“Elif Gibi” Adam Mehmet Sağlam

Yazılarını her zaman takdir ettiğim, usturuplu bulduğum ve zevkle okuduğum Sayın Yener Atlı “Ak Parti- Cemaat gerilimi”ne atıfta bulunarak “Mehmet Sağlam Cemaatte mi kalacak?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Aslında herkesin bildiği, belki de sormaya cesaret edemediğiydi Sayın Atlı’nın yaptığı. Yani ülke gündemini uzun süredir meşgul eden “Cemaat-Hükümet gerilimi”nde Sayın Mehmet Sağlam’ın tavrını sorguluyordu bir yerde.

“Gerekli miydi peki bu?” derseniz!

HAYIR!

Bu konuda (kendisinin deyimiyle) “genç muhabirler”e,  ya da başkalarına “pas” atmak olsa olsa “eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek” olurdu zîra.

Gittikçe giriftleşen şu ortamda, Türkiye’nin ve Kahramanmaraş’ımızın ayrışmaya değil kucaklaşmaya dünkünden daha çok ihtiyacı var. O bakımdan ağzımızdan çıkacak kelimelerin “kimlerin” işine yarayacağını, “nerelere” hizmet edeceğini iyice tartıp “ayar”dan geçirmemizde fayda var.

(Niyetim, Sayın Yener Atlı’ya akıl vermek değil, bu konudaki kendi görüşlerimi belirtmek!..)

****

Evet, “Cemaat” tarafından düzenlendiği aşikar olan “Türkçe Olimpiyatları”nın  “Tertip Komitesi Başkanı” Sayın Mehmet Sağlam.

Bunu bilmeyen yok. Ve Sayın Mehmet Sağlam’ın “Cemaat”le “iyi ilişkiler” içinde olduğunu da...

Peki bu durum Sayın Sağlam açısından utanılacak, çekinilecek, saklanacak bir durum mu? Hayır. Aksine; Kahramanmaraşlılar olarak gurur duyacağımız bir durum.

Peki istifa etmesi gerekir mi?

Gerekmez, çünkü; Sayın Sağlam ne Cemaat’in milletvekili, ne de Ak Parti’nin… O Kahramanmaraş’ın, Kahramanmaraşlılar’ın milletvekili!

Hal böyleyken, hiçbir “cemaatçi” ya da bir Ak Partili O’na istifa teklifinde bulunma cesaretini dahi gösteremez.

***

Sayın Sağlam duracağı noktayı çok çok iyi bilen bir isim. Hele, ülke menfaatlerini ilgilendiren böylesi hassas durumlarda gemiyi terk edeceğini düşünmek olsa olsa O’na hakaret olur.

O Sağlam ki, gerek devlet adamlığı döneminde ve gerekse siyasi hayatı boyunca en küçük bir “eğri çizgi”si dahi olmayan bir şahsiyet.

Soyadıyla müsemma, “kaya” gibi sapasağlam..

***

O’nu Hakan Şükür’le “mukayese” etmek abesle iştigaldir.

Hakan Şükür kim, Mehmet Sağlam kim?!!

(Hakan Şükür geçmişinde yetenekli bir futbolcu ve beyefendi bir insan olabilir. Bu apayrı bir konu!)

Hakan Şükür Ak Parti’ye katılırken “Cemaatçi” olduğunu ve o kadrodan aday yapıldığını herkes biliyordu. Ve seçildikten sona bir “milletvekili” olarak “sıradan”ın altında olduğunu da…

İpler gerilince de gereğini yaptı. “Emirle”, ya da “talimatla”, şöyle, ya da böyle istifasını sundu gitti.

Oysa Sayın Mehmet Sağlam öyle mi?

O, ömrünü devletine, milletine, halkına adamış bir isim!

Gerek devlet adamı, gerekse siyasetçi olarak; cumhuriyetle, demokrasiyle ve demokrasinin kazanımlarıyla ve bu toprakların kutsallarıyla hiçbir zaman sorunu olmamış yegane isimlerden...

YÖK Başkanlığı yaptığı dönemde üniversitelerde hiç “başörtüsü sorunu” yaşandığına gören/duyan var mı?

Yeri gelmişken hatırlatmak isterim: Sayın Sağlam’ın, zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, kendisinden boşalan YÖK Başkanlığına Prof. Kemal Gürüz’ü atamaması konusunda özellikle öneride bulunduğunu ve Demirel’in de özellikle Gürüz’ü atadığını; “Gürüz dönemi”nde başörtüsü zulmünün üniversitelerde “tavan” yaptığını ve Demirel’in Gürüz’ü ikinci defa atadığını da hatırlatalım.

***

Sayın Mehmet Sağlam Kahramanmaraş olarak kaç yıldır hayatımızda?

1990’ların başından itibaren yaklaşık 22 yıl.

“Elif gibi” dimdik tam 22 yıl…

Bir adamın hayatında hiç mi “kırık çizgi” olmaz?

Olmazsa olmazmış demek ki!!

O bakımdan, Sayın Mehmet Sağlam şu saatten sonra “sonu olmayan ve memleket zarar verecek maceralar”a atılmaz.

Allah kendisine uzun ömürler versin.

Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veli KARALAR Arşivi