
Dr. Mustafa Coşkun Kale
Olum Osman, Bu Ay-Em-Ef Ney Ay-Em-Ef ?
Rahmetli Mulla Memmed Emmi, Her zaman ki gibi eski Belediye'nin altında ajans vakitlerinde tıklım tıklım dolu olan, Köprübaşı'nın en büyük kahvesine televizyonu eyi göreceği bir masaya telaşla oturuverdi. Zira hayatı boyunca önceleri radyo şimdilerdeyse televizyon da hiç kaçırmadığı ajans başlamak üzereydi...
Mulla Memmed emmi yanında ki boş sandalyeye oturtacak kafa dengi biri için bir sağına bir soluna bakınırken ruh ekizi, çok güvendiği, yarı yaşında ki "Dibidik Osman" ını görünce, O'na "yanımda yer var !" işaretini verdiğinde, "davşan ğanı" çayları gelmişti bile...
Doksanlı yılların sonlarının Türkiye'si, döviz yokluğu, enflasyon, hayat pahalılığı, İşsizlik derken, siyasetinde acımasız çekişmelerine sahne oluyordu.
Eee ailelerde bile 'kör olsun yokluk' öyle değil midir ki ? Dolayısıyla Türkiye, dış borç çevirme için de, Üretime ham madde alımı için de dövize muhtaçtı. Uluslararası Para Fonu yani İMF heyetinin biri gelip biri gidiyordu. Gündemimizin en önemli maddesi Ay Em Ef'di.
Mulla Memmed, Cumhuriyetle yaşıt yaşına rağmen, günde en az bir, bazen iki defa Göksun'u bir baştan bir başa turalar, İlçede yaşananlardan da Angara'nın siyasetinden de haberdar olurdu. Rahmetli topluma karşı duyarlıydı, iyi yönetim O'nun en büyük idealiydi.
Demokrat Parti geleneliğinden geliyordu. O çizgide; Adalet Parti, Demokratik Parti derken iyi bir Doğru Yol Parti'liydi. Memmed Emmi'deki tüm bu öz verili davranış aslında; halkın yönetime katılımının sağlanması, yönetenlerin halkça kontrol edilmesi esasına, kısacası iyi işleyen demokrasi özlemine dayanıyordu.
Mulla Memmed emmiyle oturup çay içmişliğiniz varsa; size Türkiye'nin demokrasi tarihini bazen duygulu, bazen öfkeli anlatırdı. O anlattıkça ibret dağarcığınız genişler, demokrasiye olan özleminiz de artardı. Şimdi vatandaşlık bilinciyle, Ülke için karşılıksız yanıp-tutuşan, size öğüt verecek tecrübede, hoş görü sahibi, barışçıl böyle insan malesef kalmadı ki Göksun'da...
Mulla Memmed, ajansın başlıyor müzikali çalar çalmaz içinden "hayırlı haber ola !" dedikten sonra, şapkasını çıkarıp masanın üzerine koydu ve diz verdiği eliyle çayından bir fırt yudumladı. Haber özeti gene İMF heyetinin bilmem kaçıncı gözden geçirme için Ankara'da bulunan uzmanlar heyeti başkanının adıyla başlayınca; Memmed emmi de bir sıkıntı başlayıverdi. Bir sağına soluna baktı masada ki diğerlerinin duymasını istemeden, yanında ki Osman'ın kulağına "Olum Osman bu Ay-Em- Ef ney Ay- Em -Ef ? " diye fısıldadı. Zira bilse bilse kahvede bunu bilecek tek adam yanında ki Dibidik Osman'dı. Bunu der demez rahatladı Memmed Emmi. Nasıl rahatlamasın ki, aylardır içini kemiriyordu bu Ay-Em-Ef zıkımı için anlatılanlar doğrumuydu? Türkiye'nin kasası bunlara mı teslim ediliyordu ? Her bişete gene zam mı geliciydi ?
Dibidik Osman, Memmed Emmisini çok sever çokta sayğı duyardı. Bir batman ağırlıklı gocaman elini ağzından çıkanı Memmed Emmi dışında kimse duymaması için siper ederek.
- Ay-Em- Ef var yâ Emmi ?
- Eee !?
- Cücükçü... (fâlanı) bilin mi ?
- Hee eyi bilirim !
- Yaptıı işide bilin mi ? deyince; Memmed Emmi ayıpsar vaziyette eliyle ağzını kapatarak;
- Cücükçü mü bu gelen p.zeve.kler ?
- Ay-Em-Ef tamda o işte !?
- Aboo !? dediydi Mulla Memmed...
NOT: Bu yazı Dr. Mustafa Coşkun KALE'nin,
Henüz yayınlanmamış
"Küçük Türkiye'm GÖKSUN" adlı eserinden alıntıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.