Prof. Dr. Ahmet Kıymaz
Bacanak Olalım!
O, "ol" demesiyle her şey mümkün...
İnsana; sadece sebepler, vasıtalar aramak düşüyor. Sebepler, vasıtalar insan içindir.
***
6 asır hüküm süren, beylikten devlette, devletten imparatorluğa geçişin öyküsü ve öykünün başlangıcı...
Özü yaşamada ihlas, sözü söylemede kemâlât, adaleti yansıtmada düzlük, yüreklere merhameti ve sevgiyi nakşetmede berraklık, dostluk, sırdaşlık ve kucaklama...
Sır, buradadır...
Sır, bütün bu nitelikleri yüreğinde, beyninde capcanlı tutmasını bilmiş, yaşamış ve yaşatmış insanların varlığıdır...
Sır, "Ötelerin ötesini arayan ve bulan" insanların kenetlenmesidir...
Sırra erenlere, sırrı koruyanlara, sırrı gelecek nesillere taşıyanlara ne mutlu...
***
Oğuz Han, ötelerin ötesinden aldı ve oğullarına miras yoluyla devretti. Bilge Kağanlar, Tuğrul ve Çağrı Bey'ler, "var olma" özünü yüzyılların ötesinden yüzyıllar sonrasına taşımakla kendilerini görevli bildiler. Oğulları Alpaslan, mührü perçinledi ve tapu senedini Malazgirt'le imzaladı. Kılıçaslanlar, tapu senedini lekesiz ve tertemiz sonraki oğullarına devretti. Süleyman Şah, Ertuğrul Gâzi ve nihayet Osman Gâzi ile ulu bir çınarın doğması için sebepler oluştu. Her biri ayrı birer sebepti, vasıtaydı. Ve her bir sebep de başka sebeplerle beslendi, desteklendi, güçlendi.
***
Osman Gâzi, Dursun Fakih (Fakı) ikilisi, bu sebeplerden biridir. Her ikisi de Ertuğrul Gâzi ile Şeyh Edebalî tedrisatından geçti. Her ikisinin de kayınbabaları Şeyh Edebalî oldu.
Biri; cengaver, alp, celalli ve âdil lider. Diğeri; fıkıh, hadis ve tefsir âlimi bir eren.
Biri; ufuklu, ferasetli siyaset adamı ve asker. Diğeri; sofiyâne edeple bezenmiş bilge, gönül gözlü bir veli.
Biri; Bilecik ve İznik havalisi Fatih'i, Selçuklu Uç Beyi. Diğeri; Uç Beyliği'nin manevî mimarı, ilk şeyhülislam'ı, bağımsızlık hutbesini ilk okuyan bilgesi...
Ve her ikisi de Şeyh Edebalî'nin damadı. Yani, her ikisi bacanak...
6 asır cihana hükmeden Osmanlı'nın güçlü temeli, bu iki bacanakla atıldı. Biri, DEVLET; diğeri DEVLETİN EBED MÜDDET YAŞAMASINI sağlayan hasletti...
***
Bin yılların ötesinden getirilen maya, öyle sağlamdı ki; bu maya, bu ikilinin sayesinde öyle güçlendirildi ki; sonraki yüzyıllarda hiçbir kasırga, hiçbir istilâ, hiçbir gaflet, hiçbir ihanet bu mayayı bozamadı. Sadece, sendeletti, tökezletti, sarstı... Cihanşümûl Devlet Anlayışı ve İlâ-yı Kelimullah'tan uzaklaştıkça, mayanın özünü yaşama ve yaşatma gayreti azaldıkça zayıfladık ve sonunda zahiren devletimiz çöktü. "Bizden gibi görülen, gerçekte bizden olmayanlar"; devletimizin siyasetinde, ticaretinde, toplumsal hayatında yetkin oldu. Lâkin, milletimizin öz mayası bozulmadı, bozamadılar. Yeni bir isimle, o maya, yeniden ihya buldu. TÜRKİYE CUMHURİYETİ...
***
Artık yeni Osman Gâziler, yeni Dursun Fakihler kendini göstermeye başladı.
Bir tarafta; " Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır." diyen ATATÜRK...
Diğer tarafta; "Kalesinde düşman bayrağı dalgalanan bir yerde Cuma namazı kılınamaz." diyen Sütçü İmamlar; bir elinde Kur'an-ı Kerim, diğer elinde mavzer bulunan "İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, din ve devlete ihanettir, vatana karşı işlenen suçların, Allah ve tarih önünde affı imkansız ve günahtır." diyen Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendiler; Fransız ve Ermeni işgali karşısında candan, yârdan geçen ve Urfa'nın "ŞANLI" payesi almasında büyük yararı bulunan Hacıkâmilzâde Mustafa Efendiler ve daha niceleri...
***
Maya, yine o mayadır...
Bilge Kağan'da, Alpaslan'da, Ertuğrul Gâzi'de, Osman Gâzi'de, Şeyh Edebalî'de, Dursun Fakih'de, Geyikli Baba'da, Piremir Baba'da, Karatekin Gâzi'de, Billur Baba'da, Toprak Baba'da, Sarı Baba'da bulunan maya, aynı mayadır.
2019 yılının arefesinde; o mayanın, o özün tekrar canlanma zamanıdır.
TÜRKLÜK GURUR VE ŞUURU ile İSLÂM AHLÂK VE FAZİLETİnin tekrar ihya bulma zamanıdır. Söylemden, içi boş nutuklardan öte; ihlasla, bilinçle ve yüksek ferasetle millet düzeyinde yeniden silkinme zamanıdır.
"Bacanak" olma zamanıdır. Osman Gâzi ile Dursun Fakih ikilisi gibi bacanak olma zamanıdır. Devletimizin ve ülkemizin daha güçlenmesi, milletimizin daha refah içinde yaşaması için gayretlerimizi birleştirme, daha uyanık, daha ufuklu ve daha ferasetli olma zamanıdır.
"Bu memleket; tarihte Türk'ü, hâlde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak kalacaktır." diyen atamıza borcumuzu ödeme zamanıdır.
"İlâ-yı Kelimullah" ideali ile canlarını teslim eden milyonlarca şehit vatan evladına şükranlarımızı sunma zamanıdır.
İslâm'ın son kalesi ve son umudu Türkiye'yi şaha kaldırma; fettanlara, münafıklara, rantiyecilere ders verme zamanıdır.
FETÖ, PKK başta olmak üzere terör örgütleriyle hince ve sinsice ilişkili bulunanlara, riyakârlara ve sahte Müslümanlara haddini bildirme zamanıdır.
Liyakâtli, ihlaslı, ufuklu ve çalışkan insanların öne çıkması ve çıkarılması zamanıdır.
Zamanın değerini idrak edenlerin, tarihî kronoloji içinde milletimizin değerlerini ve ideallerini özümseyen, yaşayan ve yaşatanların zamanıdır.
Düşlediğim, yaşamak istediğim zamanlardan birinde olduğu gibi, Osman Gâzi ile Dursun Fakih arasındaki bacanaklık gibi, "Bacanak Olma" zamanıdır.
Selâm ve Saygılarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.