M.Fatih ERDOĞAN
Anma Günleri
Hayatımıza anlam katan kişileri ve günleri unutmak istemeyiz. Bu sebeple üzerlerinden yıllar geçse de vakti geldiğinde küçük bir programla anmaya/hatırlamaya çalışırız. Yaygın olarak doğduğumuz, nişanlandığımız, evlendiğimiz ve hayatımızı yitirdiğimiz günlerdir bu günler.
Dünyaya gelmemize izin veren, bizlere can vererek belli bir süre yaşam sürmemize imkân sağlayan Cenabı Hakka, Yüce Yaradan’a her an şükrümüzü göstermeliyiz. Bu olaya vesile olan Annelerimize, babalarımıza ve sevgili eşlerimize teşekkürlerimizi sunduğumuz günlerdir bu günler.
Dün, geçtiğimiz Pazar günü, kahvaltı yapmak için bir araya toplandığımız esnada ev halkı, çocuklarım ve eşim elimi ve yüzlerimi öperek Babalık Günümü kutladılar. Küçük ama beni mutlu eden hediyelerini sundular. Öyle sevindim ki anlatamam… Her zaman ki ciddi duruşumu sürdürmeye çalışarak, ‘ne gerek var bunlara’ desem de yapılanlardan çok mutlu olduğum, sevindiğim gün gibi belliydi. Allah Onlardan razı olsun. Allah onları üzmesin. Eminim Pazar günü çok evde yaşananlar aynıydı…
Demokrasinin Kıymeti
Kardeş Mısır Devletinin ve Mısır Halkının seçilmiş ilk ve tek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin hayatını kaybettiği haberine çok üzüldüm. Mekânı Cennet olsun inşallah. Bundan sonra sevenleri tarafından ‘Demokrasi Şehidi’ olarak anılacaktır. 2012 yılında Mısırda yapılan 5. Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın çoğunluğunun(% 52) oyunu alarak Cumhurbaşkanı seçilmişti. Siyonist İsrail, Emperyalist Amerika ve Avrupa Ülkeleri ve elbette Hıristiyan Âlemi bundan büyük rahatsızlık duymuştu. Mursi’ye arzuladığı gibi Hükümet olma imkanı tanımadılar.
03 Temmuz 2013 tarihinde içerdeki hainler ve dışarıdaki İslam ve Demokrasi düşmanları elbirliği ile bir darbe yaptılar. Halkın çoğunluğunun oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanını derdest ederek hapse koydular. O Müslüman yürek şahsına, sevdiklerine, ülkesine ve dinine yapılan hakaretlere ve eziyetlere ancak altı yıl dayanabildi. Mursi dün hayatını yitirdi. Tüm İslam Âleminin başı sağ olsun.
Mısır da yaşananlar bizler için elbette sürpriz olmadı. Daha önce hem ülkemizde hem de diğer Müslüman ülkelerde yüzlerce kez yaşandığını biliyoruz. Bu nedenle yeise kapılmanın bir anlamı yok. Dünyayı daha yakından takip etmeli ve yaşananları daha iyi yorumlamalıyız. Daha dikkatli davranarak yaşanacakları daha doğru tahmin etmeliyiz. Musibet gelmeden önce görmeli ve tedbirlerini almalıyız. Demokrasimizin kıymetini bilmeli ve ne pahasına olursa olsun sahip çıkmalıyız.
İçerdeki birliğimizi ve beraberliğimizi bozmamalıyız. Bir birimizi çok ama çok sevmeli ve bir birimize saygı duymalıyız. Ucuz heveslere kapılmadan, yangından mal kaçırmadan, yaşanan sıkıntılardan yararlanarak kamunun malını çalmadan, kul hakkı yemeden/yedirmeden devletimizi idare edenlerin yanında olmalıyız. Popülist düşüncelerden ve uygulamalardan uzak durmalıyız. Kaybettiğimiz ve kaybetmeye başladığımız tüm değerlerimize sıkı sıkıya bağlanmalıyız. Dinimizin ve Örfümüzün emrettiği yaşam biçimine mutlaka geri dönmeliyiz. İsraftan, gösterişli ve debdebeli yaşamdan, kul hakkı yemekten ve yedirmekten, gıybetten, dedikodu yapmaktan ve başkalarına iftira atmaktan mutlaka uzak durmalıyız.
Günlük yaşantımızı hak ve hukuk kurallarına göre düzenlemeliyiz. İkili ilişkilerimizi saygı ve görgü kurallarına göre yürütmeliyiz. Adab-ı Muaşeret kuralları dediğimiz kurallar manzumesini günlük yaşamımıza hâkim kılmalıyız.
Bu temennilerin gerçekleşebilmesi için gerekli olan bilgi ve belgeler çok şükür ki bende ve 40 yaşının üstünde olan şehirli, milli ve muhafazakâr düşünceye sahip tüm vatandaşlarımızda da var. Yeter ki ‘Milli ve Muhafazakâr yaşam biçimi’ hayata hâkim kılınmak istensin. Binlerce öğretici var elhamdülillah...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.