Mehmet YÜZBAŞIOĞLU
Ahde Vefa Göstermek…
Ahde Vefa‘nın ne anlama geldiğini öğrenmek için internete girdim.Bu konuda Hz. Ömer in adaletinin örnekliğinden bahsediliyor.
Ancak günümüzde Ahde vefa’nın farklı açılımları var. Bilimsel yanı olmasa da; yapılan iyiliği unutmayan, iyilik yapanının her zaman arkasında duran, satmayan veya arkasından konuşmayan, algısı, ön planda.
Bizler başında bulunduğumuz gazete adına, kim olursa olsun bize gösterilen iyiliğin hep arkasında durduk. Durmaya da devam ediyoruz.
Diğer taraftan, bu güne kadar kişi hak ve özgürlüklerine ön plana çıkartarak hiç kimseye; din,dil, ırk, cinsiyet, siyasi ve felsefi düşüncelerinden dolayı da farklı davranmadık. Hak, hukuk ilkelerine, temel insan hakları ilkelerine sadık kaldık.
Ülkemizin, ilimizin ve insanımızın geleceğiyle ilgili olumsuz haber yapmamaya özen gösterdik.
Bundan sonrada aynı prensiplerimizle devam etmeye kararlıyız.
Makamların kimseye baki olmadığını biliyoruz. Örneğin, 7 Haziranda yapılacak milletvekili seçimlerinden sonra AK Partinin kurucularından Bülent Arınç Bey bile o makamda olmayacaktır.
Bu gün yıllarca memleketin kaderini yönlendirenler ya bu dünyada yoklar ya da bir köşede oturuyorlar...
Yarım asır boyunca Parti Genel Başkanı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapan Sn. Süleyman Demirel bile köşesine çekildi.
Ülkesi için, milleti için ve ili için taş üstüne taş koyan kim olursa olsun ona saygı duyarız.
Çünkü fıtratımızda saygı ve ahde vefa vardır.
Ama herkesten Ahde -vefa beklemek de ne kadar doğru bilinmez. Bilinen tek şey, eğer karşımızdakini tam anlamadan, dinlemeden, yalakalık yaparak, yanımızda yer alanlardan elbette destek beklenemez. Beklersen de sonuç olarak hayal kırıklığı…
Günümüz şartlarında bir kısım insanlarda ahde vefa gibi bir özellik giderek önemini yitirmiş durumda.
Kahramanmaraş yerel siyasetine baktığımızda, daha 30 Mart 2014 seçiminden önce, bazı siyasi aktörlerin yanından hiç ayrılmayan insanların, şimdi bir başkasının yanında olduklarını görünce hayrete düşüyoruz. Birlikte ekip olup yola çıkmış insanlar, yolda arkadaşlarını terk etmemeliler.
Ediyorlarsa,burada bir yanlışlık var demektir.
İnsanlar birbirlerini ya iyi tanınmıyor, ya da, peşinde koştuklarına inanmıyorlar. İnsan inanmadığı birisine güvenemez ki… Güvenmediği ile de yola çıkamaz ki. Bir mücadeleye girişemez ki…
Süleyman Demirel’in ünlü bir sözü var: “Gün, bu gün, saat bu saat…” Bu yeri ve zamanı geldiğinde konuşulur.
Bazı insanlar, bir bu yanda bir o yanda olmayı, nasıl içlerine sindiriyorlar?
İnsanının, dostunu düşmanını iyi analiz etmesi yani; sapla samanı birbirinden ayırt etmesi gerekir.
Yıllarca siyasetin en önemli makamlarında yer almış, birçok siyasetçiyi, Trabzon caddesinde tek başına dolaşırken görmek mümkün.
Bunlar, yıllarca burnundan kıl aldırmazlar. Tüm alışverişlerini de Ankara’dan yapan zatlardı.
Bunlar, popüler oldukları yıllarda hep insanlara tepeden bakmışlar ve hiç değer vermeyen zatı şahanelerdi.
Ne yazık ki hayat, çok adil mi desek yoksa çok acımasız mı desek, yeri ve zamanı geldiğinde onu yalnızlaştırarak en büyük cezayı kesiyor. Yükseklere dostlarının omuzlarında çıkanlar, geri dönüşlerinde de onlarla tekrar karşılaşacağının hesabını yapmalılar. Para biriktirdikleri kadar, dost da biriktirmeliler ve dostlarına da vefalı kalmalılar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.