Abdullah  Şanlıdağ

Abdullah Şanlıdağ

Akif ve gönüllü Mısır sürgünü

"Arkamda polis hafiyesi gezdiriyorlar. Ben vatanını satmış ve memlekete ihanet etmiş adamlar gibi muâmele görmeye tahammül edemiyorum ve işte bundan dolayı gidiyorum’.” (Mehmed Akif Ersoy)

Millî Mücadele’nin fikrî arka planı İslam' dı ve hiçbir yapılanma da İslam'a muhalif değildi.

Mesela İslâm şâiri Mehmed Akif, Milli Mücadele yıllarında sohbet,vaazlarıyla katkıda bulunmuş bir şairdir. İlk mecliste Burdur'dan milletvekili seçilir. 1923'te kurulan 2. mecliste Mehmed Akif yoktur. Milletvekilliği sonrasında Akif'e maaş bağlanmaz. Bu da yetmezmiş gibi peşine hafiye (polis-jandarma) takılır. Akif de çareyi, Mısır'a gönüllü sürgüne gitmekte bulur. Abbas Halim Paşaya sığınır. Türkçe Kur'an Mealini Mısır' da yazar. Edebi, fikri çalışmalarına devam eder. 10 yıldan fazla durduğu Mısır' da hastalanınca tekrar İstanbul'a döner. Ailesi perişandır. Akif gibi bir İstiklal şairi, sırf, kurulan yeni düzene karşı muhalif olduğu için susturulur. Bizde zaten basın hiçbir zaman özgür olmadı.

Akif için "Sosyal inkılâpları kavrayabilecek bir ufuktan yoksun olduğunu” söyleyenler, asıl fikir ve ufuk yoksunudur. İslâm'ın men ettiği şeyleri yapmamak ufuksuzluk müdür? Samimi dindarlık, Akif üzerinden cezalandırılmış, yapılan devrimlerle İslam'a ait ne kadar müessese varsa yıkılmıştır. Akif de buna isyan etmiştir.

Nurullah Ataç gibi dinsizler ise Akif hakkında şunları söylemiştir: “Akif, muzır saydığım kanaatleri müdafaa ediyordu. Sevmezdim onun için. Hele onda fikir aramak, fikre hürmetsizlik olur. Şair sayılması hayli zor. Mahalle kahvesi hatibi..."

İmansıza bakın hele, Safahat'ın yazarına şair bile sayılmaz diyor. Din ve mukaddesat düşmanlığı bunların gözünü kör etmiş. 2. Meclisi kuranlar, Akif'in devrinin kapandığını iddia ederler. Akif, " irtica 906 koduyla gizlice takip altına alınmıştır. Milli mücadele yıllarında fikirlerinden yazılarından ve şairliğinden istifade edilen Mehmed Akif, yeni Türkiye için artık bir tehdittir.

Akif'teki vatan sevgisi aile sevgisinin üstündedir. Berlin camilerinde dahi Milli Mücadele için vaaz eden Akif'in kişiliği, şahsiyeti, ahlaki ve erdemli duruşu, şairliğinden büyüktür. Bir de Akif, özü ve sözü bir adamdır. İnandığı şeyi ondan söküp alamayacağınız gibi, inanmadıklarını da yaptıramazsınız.

Akif'e düşmanlık besleyenler, aslında İslâm'a açıktan saldıramayan münafıklardır.

Nihayet 1936 yılında hastalığı nedeniyle İstanbul'a dönen Mehmet Akif, artık bir siroz hastasıdır. Öyle ki hastalık ciğerlerine kadar sirayet etmiştir. 27 Aralık 1936 yılında Rabbine emaneti teslim eder. Elif gibi dosdoğru olan ve inandığı gibi bir hayat yaşayan Mehmed Akif'e rahmetle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Şanlıdağ Arşivi