Dr. Mustafa Coşkun Kale
Durdu Emmi, Nâmı diğer Cip Durdu
1.55 civarında ki boyundan dolayı "Gısa Durdu", "Gıssacık Durdu", "Cip Durdu" da denilen Durdu Emmi, aslen Kanlıkavak'lı olup "Sakarlar" sülâlesindendir. Rahmetli eşi Emine Hatın'da aynı kabiledendir.
Rahmetli Durdu Emmi, uzun süre Atatürk İlk Okulu'muza emek vermiş, rahmetli Ali Ede'mizin babası, Rüstem ve Mal Müdürlüğü'müzden emekli Erdoğan Kıraç'ın dedeleridir.
Her ne kadar Durdu Emmi, Kanlıkavak'lı bilinse de, ömrünün çoğunu hep Göksun da geçirmiştir.
"Ganlâvak'dan Gösüne getmek O'nun uçun neci ki ?" 25 dakika da "türkü çırârâk" Kanlıkavak'dan Göksun'a geldiği düşünülürse, neden "Cip Durdu" denildiği de zannederim daha iyi anlaşılmış olur.
Hele durun daha bitmedi !? Hakkın da çok söylenen bir rivayet de; ufak tefek, yüzünden tebessümü eksik olmayan Durdu Emmi, Kanlıkavak'dan, Saraycık Belini aşarak bir günde Maraş'a gidip geldiğini de siz de bilmiş olun bâri.
Hayatı hızlı yaşamakla geçen bu adamın, bir de "Rahvân" Atı da vardı ki; zaten O'na yaya olarak yetişmeyen köylüsü artık "Cip Durdu"ya nasıl yetişsin ki ?
Kafileler halinde "Cuma Pazarı"'na gelen Kanlıkavak'lı atlılar için de, sabahın erken saatlerin de, "Bozdurdu'ların hayrât olarak yaptırdığı tahtadan "Kömür Köprüsü"nü dıkırdak-dıkırdak nal sesleriyle ilk döven yine bizim Cip Durdu'muzdu elbet.
Hızlı yaşamayı hayatının temeli olarak kabul etmiş Durdu Emmi'yı oturarak görmeniz çok nadirdir. O, çoğu kez Hükümet Konağı Meydan ve civarın da elleri ceplerin de, telaş için de hep beklerken görülürdü.
Amir ve memurların hürmet ettiği Durdu Emmi, çoğu kez onların elinde ki, paket ve fileyi "size paket daşımak yakışık almaz" diyerek elinden alır, bir kaç dakikada cip hızıyla yerine ulaştırırdı.
Yerli amir ve memurların şakavâri "bizimkini nedii götürmüyon yâ ?" diye serdenişlerine de; "onlar misafir, yabancı, hem Durdu Emmine paket daşıtmıyâ utanmıyâcıısâz ver seniini de götürüüm. Elimde mi ğâlıcı sanki" diye cevap verdiğin de, söyleyeni söylediğine pişman olurdu.
Rahmetlinin İlçe erkânına sağladığı bu güven duygusu sayesin de, olması mümkün olan tüm işler de devreye nazikçe girer çok da iş bitirirdi.
Köyde ki kavgalar da, köylüyü barıştırma, jandarmaya kefil olma "nâzârattan adam çıkarma" Durdu Emmi için sıradan işlerdi.
Hele bir saklı, ketum nufus işi vardı ki, bırakın Kanlıkavak'lıyı çevre köyler bile hep Durdu Emmi'yi bulurdu. Düşünsenize; Nufus da kaydı olmayan çiftler evlenmiş, ilk okul çağına gelmiş çocukları var. Ee okul idaresi kayıt için nüfus cüzdanı ister. Durdu Emmi bunların işlerini görür nüfus cüzdanını alanlar dualar ederek köylerine dönerdi
Kendini "adanmış" hisseden bu yüzü yumşak, fedakâr "Gıssa" :adam; iş bitirmeyi seven, bundan da büyük keyf alırdı. Karşılık beklemeden yıllarca karınca kaderince hemşehrilerine bir cip gibi koşuşturup yardımcı oldu. Üstelik çoğunu da yer yer evinde misafir ederek.
Her fani gibi Durdu Emmi'miz de 83 yaşındayken, 1973 de aramızdan ayrıldı. Kimler geldi kimler geçti şu Meydan'dan dediğimiz de;
Kimine "beğim", kimisine "yigenim", kimisine "emmolu", kimine "dayolu", kimine de "bizim gız" diyen, hoş bir seda ile "Eyi adamdı" dedirten, bir de bizim Cip Durdu'muz gelip geçti bu âlemden...
Rahmetle andı bu Şehir seni Durdu Emmi.
Dr. Mustafa Coşkun KALE'nin,
Henüz yayımlanmamış,
"Küçük Türkiye'm GÖKSUN" adlı eserinden.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.