M.Fatih ERDOĞAN
Mehmet Doba’nın Anısına
Bugün ‘01 Ekim 2021 Cuma günü geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Mehmet DOBA (DOBOĞLU) kardeşimin ölüm yıldönümü.’ Hep pozitif düşünen, sürekli gülümseyen, sıkıntılarını etrafına hiç belli etmeyen, sevincini paylaşırken ölçüyü kaçırmayan, ifrat ve tefrite düşmeyen eğitimci, yazar, gazeteci kardeşime Cenab-ı Allahtan bir kez daha rahmet ve mağfiret diliyorum. Kederli ailesine, dost ve akrabalarına tekrar baş sağlığı diliyorum.
Merhum Mehmet DOBA kardeşim bir köşe yazısında Cenabı hakkın nelere kadir olduğunu, gönülden istenilen hayırlı işlerin tecellisinde duanın ve samimi gözyaşlarının ne kadar etkili olduğunu kaleme almış. Bu köşe yazısını Sizlerle paylaşmak istedim. Umarım beğenir ve sonunda Allah rızası için, Mehmet DOBA ve tüm geçmişlerimizin ruhu için bire Fatiha okursunuz inşallah. Buyurun Merhum Doba’nın köşe yazısını okuyalım.
Bir Doktorun Hikâyesi
Aslında bu hikâyeyi uzun bir zamandır sizlerle paylaşmak istiyordum. Bugüne nasipmiş! Hayatın birçok alanında böyle ilginç hikâyelerin olduğuna inanıyorum. Çünkü yeri ve göğü yaradan Allah kuşkusuz her şeyin sahibidir. O ne isterse yapar. Ol dedi mi olur. Çaresizliğin, imkânsızlığın ve umudun tükendiği anda bile O ne derse olur.
Pakistanlı doktorun hikâyesi de aslında umudun tükendiği noktadır. Hasta torunu için dua eden ve Allah’tan başka kimsesi olmayan yaşlı bir kadının yaşadığı yer, şartlar, doktorun evine gitmesi yeri ve göğü yoktan yaradan Allah’ın büyüklüğünü ve kudretini gösteriyor.
“Dr. İşân Hüseyni, Pakistanlı idi. Yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası bir konferansa gidiyordu. Uçağa bindi. Ancak havada bir arıza olmuş ve yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı. Bir sonraki uçak 16 saat sonra kalkacaktı. Sinirlendi ve o toplantıya muhakkak yetişmem lazım. 16 saat bekleyemem diye sinirlenerek bağırıp, çağırıyordu…
Görevliler gideceği şehrin 6 saat uzaklıkta olduğunu ve isterse araba kiralayarak gidebileceğini söylediler.
Acele yola çıktı ama aksilik bu sefer de yolda şiddetli yağmurdan göz gözü görmez olmuş ve selden dolayı araç gidemez olmuştu. Yol kenarında eski bir evin kapısını çalıp hızla içeri girdi. Yaşlı bir kadın içeride oturuyordu. Süratle ona telefonu verir misin telefon etmem lazım! dediğinde kadın tebessüm ederek dedi ki: Görmüyor musun evladım ne telefonu. Burada ne telefon ne de elektrik var. Geç otur, az dinlen ve az yemek ye çay iç. Sonra düşünürsün bu işleri.
Dünya Dua Üzerine Kurulmuş Derler Ya
Doktor çaresiz az ısınarak yemek yedi ve çayını yudumlarken yaşlı kadın namaz kılıp uzun uzun dualar etti. Dikkatle baktığında kadının bir beşiği salladığını ve beşikte çok küçük bir bebeğin hareketsiz durduğunu gördü.
- Kimin bu bebek anacığım? Hayırdır bu kadar uzun ağlayarak dua ettin.
- Hem annesi hem de babasından yetim olan torunumdur. Ağır hastalığı var. Bölgedeki hiçbir doktor çaresini bulamadı.
Dediler ki: İşan Hüseyni adlı bir doktor var. Çaresi ondadır. Ancak çok uzakta olduğundan birkaç gündür Allaha dua ediyorum ki Allah bu bebeğin işini kolaylaştırsın.
Doktor Hüseyni ağlamaya başladı: “Kalk anacığım. Allah senin duanı kabul etti. Senin duan yıldırımlar çaktırıp uçağı yere indirdi. Seller akıttı ve sonunda beni size ulaştırdı. Dr. İşan Hüseyni benim. Allah’ın kullarına böylece isteğini ulaştıracağına kalpten iman ettim. Bütün yollar kapanınca yeri göğü yaratana sığın. Kalbin Ehlibeytten ayrılmasın…”(Kay. Hüseyin Bahar)
Ol Deyince Olduran
Kabul etmek gerekir ki, böyle tevafuklar her zaman olmaz, çünkü bizler yürekten istemeyi unuttuk, zayıf bir iman ile hayat yolculuğumuz devam ediyor. Aslında daha bilmediğimiz böyle çok hikâyeler vardır. Duymuşsunuzdur, çocuk 7. Kattan düşer ve kılına bir ziyan olmaz, mucize der geçeriz…
Evet, öldürmeyen Allah, sebepleri yaratır. Bizde ona tevafuk der geçeriz. Peki, nedir bu tevafuk: “İki şeyin birbirine uygun ve denk gelmesi demektir. Hususi olarak tesadüfe verilme ihtimali olmayan ve arkasında İlâhî bir kasıt ve iradenin varlığı hissedilen denk gelmelere tevafuk deniyor.”
Değerli dostlar Allah(cc), her şeyi bilen, gören, ilmiyle kuşatan, ol deyince de oldurandır. O’nun istemediği hiçbir şey olmaz, olmasını istediği zamanda bu hikâye de olduğu gibi, dağın başına doktoru gönderip, şifa verendir…
İşte Ramazan ayının ortasına geldik, bütün hata ve kusurlarımıza tövbe edip, onun ipine sımsıkı sarılalım, dertlilere deva dileyip, birlik olalım. Allah Külli Şeyin Kadir’dir. Yeter ki biz cüzi irademizi, O Külli İrade Sahibine yani Rabbimize dayayalım. Bu sıkıntıları gidermesi için ona dua edelim…”
Can dostum Eğitimci, yazar, araştırmacı gazeteci Sayın Mehmet DOBA yazısını; “her işimizde Allah’ın rızasını arayalım, sıkıntılarımızın giderilmesi için Rabbimize dua edelim” diyerek bitirir.
Sayın Mehmet DOBA(DOBOĞLU), Biz Senden razıyız. Haklarımızı bir kez daha helal ediyoruz. Allah da Senden razı olsun. Nurlar içinde yat güzel kardeşim benim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.