Ali AVGIN
DEMEK BÖYLE ÖLÜNÜRMÜŞ
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in vefatına bugün itibari ile tam 30 yıl olmuş. Sanki dün gibi...
26 Mayıs 1904 perşembe günü İstanbul'da doğan şair Necip Fazıl, 25 Mayıs 1983 tarihinde vefat etti. Günü gününe tam 79 yıl yaşadı.
Mayıs ayı Necip Fazıl’ın hayatında hep sırlarla dolu oldu. Mayıs ayında fethedilmiş bir şehirde Mayıs ayında doğdu ve Mayıs ayında göçtü.
Çileli bir ömür, tam 30 yıl önce yine gizemli bir Mayıs gecesinde, takvimlerin 25 Mayıs 1983 gece yarısını gösterdiği saatlerde dünya hapishanesinden terhis oldu.
Prof. Dr Osman Özsoy üstadın vefatını şöyle kaleme almıştı. “ Hastalığının ilerlediği dakikalarda yatağından hafifçe doğruldu, elâ gözlerini pencereden dışarıya çevirdi, derin karanlığa baktı. Ne gördü bilinmez; ateşin verdiği etki ile kırmızıya yakın pembeleşen dudakları hafifçe kıpırdadı ve "Demek böyle ölünürmüş!.." dedi...
Kimbilir belki de o an, ölüm meleğinin (Azrailin) evine teşrifini gördü... Nitekim bu son sözlerinden hemen sonra şahadet getirerek son nefesini verdi.”
Geride sevenlerine güzel bir vasiyet bıraktı.
Vasiyetnamesinin bazı bölümlerinde;
“...Nasıl, nerede ve ne şekilde öleceğimi Allah bilir. En büyük korkularımdan biri, nice müellifin başına geldiği gibi, ölümümden sonraki tahriflerdir.
Beni, ayrıca hususi vasiyetimde gösterdiğim gibi, İslami usullerin en incelerine riayetle gömünüz!
Cenazeme çiçek ve bando muzika gönderecek makam ve şahıslara uzaklığımız ve kimsenin böyle bir zahmete girişmeyeceği malum. Fakat bu hususta bir muziplik zuhur edecek olursa, ne yapılmak gerektiği de beni sevenlerce malum... Çiçekler çamura ve bando yüzgeri koğuşuna...
Cenazemde, namazıma durmayacaklardan hiç kimseyi istemiyorum! Nede, kim olursa olsun, kadın... Ve bilhassa, ölü simsarı cinsinden imam! Ve "bid"at" belirtici hiçbirşey!...
Başucumda ne nutuk, ne şamata, ne medh, ne şu, ne bu... Sadece Fatiha ve Kur’an...
Mezarımda ilahi ve ulvi isim ve sıfatlardan ve benim beşeri ve süfli isim ve sıfatlarımdan hiçbir iz bulunmayacak... Mevlid de istemem! Onu, uhrevi rüşvet vasıtası yapanlara bırakınız! Sadece Kur"an...
Şimdi sıra en büyük dileğimde... Müslümanlardan, Eğer bu davada hizmetim geçtiğine inanan varsa, şunları istiyorum: Her ferdin, herhangi bir kifayet hesabına yanaşmaksızın, benim için "Necip Fazıl"ın kaza borcuna karşılık" niyeti ile bir günlük (Beş vakit) namaz kılması ve yine birgün oruç tutması...
Mevtanın ardından, onun için kaza namazı Şafii içtihadında caizdir ve aynı içtihat Hanefilerce de rahmettir. Her ferdin, en aşağı yüz Tevhid kelimesi okuyup sevabının mislini bana hediye etmesi... 70 bine dolması lazım... Bir de, üzerimde hakkı olanların bunu Allah rızası için helal etmeleri... Ölünceye dek, üzerimdeki Allah ve kul haklarından mümkün olanını ödeyebilmek için elimden geldiği kadar cehdetmek azmindeysem de ne olacağını, nereye, hangi noktaya varabileceğimi bilmiyorum ve yardımı müslümanlardan bekliyorum. "Şey"en lillah" tabiriyle bana Allah için birşey veriniz! Yardımınızı esirgemeyiniz!
Allah’ı, Allah dostlarını ve düşmanlarını unutmayınız! Hele düşmanlarını!...
Olanca sevgi ve nefretinizi bu iki kutup üzerinde toplayınız!
Beni de Allah ve Resul aşkının yanık bir örneği ve ardından bir takım sesler bırakmış divanesi olarak arada bir hatırlayınız!”
Ruhu şad olsun. Üstad vasiyetnamesine Mevlid’i dahi istemediğini, onu uhrevi rüşvet vasıtası yapanlara bıraktığını söylerken, İnşallah ülkemizde son yıllarda yapılan üstad adına yapılan etkinliklerde üstadın ruhu incitilmez. Belediyemizin bu husustaki hassasiyetine müteşekkiriz.
Bu vesileyle Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in doğumunun 109 vefatının 30. sene-i devriyesinde Rahmet ve fatihalarla anıyoruz.
Selam ve sevgilerle,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.