Batıda Kemalizm; Doğuda Apoizm

Türkiye Diyarbakır’dan gelen 13 Şehidin toprağa düştüğü mel’un saldırıyla sarsıldı. Milletimizin “yetti artık ama..” diye isyan ettiğini; haykırdığını duyar gibiyim.

Bu saldırının ve olayların bu seviyeye gelmesinde, suçu bir kesime yüklemek son derece yanlış olur. Daha doğrusu “Vay şerefsiz Pkk, askerlerimizi yine şehit etti.” diyerek sıyrılmak, kolaycılığa kaçmak olacaktır. Pkk’nın görevi zaten bu!

Elinde silah: “Ben Türkiye’nin düşmanıyım” diyor.

Ve bunu yıllardır yapıyor.              

Peki ev sahibinin, yani askerin ve hükümet edenlerin hiç mi kabahati yok?

***

Hükümet, bir taraftan “açılım” adı altında terör sorununa çözüm ararken, bir taraftan da gelen şehit haberleriyle, başta şehit aileleri olmak üzere vatanını-milletini seven herkesi üzüyor, kahrediyor.

Aslında her şey “Habur”la başladı. Üstlerinde örgütün paçavraları, otobüsün üzerine çıkan törör örgütü militanları hançer gibi saplandı milletçe bağrımıza. Şımarık ve küstah tavırlarla, daha şehitlerin kanları bile kurumadan kahramanlar gibi karşılanmaları çok acı koydu…

***

Daha sonra giderek artan sokak olayları.

İçleri yolcu dolu ateşe verilen belediye otobüsleri…

Yakılan yıkılan binalar, resmi daireler, bankalar, öğrenci yurtları, tokatlanan polisler…

Hepimiz hissetmedik mi kahpenin şamarını suratlarımızda!

***

Ve bütün bunlara “açılım” denen şu zıkkım yüzünden sessiz kalan, kalmak zorunda bırakılan polisler, kıs kıs gülen askerin içindeki Ergenekoncu kanat!

Taviz tavizi doğurdu gittikçe şımardılar, gittikçe dikleştiler, gittikçe itleştiler

Meydanı “boş” buldular!

Devlete ait iş makinelerini polislerin üzerine sürdüler!

Hep Kuzey Irak topraklarında Kandil yolunda görmeye alıştığımız, kollarında pazubandı takılı militanlar artık, Türkiye topraklarında Pkk adına yol kesip kimlik kontrolü yapıyorlar!

Güpegündüz adam kaçırıp, şantajla partisini değiştiriyorlar.

Seçimlerde sandık başlarına militan dikip tehditle, göz büyüterek oy topluyorlar! (Bizim askerimiz, bizim polisimiz o anda nerde ne iş yapar bilen söylesin!!??)

Askerleri kaçırıp yine Türkiye topraklarında saklıyorlar, üstelik bir de esir muamelesinden bahsediyorlar.

Eskiden, kaçırdıkları askerleri, Türkiye içinde tutunamadıkları için Kuzey Irak’a götürürlerdi. Şimdi ona bile “gerek” duymuyorlar!

Eskiden dağlarda, sarp arazilerde barınırlardı. Şimdi Diyarbakır’ın hemen yanı başındaki Fis Ovası barınma yerleri..Geçiş güzergahları!

Zaten son saldırının meydana geldiği araziye de bakarsanız, fiziki koşulların çok da zor olmadığını, hatta bir köyle bitişik olduğunu görürsünüz.

Ve şehit olan askerler can çekişirken gelen “Demokratik Özerklik” ilanı.

Şaka gibi değil mi?

***

Türkiye adım adım bölünmeye doğru gidiyor.

Başbakan’ın son açıklamalarının yansımaları, örgütün faaliyetlerine karşı yaptırımları ne olacak hep birlikte bekleyip göreceğiz.

Peki bir gün Türkiye bölünürse, askeriyenin içindeki “Pkk ile hep iş birliği içinde olduğu iddia edilen” Ergenekoncu kanat bu işe ne der?

Bence, Kemalizm’in Ak Parti iktidarı sayesinde hepten yok olup gitmesine göz yummaktansa, doğuda bir “Kürt Devleti” ve “Apoizm”le ortaklık yapmaya razı olmuşlardır bile.

Biraz daha açacak olursak:

Türkiye’nin bölünmesi demek Tayyip’in ve Ak Parti’nin sonu demek olacaktır. Ak Parti’nin sonunun seçimle gelmeyeceğini eşek olmadıklarına zaten anladılar.

Oturup, Kemalizm’in köküne “kibrit suyu” döken Tayyip’in (onlara göre) Türkiye’yi şeriat devleti ilan etmesini bekleyecek halleri de yok!

O halde tek seçenek Türkiye’nin bölünerek ve Ak Parti’nin de “Türkiye’yi bölen parti” olarak tarihteki yerini almasını sağlamak kalıyor.

Tabi Erdoğan’ında “II. Mihail Gorbaçov” olacağını yazalım bir kenara!

Siz Ergenekoncu olsanız hangisine razı olurdunuz?

Bölünmemiş; Türk’üyle, Kürt’üyle, Çerkez’iyle, Laz’ıyla ve bütün milletleriyle ideolojilerinden arınmış, gelir dağılımı eşit/yüksek, barış ve tam demokrasi içinde yaşayan, Dünya’da söz sahibi, lider, çağa yön veren bir Türkiye olarak yoluna devam etmesine mi?

Yoksa; Bölünmüş, küçülmüş, doğusunda Apoizm gibi kardeş bir ideolojiyle yaşayan, halkı sefalet içinde yaşamaya çalışırken yöneticilerinin sırça köşklerde yaşadığı, ama Kemalizm’i dimdik ayakta duran “3. Dünya ülkesi” olmasına mı?

Veyahut (Kürtler açısından bakıldığında) tam tersine mi?

***

Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veli KARALAR Arşivi