Adnan GÜLLÜ
40 PARALIK ADAMLAR
Toplumumuzda çok kullanılan bir sözdür. "Kaç paralık adam ki" Sanki adamlığın ölçü birimi paraymış gibi. Parası olana beyefendi denir. Parası olmayan adam bile değildir. Yaşlılar daha iyi bilir. Eskiden öğrenciler de parayla değerlendirildi. "40 paralık adamlar" denilirdi. Eylem yapan, hakkını arayan öğrencinin genel adıydı bu. "40 paralık adamlar" Peki, neden 10, 20, 30 değil de, 40 paralık adamdı öğrenciler?.
Cumhuriyet öncesi İstanbul’da tramvay taşımacılık hakkını Belçikalı bir şirket elinde tutuyordu. Cumhuriyet ilan edildiğinde artık özgür bir ülkedeydik ve ülkemizde iş yapan bütün o yabancı firmalarla Cumhuriyet Türkiye’si ile bir kez daha masaya oturdu.
Denildi ki ; “Artık o dönem bitti, artık karşınızda özgür ve bağımsız bir ülke var. Yeni yapılacak şartnamelere benim de koyacaklarım var, benim de dediklerim olacak. Sadece sizin dedikleriniz değil! Bizim de artık haklarımız var. Türkiye Cumhuriyeti ile yeniden anlaşmak isteyen, şartlarımızı kabul edecek, etmeyenler bu masadan çekip gidecek !”
Ardından İstanbul’da tramvay taşımacılık hakkını elinde bulunduran Belçikalı şirketin önüne şartlar konuluyor. Şirket konulan tüm şartları kayıtsız, şartsız kabul ediyor. Bu şartların içinde yer alan maddelerden birisi de; tramvaya binen yolculardan öğrenci kimliğini gösterenlerin tam bilet ücreti değil yarım bilet ücreti ödeyeceğidir. Belçikalı şirket bu şartı da kabul ediyor. İstanbul’da tramvaya binen öğrenciler artık kimliklerini göstermeye başlıyorlar.
Ancak Osmanlı döneminde her istediği yapılan Belçika şirketi sorun çıkarıyordu. Öğrencilerden de tam bilet parası, yani 80 para istiyordu. O yıllarda tam bilet seksen para, öğrenciler için ise yarım bilet parası yani kırk para… İşte kırk paralık adam lafı da tam oradan geliyor… Bazı kendini bilmez sözde insan müsveddeleri birilerini aşağılamak için söyler ya” O kim oluyor kırk paralı adam” oysa kırk paralık adam öğrenci demektir. Okuyan, aydınlanan insan. Hele ki bu 40 para hakkı için Cumhuriyetin kazanımlarını geri çevirmeyen, savunan insan demektir.
Ancak kraldan daha çok kralcı olan bir biletçi bir gün; “Ben öğrenci kimliği, emir filan anlamam. Herkes aynı ücreti ödeyecek. Tam para ödeyecek!” diye direterek öğrencilerden tam bilet ücreti alamaya çalışıyor. Bir öğrenci ; “Hayır diyor, hayır… Siz kendinizi nerede sanıyorsunuz. Burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bizim de haklarımız var. İmzaladığınız o anlaşmaya göre bu kimliği gösterdiğim için tam ücretin yarısı kadar ücret ödemeliyim” diye biletçiyle münakaşa ediyor. Münakaşanın ardından büyük olaylar yaşanıyor tramvayda. O sırada Belçikalı şirketin sahibi ve yetkilileri de tamir işçilerinin başında durmaktadır. Öğrenciler tramvaydan aşağı indirilmeye zorlanıyor, direnenler ise o işçilerle şirket yöneticileri tarafından dövülmeye başlanıyorlar. Üstelik bunla kalsa iyi… Kalabalığın içinden iki el silah sesi geliyor… Herkes kaçışıyor ve 40 paranın neden olduğu ilk öğrenci eyleminden geriye, yerde kanlar içinde yatan iki öğrenci ile eli silahlı bir polis kalıyor.
Bunun üzerine Belçikalı şirket, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne geliyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Sansaryan Handa’dır o yıllarda. (Cumhuriyet’ten önce Sansaryan Han, işgal kuvvetlerinin ana kumanda binasıydı, Sirkeci’de) Bu olaylardan sonra, Belçikalı şirket diyor ki; “Bu öğrenci milleti tramvaylarda sorun çıkartıyor, kavga çıkartıyor, anarşist bunlar… Her tramvaya birer memur koyun.” Diye şikayette bulunuyorlar. Hem suçlular, hem de güçlüler. Ve ne gariptir, ne acıdır ki Belçikalı şirketin bu isteği kabul ediliyor ve her tramvaya birer sivil polis memuru konuluyor.
Ancak olaylar bitmiyor, öğrenciler haklarını savunmakta kararlı. Tarih 15 Kasım 1924' te İstanbul Tıp Fakültesi öğrencilerin önderliğinde, ilk toplu eylem kararını alıyorlar. İstanbul’daki bütün öğrenciler; o gün, duraklardan tramvaya binecek ve biletçiye kırk para uzatacak. Eylem bu… Bu kadar, başka da ne olabilir ki zaten… Cumhuriyetimizi, geleceğimizi emanet ettiğimiz, hele ki okuyan üniversite öğrencisinin eylemi bu. Barışçı ve demokratik bir refleksle ortaya konan ilk öğrenci eylemi olarak, tarih arşivlerinde yerini alıyor. Eylem günlerce itiş kalkış şeklinde devam ediyor. Sonun da Belçika şirketi pes diyerek, öğrencilerin isteklerini yerine getirmek mecburiyetin de kalıyor. Böylece eylem öğrencilerin lehine sonuç vermiş oluyor. Artık tramvaylarda öğrenci bileti tam biletin yarısı olacaktır, yani 40 para.
Biliyor musunuz hala günümüzde bu yasa uygulanmaya devam etmektedir. Bugün toplu taşımalarda öğrenci kimliğinizi gösterip indirimli ücreti ödüyorsunuz ya; Cumhuriyet O’dur işte… Ama bunu bugüne kadar kaç öğrenci biliyor ki? Kaçınız bundan haberdarsınız?
Not: Sunay Akın’ın anlatımından faydalanılmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.