Veli KARALAR
Ilıca Yolu Dert Yolu, Çile Yolu…
Başlığa bakıp “Ya Veli Karalar; yapılıyor işte! Isıtıp ısıtıp önümüze getirme artık.” diyebilirsiniz. Ama kazın ayağı hiçte öyle değil. Kaldı ki memleketin bir köşesinde bir “sorun” varsa onu elli defa da olsa, yüzelli defa da olsa yazmak bizler açısından bir sorumluluk.
Göçmen kuşların göç yollarını yazacak değilim, “Ilıca Yolu”nun içler acısı hâli ortadayken!
***
Bu satırlar haziran ayının son günlerinde yazıldı. Görmüş olduğunuz fotoğraflar da yeni çekildi. Yani sezonun başlamasının ardından nerdeyse bir ay geçti. Ilıca’daki doluluk oranı çoktan yüzde 70’leri buldu. Haftasonu 100’de yüzü bulacak. Ama “hazirana kadar bitecek” denilerek, 2013 Mart ayının başında başlayan Süleymanlı yol ayrımından itibaren Ilıca merkeze kadar olan 6 kilometrelik yol çalışması bitmedi, devam ediyor. Daha doğrusu devam da etmiyor. Şu an şu dakika bir çalışma yok!
Yolun durumu tam anlamıyla “rezalet ötesi”
Bildiğimiz stabilize… Toz-topraktan göz gözü görmüyor. Bakım yok, sulama yok! Araçlar ya birinci vitesle ilerliyor, ya da toz-topraktan radyatör petekleri tıkanıyor. Hele aracının kliması olamayanlara Allah yardım etsin.
Bildiğimiz “müslümana gavur eziyeti” işte!
Mardin’den, Diyarbakır’dan tatil yapmaya gelmiş bir insana 6 kilometrelik yol, 400-500 kilometreden daha zor geliyor. (Kim bilir, yoldan geçenlerin günahları kefaretten sayılıp Allah (cc) tarafından affediliyor!) Sorumluluk sahipleride yumuşacık koltuklarında, serin ofislerinde “Büyükşehirden nasıl olurda yeni koltuk, yeni makam ve daha konforlu makam odaları kaparız?”ın, “Falancanın ayağını nasıl kaydırırız?”ın hesabını yapıyorlar.
***
Kahramanmaraş İl Özel İdaresi günahıyla-sevabıyla yolu yaptı, asfalt seviyesine getirdi. Az sonra değineceğim “duvar konusu” hariç eyvallah! Asfalt işini ise ihaleye verdi. Peki ne zaman asfaltlanacak?
O belli değil işte. Belli olan sadece “henem”, “çok yakında”, “az sonra”…
***
Asfalt demiştim değil mi? Evet asfalt ama çakıl asfalt. “Bu devirde çakıl aslvalt mı kaldı?” diyorsunuz...
Haklısınız!
Söz konusu yer “Kahramanmaraş” ve “Kahramanmaraş ekonomisine büyük katkısı olan bir yer”se ve o yer “Kahramanmaraş’ın tek turizm merkezi”yse kalır kardeşim! Sırf Ilıca perişan olsun, Ilıcalılar rezil olsun diye yine kalır. Çünkü kendileri için rezil olmalarından daha önemlisi oturdukları koltuklar. Ilıca’nın rezil olması, Kahramanmaraş’ın rezil olması beyzadelerin umurlarında değil. Önemli olan onların kuru keyif olmaları. Önemli olan o yoldan araçların geçişinde lastiğe her batan taştan aldıkları “zevk”.
Dahası öncelikle düşünülen beton asvalttı. Fakat güvenilir kaynaktan edindiğim bilgilere göre sırf siyasi çekişmeler yüzünden beton asfalttan vaz geçilip çakıl asvalt yapılmasına karar verildi. Ne diyeyim aferin. Size de bu yakışır!
***
Şimdi gelelim “duvar” mevzusuna: Yolun yapımı sırasında inşa edilen bir istinat duvarı var. (“Utanç duvarı” demek daha doğru aslında!) Ilıca girişine çok kısa bir mesafede solda. Yol genişletildiği için heyelan oluştu ve üst ataraftan vatandaşın arazisi yola doğru kaydı. Haliyle yaklaşık 50 metrelik bir duvar gerek oldu. Yapıldı da..
“Peki sıkıntı ne?” diyorsunuz! Sıkıntı şu: Normal şartlarda şöyle çağın gereklerine uygun, mühendislik hesaplarla inşa edilmiş adam gibi bir duvar olması gerekirdi. Ama yapılan duvar, aralarına çamur koyularak iş makinesi marifestiyle örülen taş duvar.
Duvarsa?
(….)
“Duvar” diyorlar ama bir ucube işte! Mübarek “Dünya’nın dokuzuncu harikası”. Dünya da başka örneği yok. Çok yakında turist akınına uğrarsa kimse şaşaırmasın.
Yarın kış mevsimi geldiğinde yaşanacak heyelanı önlemek şöyle durdun, üstüne üstlük bir de yol kocaman taşlarla dolacak ve geri açılması daha zor olacak. Kışın “Ilıca yolu kapandı” diye duyulursa kimse şaşırmasın. Hatırlarsanız Andırın yolu kapanmıştı da aylarca öylece kalmıştı! (Gerçi önümüzde seçim var!!)
Bu yazı sadece 6 kilometrelik bölüme ait. Geri kalan kısımda bir değişiklik yok hamdolsun!!!
***
Sevgi ve muhabbetle kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.