Eliaçık: Mahalle baskısı gençleri kaçırıyor
Gazeteci Mehmet Taş'ın Maraş Gündem TV youtube kanalında canlı yayına katılan Tümkiad Kahramanmaraş İl Başkanı Muhammet Eli açık birbirinden önemli konularda fikirlerini söyledi.
Gençlere Türkiye'den gitmek istemelerinin ana sebepleri sizce neler yani? şeklinde soralan soruya şu şekilde cevap verdi.
Benim tam böyle ilgilendiğim araştırmalar yaptığım gençlerle sürekli bir araya gelip onların bu sorunu nedir ve çözüm nedir diye sorular sorduğum en önemli konulardan bir tanesi.
Yapmış olduğum görüşmeler, araştırmalar neticesinde gençlerin sadece yüzde beşlik bir kısmının maddi yönden gitmeyi istediğine şahit oldum. Avrupa'yı gidip görmek, kendini geliştirmek ama büyük bir çoğunluğunun gitme ideali Türkiye'deki şu anda yaşam tarzında, özellikle yaşanılan baskılar.
Aile baskısı, mahalle baskısı dediğimiz baskılar maalesef gençlerin özgür birey olarak yetişmesine engel oluyor. Şimdi Mehmet abi, bu olaya şöyle bakalım.
Bundan yirmi yıl önce belki bir genç Maraş coğrafyası için konuşayım. Fazla genelleme yapmaya gerek yok. Maraş'ta hadi bizim aileden bahsedeyim.
Bir çocuk velakin baba ben senin dediğin işi yapmak istemiyorum. Ben şu işi yapacağım deseydi mümkünatı yoktu. Çünkü neden? Baba ne derse o. Özellikle yirmi yıl önce Kahramanmaraş'ta bir tane gencimiz çıkıp ya ben işte bale yapmak istiyorum gibi hani bir dans türünü yapsaydı sen bile olsan Mehmet abi çocuğuna izin verir miydin? Ama o ne oğlum öyle derdin? Meslek mi yok derdi? Ama şimdi günümüzde çok açık ve net konuşacağım. Belki bazılarımızın çok zoruna gidebilir ama ben de babayım. Benim de iki tane evladım var. Şu anda bizim çocuklarımız bırakın meslek ayrımını yönlendirmekte cinsel yönünü bile seçemiyoruz.
Bakın şu anda ne kadar çok çevremizde görüyoruz biz her gün erkek mi, kız mı, ne olduğu belli olmayan gençlerimize. Şimdi hal böyleyken biz bunlara baskı yaparsak ne olur Mehmet ab. Hepsini mi kaybederiz?
Kaybederiz. Bu ülke bu dünya ve şu andaki bu dönem maalesef on yıl önceyle bir değil. Şu andaki gençlerimiz kendinden çok emin.
Kafasına koyduğunu yapabilir. Hiç utanma yok. Yani utanma derken gayri ahlaki kısmında demiyorum. Hiç çekinme yok. Hiç çekinmez. Ağzına geleni pat diye yapıştırıyor mu? Evet. Yapıştırıyor. Kafasına koyduğunu yapıyor mu?
Yapıyor. On beş yaşına ya da on sekiz yaşına girdiğinde resmi olarak reşit olduğunda artık bana karışamazsın. Çok açık bir şekilde diyebiliyor mu ailesine? Çok daha erken yaşlarda şu anda daha geldi. Şimdi böyle hepsini
Geniş çerçeveden baktığımızda ne görüyoruz? Baskı. Yani ben çocuğumu, çocuğumun istediği şekilde değil, benim istediğim şekilde yönlendirmeye çalışıyorum.
Oysa ki bir de şu bakış açısıyla bakalım. Biz çocuğumuza sadece o şöyle şey yaparsan iyi, şöyle bir şöyle yaparsan kötü. Bak iyi ve kötü ve vicdanını şuraya vicdani melekelerin doğru yerleştirebilirsek insanlara kötülük yapmanın ne kadar yanlış bir şey olduğunu kul hakkına girmenin başka bir insanın kul hakkına girmenin ne kadar kötü bir şey olduğunu bunlara iyilik ve kötülük çerçevesinde değerlendirir eğer bilgi verirsek o zaman, o zaman her şey daha güzel olur.
Şunu yaptığında Allah seni yakar cümlesi yerine, aman oğlum, bak yaptığın o davranış, aman kızım, şu yaptığın şey arkadaşının kalbini kırdı.
Yazıktır, günahtır. Yarın bir gün sen de aynı duruma düşersin. Yapma, eyleme. Bunu bu şekilde dinle, şu şekilde yapsan daha iyi olurdu. Hadi gel gidelim birlikte özür dileyelim mantığı gibi. Hani ben en basit tabiriyle konuşuyorum. Evet, evet. Biz öncelikle her şeyden önce etnik kimliğimizden önce dini kimliğimizden önce sağcılığımızdan, solculuğumuzdan yere batsın zaten o kavramlarda. Hepsinden önce insan. Insan olabilmemiz gerektiğini vurgulamamız gerekiyor. Bakın son özellikle son son dönemlerde maalesef aşırı bir ayrıştırma yaşıyoruz.. Işte bir de Z kuşağı, Y kuşağı, X kuşağı, şu kuşağı, bu kuşağı ayrıştıkça bölünüyoruz.
Mehmet abi bunun tek çözümü var. Öncelikle insanlara bir görgü, nezaket eğitimleri verilerek bunlar Okullarda neden yok zaten onu da anlamıyorum
Bu eğitimle verilerek ne olursa olsun bir insanın karşısına geçtiğinde bir gülümsemenin karşındaki insanda kötü enerjiyi alacağını insanlara öğretmemiz gerekiyor. Gençlerimize öğretmemiz gerekiyor.
Maalesef ve maalesef ben mahalle baskısı, aile baskısının gençlerimizi bulunduğu konumlardan itibaren bunalıma soktuğunu ve bu yüzden de bu ülkeden kaçmak istediğini çünkü onlar Avrupa'da her şey güllük ve gülistanlık olarak gösteriliyor.
Canı istediği zaman arkadaşlarıyla gezebiliyor. Işte öyle gösteriliyor. Bakın, Sosyal medyada öyle bir algı da var. Evet. Yani Avrupa'ya gittiğinde o çocuk kafası estiğinde gezecek, tozacak, yapacak, tatil yapacak. Çünkü onlar bize lanse edildi.
Ama öyle değil. Öyle değil tabii. Çalışmak zorundayım. Bu görevde kime düşüyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.