Dr. Ali Akben
Ah vefa vah vefa…
Değerli okurlar vefa sadece bir semtin adı olarak algılanmaya devam ettiği sürece dünyamız giderek çirkinleşip yaşanmaz hale gelecek. İnsanı kemâle götüren onlarca değerlerden belki de en önemli sıfat vefa desem yanılmam.
Günümüz insanı bugün düne göre gerçekten büyük dünyalık nimetlere kavuşmuş olmasına ve bir eli yağda bir eli de balda tabirine uygun yaşamasına rağmen mutsuz. Bir o kadar da umutsuz. Paranın satın alabileceği sayısız nimetler içerisinde vefa yok mesela. Mutluluk, muhabbet, umut gibi kavramları da parayla satın alamıyoruz.
Birçok insan eşinden dostundan ve hatta hiç ummadıklarından görüp ah vah ettiği vefasızlık örnekleri ile giderek daha betbaht ve bencil olmaya doğru hızla yol alırken arayıp da bulamadığı vefayı bazen birden karşısında gördüğünde hem mutlu hem şaşkın ve hem de oh be diyor. Tıpkı benim geçen günlerde yaşadıklarımda olduğu gibi.
Geçtiğimiz ayın sonunda bu sene üçüncüsü yapılan yaratılış sempozyumu için Iğdır üniversitesinin daveti ile bu ilimize gittim. Üçüncü göz olarak bilinen beynimizdeki en küçük organın yaratılış ve hikmeti ile ilgili sunumumdan sonra bu ilimize bağlı Aralık ilçesine günü birlik bir ziyaretim oldu.
Ziyaretimin ana gayesi 37 yıl önce bu ilçemizde hükumet tabibi olarak çalışmışlığın nostaljisini yaşamak. Bu günlerden o günlere gidip meslek hayatıma ilk başladığım bu şirin küçük ve güzel ilçemizden izlenimler edinmek.
37 yıl önce üç vasıta ile ancak bir tam günde gidebildiğim Aralık ilçesine birkaç saat gibi kısa bir sürede gidebildiğim günleri görerek bu günlere bizleri getiren devletime ve idarecilerime vefalı olmam gerektiğini bir kez daha anladım.
O yılların daracık bozuk satıhlı yolları, yerini çift şeritli duble yollara bırakmış. Yol boyu tek tük görülen eski püskü araçlarda, yerini vızır vızır geçen son model araçlara bırakmış. İlçemizin nüfusu o zaman 2000 iken bugün 6000 olmuş ama küçük ve şirinliiğinden zerre kadar bir kaybı olmamış. Şimdi esas meseleye geleyim.
Nerede ise 40 yıl olmuş beni kim tanır bilir ki diye birazda tereddütlüydüm yol boyunca. Daha ilçenin girişinde birkaç insan hemen beni tanıdı ve tabi sarmaş dolaş duygulanmamak elde değil. Benim hatırlamadığım hatıralarla o yıllara kolayca gidişimi sağlayan bu dostları unutmak mümkün mü? Buna vefa demezsek ne deriz.
Sohbet muhabbet derken toplaşan epey bir eş dost o günlerin hafızalarımda tozlanmış anılarını parlatarak beni ziyadesi ile mutlu eylediler. Ah vefa diyerek arayıp dururken, hemen yanı başımda bulduğum vefanın bu kadarı da olurmuş der oldum.
Bitmedi tabi anlatacak çok hatıra ve anı tazelemesini saatler içerisinde yaşadım. Tamamen doğal hiçbir yapmacıklığı olmayan bu vefa timsali insanlara kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.
11 KASIMIN ÖNEMİ
Milli ağaçlandırma günümüz hayırlı olsun diyorum. Yeşil ve ağaç düşmanlarının sevmeyeceği bir karar alarak güzel ülkemize bu güzel hizmeti de kazandıran cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum.
Başkanın sık söylediği ve tekrarlattığı bir sloganı hatırlattı bu karar bana. . Yaparsa Ak parti yapar. Gözleri kör kulakları sağır ve dilli şeytanlar hariç bu hizmet milletimizin kahır ekseriyetinin katkıları ile amacına ulaşacak ve bizden sonraki nesillerin katkısı olanlara rahmet okumasına da vesile olacaktır.
Evet, akıl sahipleri nereden nerelere geldiğimizi görerek eser bırakmada kendini egale eden başkanının arkasında dim dik durmaya devam ediyor. Devam da edecek. Gezi zekâlı kaz kafalılar inşallah bu hayırlı hizmeti sabote etmezler.
Yedi düvelle içerde ve dışarda durmadan dinlenmeden mücadele eden başkanımıza Allah hayırlı ömürler nasip eylesin.
Bu günlük de bu kadar.
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.