M.Fatih ERDOĞAN

M.Fatih ERDOĞAN

İngiltere’den Maraş’a Uçmak

‘Londra Nere Kahramanmaraş Nere’ diyenlere; 3 Temmuz 2020 Cuma günü İngiltere’den 160 yolcusuyla havalanan Türk Hava Yollarına ait bir uçak 4,5 saat sonra Kahramanmaraş Havalimanına iniş yaptı. Bu haber yoğun gündemler arasında kaynayıp gitti.

Bu uçuş, ilk ve son olmayacak. Organizeyi yapan Turizmci İşadamı Selahattin Pınarbaşı; ‘gerekli izinlerin ardından İngiltere’nin başkenti Londra’dan Kahramanmaraş’a her hafta en az bir uçak indirmeyi hedefliyoruz. İngiltere’de yaşayan gurbetçileri taşıyan uçak, 25 Ağustos 2020 tarihinde tekrar Kahramanmaraş’tan Londra’ya uçacak’ demiş.

Selahattin Pınarbaşı kardeşimizin yaptığı iş bence çok büyük, çünkü bu uçuşla birlikte Kahramanmaraş havaalanımız, yurt dışı uçuşlara açılmış oldu. Kendisini yürekten tebrik ediyor, ilimizin gelişimi için hayırlara vesile olmasını diyorum.

Çocukluk ve gençlik yıllarımız, 70, 80 ve 90’lı yıllarda bizlerin (esnaf, işçi, memur ve emekliler) uçağa binmesi kolay değildi. Çünkü uçak biletleri son derece pahalıydı. Maraş- İstanbul arası otobüs bileti 60 lira ise uçak bileti altı yüz lira gibiydi. Hem de uçak Maraş’a inmiyordu.

Üniversiteyi İstanbul’da okudum. Bu vesileyle 1975 yılından 1980 yılına kadar İstanbul’da yaşadım. O Yıllarda Maraş - İstanbul arası 1050 kilometre idi. Yollar çoğu yerde iki şeritli, bazı yerlerde tek şeritliydi. Tek şeritli yollarda karşı yönden gelen araçla karşılaşıldığında arabalardan birisi durur, diğerine yol verirdi. Bir miktar bölünmüş yol da vardı elbet. Otoban çalışmaları ise yeni başlamıştı. Kış günleri 30 saati bulurdu yolculuk. Buna rağmen ne ben ne arkadaşlarım bir defa olsun uçakla İstanbul’a gidemedik.

UÇAĞA İLK BİNİŞİM

Okul bitti, askerlik bitti, iş hayatımız başladı. Tüm İstanbul mezunları gibi ben de İstanbul ile irtibatı kesmiyorum. Her sene bir kez olsun karayoluyla İstanbul’a gidip geliyorum. 1989 yılının Mart ayında, zannedersem son haftası işim dolayısıyla yine İstanbul’daydım. İstanbul’da okul kazanınca Maraş’tan birlikte yola çıktığım ve okul bitene kadar aynı evde kaldığım Tahsin Sağlam kardeşim okul bitince Maraş’a geri dönmedi. İş hayatına İstanbul’da atıldı.

Okul bittikten sonra ne zaman İstanbul’a gitsem dönene kadar Tahsin Sağlam’ın yanında kalırım. Yükümü hep O can dostum çekmiştir. Zannedersem İstanbul’a gelişimin üçüncü günüydü. Sabahleyin Tahsin Sağlam’ın Şişli’deki Ofisinde kahvaltı yapıyorduk. Kahvaltı sonrası ben işlerimi halletmeye dışarı çıkacaktım. Sofradaki poğaçadan bir lokma aldım ki odadaki telefon çalmaya başladı. Telefonu Tahsin Bey açtı; ‘Fatih burada abi’ diyerek telefonu bana uzattı. O dönemde cep telefonu olmadığı için bana Tahsin’in iş yerinden ulaşıyorlardı.

Bir endişe ve korkuyla telefonu aldım; ‘Efendim abi’ dedim. Abim lafı gevelemeden; ‘oğlum annemiz çok rahatsızlandı hemen bir uçağa atla gel’ dedi. ‘Olur, abi’ dedim ve telefonu kapattım. Ortalığı sessizlik kapladı. Birkaç dakika konuşulmadı. Elimdeki çay bardağı yere düştü. Cam kırıkları ve çay tanecikleri etrafa saçıldı. O gürültü ile kendime geldim. Fısıltıyla ‘Annem sizlere ömür’ diyebildim. Abime sormamıştım ama bence annem mutlaka vefat etmişti.

Tahsin sağ olsun birkaç yere telefon açtı. Sonunda Ankara aktarmalı Gaziantep’e bir uçak bileti buldu. İş yerinden hemen çıktık, Tahsin beni havaalanına bıraktı. Uçak Saat 10.00’da İstanbul’dan havalandı. Saat 11.30‘da Ankara’ya indik. Gaziantep uçağının kalkış saatinin 14.30 olduğunu öğrendim. Bir kelime konuşmadan, bir lokma yemeden saatin 14.30 olmasını bekledim.

14.30’da Ankara’dan havalanan uçak, 16.00’da Gaziantep’e iniş yaptı. Bagajım olmadığı için terminal binasından süratle çıktım. Hızlı hızlı hava alanı taksi durağına doğru adımladım. Bir taksiciyle beni Maraş’a götürmesi için anlaştım. Yanılmıyorsam saat 17.00 de Maraş girdik. Şeyhadil Mezarlığının kapısında taksiyi durdurdum. Kapıdaki görevlilere rahmetli annemin ismini vererek defnedilip edilmediğini sordum. Bu isimle bir defin yapılmadığını söylediler.

Eve ulaşmam 17.30’u bulmuştu. Normalde cenaze evinin önü kalabalık olmalıydı. Bizim kapının önünde kimse yoktu. Dış kapıdan içeri girdim, hiç ses seda çıkmıyordu. Ev cenaze evine benzemiyordu. Şükürler olsun Annem çok ağırlaşmış ama vefat etmemişti. Hemen odasına girdim. Nur yüzlü anam bana baktı. Tebessüm etti, eğildim ellerinden ve yüzlerinden doya doya öptüm. Bu mutluluk üç gün sürdü. Canım anam üç gün sonra Rahmeti Rahmana kavuştu.

Dün öyleydi, bu gün böyle. İstanbul’dan 10 saatte Maraş’a gelemezken bu gün 4.5 saatte İngiltere’den Maraş’a geliniyor. Şükür Rabbime. Taş üstüne taş koyanlardan Allah razı olsun.    

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Fatih ERDOĞAN Arşivi