Veli KARALAR
Ilıca’ya yeni kaplıca tesisi şart!
Ilıca Kasabası Kahramanmaraş’ımızın dışarıya açılan en önemli turizm ve sağlık beldesi. Hatta sadece ilimizin değil, “bölgenin en önemli kaplıca merkezi” bile diyebiliriz.
Ilıca’nın en önemli özelliklerinden birisi ise, buraya her gelir gurubundan insanların gerek tatil için, gerekse kaplıca yapmak için geldiği “homojenik” dağılım olsa gerek. İşte burada durum daha zorlaşıyor ve hatta önem kazanıyor. Kırsaldan gelen bir aile ile şehirden gelen ailenin gereksinimleri aynı havzalardan karşılanıyor. Bu da, Ilıca’da bulunan işletmecilerin işini oldukça zorlaştırıyor. Yani işletmeciler, gelen insanların gereksinimlerini karşılarken oldukça hassas bir denge gözetmek durumundalar. Kırsaldan geleni geri çeviremeyecekleri gibi, şehirden geleninde tüm gereksinimlerini karşılamak zorundalar.
Ilıca bu potansiyeli hiç kaybetmeden hızla büyüyor. Her sezon yeni pansiyon ve oteller inşâ ediliyor ve buna paralel olarak gelen kişi sayısıda artıyor.
Veya tam tersi…
Kahramanmaraş Defterdarlığı’na kayıtlı işletme sayısı 120’leri bulurken, yatak sayısı ise 20 binlere dayanmış durumda. (Bunu kayıt dışı olanlarınıda siz hesaba katın!)
Kasaba büyüyor, yerleşim yerleri artıyor ama “alt yapı” konusunda aynı “iyimser hava”yı söylemek ne yazıkki imkansız. Bunun en bariz örneğini bu sezon, yani “2010 Sezonu”nda yaşıyoruz. Bu sezon yapılaşma anlamında “son yılların patlaması” yaşanıyor Ilıca’da. En az 6-7 otel veya pansiyon işletmeye açlılıyor. Bu durum sanırım gelecek yıl daha da artacak.
Peki konaklama yerleri artarken, insanların buraya en önemli “gelme sebebi” olan kaplıca tesisleri ne durumda acaba?
Yazıyı kaleme aldığım tam bu günlerde havuzlar çoktan dolmuş kapasitesini kat kat aşmış durumda.
Ve Ilıca henüz tam dolu değil. İnsanlar şimdiden kaplıca tesislerindeki aşırı yoğunluktan ve buna bağlı olarak sularda oluşan kirlilikten(!) şikayetçiler bile!
Bir de, sezonun “tam dolu” olduğu günleri hesaba katıp düşünmeliyiz. Yani nüfusun 30-40 binlere dayandığı en dolu günleri…
Kaba bir hesap yapalım:
İki adet kaplıca tesisi mevcut. İki bayan, iki erkek havuzu hizmet veriyor. Hadi açık havuzlarıda katalım işin içine, etti 6 havuz.
Nüfusuda 30 bin kabul edelim. Tesisler sabah 06’da açılıyor ve akşam 22’de kapanıyor. Yani 16 saat açık olarak hizmet veriyor. Her kişinin oratalama 1 saat havuzda kaldığını farzedelim. Saat başına 1875 kişi düşüyor. Bunuda 6 havuza paylaştırırsak saatte eder havuz başına 312,5 kişi!
Hadi daha iyimser olalım ve bunu 250 kişiye indirelim. Jakuzili havuzlar ve küvetlerin dağılımını yaptıktan sonra kabul edlim ki 200 kişi kalsın.
Evet, elimizdeki net rakam havuz başına tamı tamına saat başı ortalama 200 kişi!
Hadi şimdi bana deyinki, “200 kişi bir havuzda rahat rahat kaplıca yapabilir.”
…?????
Deyin ve “iknâ” edin. Ne derseniz deyin nafile, ben havuzların büyüklüğünü de çok iyi biliyorum.
Kendimizi de, buraya gelen insanları da kandırmayalım. Mevcut tesisler artık “bu yükü” kaldırmıyor. Ve “habire” yeni inşaatlar yapılıyor.
Ya artık inşaata izin verilmemelidir, ya da “derhal” buraya en az bir kaplıca tesis daha yapılmalıdır.
Bunun “lami cimi” yok.
Her şey ortada.
Ve bu sorumluluk sadece Ilıcalılar’ında değil, onuda belirtelim. Ilıca’nın önemi Kahramanmaraş için çok büyüktür. Gerekirse devlet yetkilieri, işe siyasileri bulaştırmadan (bunun mümkün olacağını bende zannetmiyorum ama) buna çözüm bulmak zorundadırlar.
Tam burada önceki valimiz; şimdilerin Adana Valisi Sayın İlhan Atış’ı anmadan geçemeyeğim.
Adam hakikaten Ilıca’nın üstüne iyi düşmüştü. Sık sık “denetlemeler” ve “ani baskınlar”la işi yoluna koymuştu. Gerekirse şimdiki Sayın Valimiz de Ilıca Belediye Başkanını çağırmalı, veya Ilıca’ya gelerek yeni sezon hakkında “ne gibi hazırlıklar” yapılmış, hazırlıklar “yeterlimi” diye birifing almalıdır.
Ilıca, Ilıcalıların “insiyatif”ine burakılmayacak kadar Kahramanmaraş için önemlidir.
Bir “Ilıcalı” olarak bunu açık yüreklilikle söylüyorum.
Ama altını çizerek bir kez daha belirtimeliyimki, bu işi vatandaşını düşünen aklı başında idareciler, Ilıcalı idareciler ile el ele verek yapmalıdırlar.
Siyasilere kaldıysa “naneyi yedik” biz.
Zira onlar daha çok oraya gidip gezmeyi severler. “Problem dinlemek” işlerine gelmez. Ve de çözmek…
Örneğin geçtiğimiz günlerde iktidar milletvekilleri, il başkanı ve ilçe başkanı Ilıca’ya geldiler. Ilıcaya girerken tam kemerin altında, baraj inşaat makinelerinin “tarlaya” çevirdiği yoldan geçtiler. Ilıcaya girince hiç sordularmı acaba “Ya başkan bu ne hâl; sezon başladı, gereken neyse biz de yapalımda şu ayıbı bir an önce temizleyin.”
Ben başkana sormadım öyle bir şey deyip demediklerini. Dedilerse “bin kerre” özür dilerim.
Ama hiç zannetmiyorum.
Ve oraya gidip gelince, “o gece” vijdanları sızlamadan gerçekten rahat uyudularsa kocaman bir” bravo” diyorum.
İşin özü Ilıca elden çıkmadan, gerek Ilıca ekonomisi açısından ve gerekse Kahramanmaraş ekonomisi açısından sahip çıkılmalı, gereken değer verilmeli ve “ivedilikle” yeni bir kaplıca tesisi yapma aryışına gidilmelidir.
Aksi takdirde (Allah korusun) o kadar binalar bir bir gün gelir müşteri bulamaz, “baykuşlara mesken” olur.
Benden söylemesi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.