Milli okçu Mete Gazoz AA Spor Sohbetleri'nin konuğu oldu
ANKARA (AA) - Okçu bir babanın çocuğu olarak küçük yaşta başladığı sporda çok sayıda başarı elde eden, Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen Dünya Kupası'nın 4. ayağında iki yıl üst üste altın madalya kazanan, Avrupa ve dünya rekorları sahibi milli okçu Mete Gazoz, Anadolu Ajansı Spor Sohbetleri'nin konuğu oldu.
Mete Gazoz'un, sohbette spor, kariyer ve hedeflerine ilişkin sorulara cevapları şöyle:
Okçu aileden gelmek sporculuk anlamında neler kattı? Senin için avantaj ya da dezavantaj oluşturdu mu?Sporcu anne babadan gelmek hem avantajlı hem dezavantajlı bir durum. Okçu aileden gelmenin dezavantajı örneğin Türkiye şampiyonasına gittiğinizde ilk önce siz laf yiyorsunuz. Çünkü size bağırması gerekiyor ki diğerleri de daha dikkatli olsun. Şöyle bir şey oluyor, kendi çocuğuna bile bağırarak kızıyor, o zaman bize kesin kızar.
Avantajı çok büyük. Spor anlamında size destek sağlayıp, yardımcı oluyorlar.
2016 Rio Olimpiyatları'na gittin. Birçok başarılar elde ettin. Rio Olimpiyatları senin hayatında bir dönüm noktası oldu mu?Olimpiyatlara gitmem inanılmaz tecrübe oldu. Bir sporcunun olimpiyatlara katılma başarısı gösterdikten sonra sporu bırakabilir. Çünkü olimpiyatlar zirve noktası. Sporcu 'Ben gelebileceğim en iyi yere geldim' diyebilir. Ya da ben de olduğu gibi sporcu daha çok hırslanıp, 'Tamam geldik, gördük, bu sefer böyle oldu, bunu tecrübe olarak alıyorum, 4 sene boyunca çalışıp bu sefer madalya için geleceğim.' diyebilir.
2016 Rio seni genç yaşta olgunlaştırdı mı?Rio Olimpiyatları beni 5 yaş olgunlaştırdı.
Mete Gazoz okçu olmasaydı ne olurdu?Okçu olmasaydım, başka bir branşta sporcu olurdum, yine sporcu olurdum. Hiç spor yapmasaydım, büyük ihtimalle bilgisayar oyunu oynardım. Bütün gece boyunca sabaha kadar bilgisayar başında olurdum değil tabii. Evden hiç çıkmamak değil. Olabilecek seviyede oynardım. Bilgisayara ilgim var. Daha çok eğitime yönelip daha çok eğitim kariyerime odaklanırdım. Şu an Akdeniz Üniversitesi Spor Bilimleri 1. sınıf öğrencisiyim.
Gençlik ve Spor Bakanlığının vakıf üniversiteleriyle yaptığı iş birliği çok önemli. Büyük proje, harika proje. Profesyonel sporculara inanılmaz imkanlar sundu. O nedenle şimdi daha güzel bir üniversite hayatı sürdüreceğimi düşünüyorum. Spor ile kariyer birlikte kolay yürümüyor ama gidiyor. Zaten olay da bu iki şeyi aynı anda yürütebilmek.
Futbolla aran nasıl? Futbol maçı izler misin? İzliyorsan yeşil sahayı gördüğünde sana neler düşündürüyor?Maç izlediğim zaman aklımdan şunlar geçiyor; şuraya hedef koysak, şuradan güzel atılır. Burada bir Türkiye Şampiyonası, kulüp yarışması çıkar diye düşünüyorum. Çünkü ben okçuluğa futbol sahasında başladım. Bizim kulübün ilk başladığı yer futbol sahasıydı. Bu yüzden ister istemez aklıma okçuluk geliyor. O zamanki antrenmanlarım geliyor.
Futbolu takip ediyorum ama çok sıkı takipçisi olduğumu söyleyemem. Bilgim var, birisiyle oturup saatlerce futbol sohbeti yapabilirim.
Sporda pes ettiği, yorulduğun, vazgeçtiğin anlar oldu mu? Olduysa nasıl başa çıktın?Spordan vazgeçme noktasına geldiğim anlar oldu. 2015 yılında dünya şampiyonasında olimpiyatlar için kota yarışmasında çok kötü ok attım. İlk defa 2013 yılında milli takıma girdim. 3 yıl boyunca çalış çalış bir karşılık görmeyince her halde benden okçu olmayacak dedim. Babam okçu tamam ama benden okçu olmayacak demek ki diye düşündüm. Annem ile konuştum bırakmak istediğimi söyledim. Annem 'Sen bilirsin bırak ama benle babanın isteği bu sporu yapman, son karar senin' dedi. İşte ailenin avantajı dezavantajı burada başlıyor. Ben daha 15 yaşındayım, bana böyle bir karar verme hakkı bırakıyor. Yaşadıklarım beni olgunlaştırdı. Yarışma kaybettiğimde bu hatıralarımdan faydalanıp tekrar kendimde güç bulabiliyorum. Sonra 2016 yılı muazzam geçti ve olimpiyatlara katıldım.
Milli takımda 6 yıldır görev yapıyorsun. Madalyalarını hiç saydın mı? Koleksiyonunda ne kadar madalya oldu?Hiç saymadım. Ben şöyle düşünüyorum. Bir derece aldığım zaman bana ait olduğu süre kürsüden inene kadar. Kürsüye çıktığımda o derece benim oluyor, indikten sonra o derece benim olmuyor. Her an benim yerimi alabilecek bir sürü okçu var. O nedenle madalya sayıma önem vermiyorum. İşte şu kadar altın madalyam var, bu var önemsemiyorum.
Derece aldığında sosyal medya yansıması nasıl oluyor? İnsanların yaklaşımı nasıl oluyor? Sana sahip çıkıyorlar mı?Sahip çıkıyorlar. 2016'da ilk defa bu kadar popüler olmaya başladım. Üç yıldır kötü yorum yapan görmedim. Mutlaka yapan vardır. Fotoğrafların altına bakıyorum bana denk gelmedi. Genelde soyadımla ilgili espriler dönüyor ama hiç kötü yorum almadım.
Türk okçuluğunu nasıl görüyorsun?Türk okçuluğu şu an dünya sıralamasında ilk 3 içinde. Bu şu ana kadar ki tarih boyunca en iyi olduğumuz yerdeyiz. Tarihindeki en iyi performansla gidiyor Türk okçuluğu. Böyle gideceğine de kalbimden inanıyorum. Federasyon, teknik ekip ve sporcuların oluşturduğu sistem sayesinde böyle gidecek. Bu uzun yıllar boyunca devam edecek. Dünya klasmanında ilk üç ülkeden biri olacağız. Bunu birisi sorduğu zaman okçulukta kim iyidir diye. Göğsümü gere gere Türkiye diyebiliyorum.
Mete Gazoz okçuluğa değer kattı mı?Mutlaka ama bunu bir isim ya da şahsa indirgemek teknik ekibe, federasyona, takım arkadaşlarıma çok büyük haksızlık olur. Takıma giren çıkan herkes bir şeyler kattı ve katmaya devam ediyor.
Bundan sonraki en öncelikli hedefin, olmazsa olmazın nedir?Antalya'da Avrupa şampiyonası var. Orada olimpiyatlar için kota almak. Şu an en öncelikli hedefim bu. Olmazsa olmazsa olmazım Tokyo'da altın madalya almak. Bunu Rio'dan beri söylüyorum. Tokyo'da altın madalya alacağım.
2020 Tokyo'yu hayal ettiğin oluyor mu? Rüyalarına giriyor mu?Rüyalarıma giriyor. Antrenman sırasında kendimi bazen altın madalya aldığımın hayalini kurabiliyorum. Final yarışmasını, podyuma çıkana kadar ki atışları, orada nasıl sevineceğim, kimler etrafımda olacak. Daha sonra kürsüye çıkmak, bunların hepsini hayal ediyorum. Daha çok düşündüğün için geceleri rüyama da giriyor.
Gençlere spora dair tavsiyen nedir?Herkes spor yapsın. Bunu boş vakitleri değerlendirmek için değil, spor yapıyorum, spora zaman ayırıyorum demeleri lazım. Böyle olması gerektiğini düşünüyorum.
Okçulukta bu aşamaya gelmek için kaç ok atmak lazım? Hedefe gidip tekrar doğruyu yapmak gerekiyor?70 metreye gidip geliyoruz. Geçen sene yaklaşık bir hesap yaptık. 70 metre gidip gelmek 140 metre yapıyor. Bu zamana kadar antrenmanlarda attığım oklar, antrenman sayısı, kabataslak hesapladık. Yürüdüğüm mesafe dünyanın etrafını 4,5 tam tur atmaya denk geliyor.
Günde 600 ok atıyoruz, 6 oktan atıyoruz 100 seri olarak. Bu günlük 14 kilometre yapıyor. Biri gidip okları getirse dediğim çok oluyor. Ben oturayım birisi okları alsın gelsin, ben de atayım, ne güzel.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.