuldu… Bu sefer çok iyi hazırlanmışlardı ve artık piyon kullanmıyorlardı. Zira 40 yıldır devletin bütün kademelerine bir bir sinmiş pusuda bekleyen kendi adamları vardı.
Bu darbenin taşeronluğunu din kisvesi altında palazlanarak büyümüş ABD tetikçisi Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üstlenmişti.
Aylar öncesinden tarihler belirlenmiş saatler dahi ayarlanmıştı. Devletin tüm kurumlarına sızmış hainler, titizlikle planlanan işgal hareketinin saatini bekliyordu. Ve düşmanın beklediği an geldi.
15 TEMMUZ
Tarih: 15 Temmuz 2016
Yer: Ankara Özel Kuvvetler Daire Başkanlığı!
*****Bir kahraman çıktı meydana ve milyonların kaderini değiştirdi. ***** (Astsubay Ömer Halisdemir)
(Canlandırma): Önce bir silah sesi duyulur. Ardından 38 silah sesi daha.
Fetullahçı Terör Örgütü, ihalesini aldığı hain plan için iş başı yaptı. Vakit gece yarısına doğru ilerlerken düğmeye basıldı. Ülkenin önemli noktaları asker kılığındaki FETÖ’cüler tarafından kuşatılmaya başlandı. Türk halkı evlerinde ve iş yerlerinde televizyonları başında olup bitene bir anlam vermeye çalışırken; TRT ekranlarında silahların gölgesinde açıklama yapan spikerin; “Yurtta Sulh Konseyi tarafından ülke yönetimine el konulmuştur....” ifadeleri tüm ülkede soğuk duş etkisi yaptı.
Türk milletinin birliğini temsil eden, seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; CNN Türk’e bağlanmış ve hain bir darbe girişimiyle karşı karşıya olunduğunu, bu alçakça kalkışmanın Türkiye’yi işgal etmeye yönelik bir saldırı olduğunu söylüyordu.
Cumhurbaşkanın ardından Başbakan Binali Yıldırım, televizyon ekranlarında göründü. Başbakan, ucunda ölüm dahi olsa gereken her şeyi yapacaklarını açıklıyordu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de her türlü darbenin karşısında olduklarını ve Türk halkının sokağa inmesi gerektiğini söylüyordu.
12 Şubat 1920’de kanla yazılan İstiklal Destanı’na benzer bir şekilde Türkiye sokaklara indi. Türk halkını ölümle korkutacağını sanan FETÖ’cü hainler, tankların önüne yatan, kurşunlara göğsünü siper eden yiğitleri gördükçe vahşileşmeye devam ettiler.
15 Temmuz gecesi tanklar, helikopterler ve uçaklar ölüm kusarken; genci yaşlısı kadını erkeğiyle Türk milleti ölüme meydan okuyarak, ülkesine sahip çıkıyordu.
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Kahramanmaraşlılar darbe teşebbüsü olduğunu televizyon ekranlarından öğrenmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halkı sokaklara davet ettiği dakikalarda, Sütçü İmam’ın torunları Valilik binası önünde toplandı.
Saat 22:00’da Kahramanmaraş Valisinin talimatı ile Kriz Merkezinin toplanması ve Emniyet birimlerine müteyakkız olma talimatı verilmiştir.
Saat: 22.05’te Ankara emniyetinden darbe girişimiyle ilgili bilgi alan Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü, Valinin talimatı ile hemen duruma müdahale etmeye başladı.
Saat: 22.15’te Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler TOMA’ları ve zırhlı araçları hem Kahramanmaraş Valiliği girişine hem emniyet binalarının önüne konumlandırdı.
Saat: 22.30’da Kahramanmaraş Valisi Vahdettin Özkan, Valilik Makamına giderek, hızlıca yaptığı toplantıda - bu gece hepimiz şehit olma kararlılığındayız - mesajını verdi. Ayrıca operasyonları koordine ederek stratejik alanlarda görevli olan polislere ağır silahlar dağıtıldı.
Saat: 23.05’te Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin talimatıyla Belediyeye ait dev iş makineleri Gazi Kışlasının önüne barikat kurarak olası bir hareketliliğin önüne geçmek için önlem aldı.
Saat: 23.15’te Ak Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Ahmet Özdemir partisinin il ve ilçe yönetim kurullarına il ve ilçe parti binalarında toplanma talimatı verdi.
Saat: 23.40’ta halkın büyük çoğunluğu Ak Parti İl Binası önünde toplanmaya başladı.
Saat: 00.50’de binlerce Maraşlı, olası bir hareketlenmeye karşı Gazi Kışlası önünde toplandı.
Saat: 00.55’te Halk Trabzon caddesini trafiğe kapattı. Eşiyle, çocuklarıyla devletine sahip çıkan vatandaşların Valiliğin önündeki sayısı 10 binleri buldu.
Saat: 02.00’de Dulkadiroğlu Belediyesine ait çöp kamyonları Trabzon caddesinden geçerek olası zırhlı araçların geçeceği güzergâhlara yerleştirildi.
Saat: 02.30’da Ak Parti önündeki kalabalık 10 bini aştı. Maraş halkı, 15 Temmuz gecesi ile başlayan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla tüm Türkiye’de olduğu gibi 27 gün boyunca meydanlarda demokrasi nöbeti tuttu.
Takvimler 16 Temmuz’u gösterdiğinde Özel Kuvvetler Komutanlığı bahçesinde bir kahraman yatıyordu. Vücudunda 38 kurşun yarası bulunan bu kahraman, darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir’di.
Türk ordusunun seçkin birliklerinin bulunduğu Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ele geçirmeyi ve darbeyi en kısa zamanda başarıyla sonuçlandırmayı planlayan hainler, darbeci General Semih Terzi liderliğinde bölgeye gelmişti. Astsubay Ömer Halisdemir ise komutanından aldığı emir doğrultusunda hainleri beklemeye koyulmuştu. Bir an bile tereddüt etmeden hain Generali alnının ortasından vurup gebertmişti. Böylece fetönün 40 yıldır alçakça işleyen planlarının en önemli aşaması bozulmuştu. Hain generalin etrafındakiler, kahraman Ömer Halisdemir’i 38 kurşunla oracıkta şehit etmişlerdi.
Astsubay Ömer Halisdemir, kahramanlığıyla Türk Milleti’nin gönlünde taht kurarken Kahramanmaraş’ın Sütçü İmamı gibi tarihin altın sayfalarında yerini aldı.
Onurlu duruşuyla 15 Temmuz darbe girişimini püskürten Türk halkı, 7 Ağustos’ta Yenikapı’da, Ay-yıldızlı Al bayrağın altında tüm dünyaya kardeşliği, milli birlik ve beraberliği gösterdi.
Artık tüm dünya bilmektedir ki bu topraklarda, bu necip Türk Milleti’ne hiçbir güç ve kudret boyun eğdiremez.
Dün Seyit Onbaşı, Sütçü İmam, Bugün Astsubay Ömer Halisdemir, Kahramanmaraşlı şehit polis Niyazi Ergüven, Şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk, Polis Fethi Sekin… Yarın Ahmet, Mehmet, Ayşe ya da Fatma…
Biz, bir ölür; bin diriliriz!
Ölümden korkmayan yiğitler diyarı Anadolu’da, bayrak inmez, ezan dinmez, kahramanlar bitmez, şehitler ölmez!
Allah yolunda öldürülen kimseler hakkında “ölüler” demeyin. Hayır, aksine onlar diridir, fakat siz (bunu) anlayamazsınız. (BAKARA-154)
Başbakan yardımcısı Veysi Kaynak: İstiklal Mücadelesi tecrübesine sahip olan bir millet asla teslim olmaz.
Kahramanmaraş Valisi Vahdettin ÖZKAN: Türk milleti eksildikçe çoğalan bir millettir. Çünkü biz, bir ölür; bin diriliriz.
Kahramanmaraş büyükşehir belediyesi başkanı Fatih Mehmet Erkoç: Bu şehir, kırmızı şeritli istiklal madalyası ve kahramanlık unvanıyla ödüllendirilmiştir.
Ak Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Ahmet Özdemir: 12 Şubat’ta Sütçü İmam ne ise 15 Temmuz’da Ömer Halisdemir odur.
MHP Kahramanmaraş İl Başkanı Süleyman Öner: Bağımsız yaşamak, Türk milletine mahsustur.
CHP Kahramanmaraş İl Başkanı Esat Şengül: 15 Temmuz, demokrasinin zaferidir.
Onikişubat Belediye Başkanı Hanefi Mahçiçek: 15 Temmuz, darbecilere dar edilmiştir.
Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Necati Okay: Hepimiz Sütçü İmam’ız, hepimiz Ömer Halisdemir’iz, hepimiz Polis Fethi Sekin’iz.
KMTSO Başkanı SedarZabun: Bağımsızlığımıza hiçbir kuvvet darbe yapamaz.
Kipaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hanifi Öksüz: Siyasi bağımsızlık sağlandı; sıra ekonomik bağımsızlıkta!
Aksu Tv Genel Müdürü CüneyitBeyt: Bu ülke, dün olduğu gibi bugün de hain tuzaklardan başarıyla çıkmayı bilmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.